15 Mayıs 1919 tarihinde, emperyalist devletlerin desteğiyle Megola İdeali gerçekleştirmek ve Batı Anadolu’yu işgal etmek amacıyla Yunan ordularının güzel İzmir’imize asker çıkararak işgali başlattığı karanlık bir günün tarihidir.
9 Eylül 1922 tarihi de üç yıllık bir millî mücadelenin sonunda Türk ordularının işgalci Yunan Ordularını geldikleri noktadan İzmir Körfezi’nde denize döktüğü aydınlık günün tarihidir.
İzmirli şâir Haluk Işık, 9 Eylül şiirinde şöyle seslenir okuruna:
“Sen 9 Eylül dersin iki kelime
Ben değişen yazgı anlarım
Özgürlük anlarım, bağımsızlık,
Sen İzmir dersin iki heceyle
Ben sevinçten ağlarım…
…..
Bugün 9 Eylül
Tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları…”
…….
Şâir Haluk Işık’ın dediği gibi tam da sırasıdır, 9 Eylül’ü öncesiyle sonrasıyla olayları canlandırarak hatırlamanın.
“İstiklâl Marşı” ile “Çanakkale Şehitlerine” şiirlerinin şâiri Mehmet Âkif millet hayatıyla ilgili konuda şunları hatırlatır bizlere:
“Tarih tekerrürden ibarettir” derler;
İbret alsaydık, tekerrür eder miydi hiç!..” der…
Türk tarihinde devlet ve millet hayatını olumlu ya da olumsuz olayları ondan ibret almak için ve bir daha tekerrür etmemesi için anarız ve de anmalıyız.
9 Eylül’ün, 99. yılını, heyecanlarla, sevinçlerle coşkularla, sevgilerle kutlama sebebimiz de 9 Eylül 1922 olaylarının öncesi ve sonrasındaki olaylardan ibret almak ve tarihin tekerrür etmemesi için üzerimize düşen görevleri bilmek, idrak etmek ve vazife şuuruyla yerine getirmek içindir.
Eylül ayının millî mücadele tarihinde özel bir yeri vardır. Öncelikle 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’in 4 Eylül 1919’da Sivas Kongresinde verdiği en zorlu mücadelelerden birisi Amerikan mandacılığı/korumacılığı isteyen delegelere karşı verdiği mücadeledir. Kongrede delegelerin çoğu bu manda fikri taraftarı iken ve İstanbul Hükümetiyle İngiliz gizli servisinin kirli oyunlarına rağmen Mustafa Kemal dirayetli lider kimliği sayesinde istediği sonucu elde etmiş millî mücadeleye giden yolda büyük bir engeli aşmıştır.
ABD Başkanı Wilson’un Anadolu’ya gönderdiği General Harbord başkanlığındaki heyetle 7 Eylül’deki görüşmesindeki bir konuşmayı, Alev Coşkun, “Samsun’dan sonra en zor 19 Ay” kitabında şöyle anlatır:
Harbord: …. Milletinizi ölümden ancak manda idaresini kabul etmenizle kurtarabilirsiniz! Sözlerine karşılık olarak Mustafa Kemal şu cevabı verir:
-“…… biz emperyalistlerin eline düşen bir kuş gibi yavaş yavaş ve sefil/alçakça bir ölüme mahkum olmaktansa, babalarımızın oğulları sıfatıyla vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ederiz.” der.
İşte millî mücadele için rütbelerini bırakan ve sivil bir insan olan Mustafa Kemal’i başarıya götüren bu inançtır. “Müdafaa-i hukuk” ve “Kuvayı Milliye” örgütlenmeleri bu inançla başlamış ve bütünüyle bir millet bu inançla İstiklâl Harbini yapmış ve yaşamıştır.
Mustafa Kemal önderliğinde yaşanan bu İstiklâl Harbi, emperyalizme karşı dünyada verilen ilk bağımsızlık savaşı / başkaldırı olmuştur. 23 Nisan 1920’de açılan TBMM eliyle yürütülen Millî Mücadele Sakarya Meydan Muharebesinin ardından 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz ile 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’yle gelen büyük zaferle başlayan kovalamacada 1 Eylül’den itibaren gün be gün yerleşim yerleri işgalci Yunan güçlerinden kurtarılmıştır:
Nihayetinde 9 Eylül 1922 günü, Fahrettin Altay komutasında İzmir’e giren süvarilerimizden Teğmen Ali Rıza Akıncı ile Yüzbaşı Şerafettin aynı gün İzmir Konak Meydanı’ndaki Hükümet Konağında üç yıldır gönderden inmeyen Yunan bayrağını indirerek yerine Ay yıldızlı al bayrağımızı göndere çekmişlerdir.
9 Eylül 1922, çöken bir imparatorluktan Gazi Mustafa Kemal önderliğinde demokratik, çağdaş, laik ve modern bir Türkiye Cumhuriyeti’nin yaratılma sürecinin başlangıç tarihi olup, her dokuz Eylül’de hem İzmirliler hem bütün Egeliler bu kurtuluş ve kuruluş bayramını 99 yıldır büyük bir coşku ile kutlamaktadır.
İzmir’imizin bu özel gurur gününü sonsuza dek kutlama azmî ve kararlılığı ile; başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere: Bütün şehit ve gazilerimizle onları doğuran anaları ve kahraman kadınlarımızı saygıyla, sevgiyle, rahmetle ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd olsun…
Son söz: “İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar” olsun… Şiiri buradan okurken youtube’den de müziğini marş olarak dinlemeniz tavsiyesiyle…
İZMİR MARŞI
İzmir'in dağlarında çiçekler açar
Altın güneş orada sırmalar saçar
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
İzmir'in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım
Öksüz yavruları bağrıma bastım
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun güzel vatana
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
Yorumlar
Kalan Karakter: