Değerli okurlarım hemen belirteyim ki bu yazıyı İzmir’imizi çok seven ve ona şiirler yazmış olan sade bir İzmirli olarak yazıyorum…
Gerçekten de yaşadığı ardı ardına orman yangınları, yaz sıcakları, su kesintileri. Sabah ve akşam saatlerinde kilitlenen trafik derken toplanmayan çöp yığınlarından oluşan görüntü kirliliği ve kokular nedeniyle yazık oluyor İzmir’imize!..
Daha üç gün önce 9 Eylül 2025 Salı günü İzmir’imizin Yunan işgalinden kurtuluşunun 103. Yılını kutladık…
15 Mayıs 1919’da Yunan ordularının işgaliyle başlayan ve üç buçuk yıl süren karanlık günleri anarken yaşanan sıkıntıları hatırlamak bile istemiyoruz da 9 Eylül 1922’deki kurtuluş gününü coşkularla kutluyoruz ve yaşıyoruz…
Şimdi tamamen bizden kaynaklı yaşanan sıkıntılara bakıyoruz da çözümsüzlüğe bir anlam veremiyoruz…
Halbuki İzmir’imiz ilçeleriyle beş milyona Batı Anadolu esas alındığında daha çok milyonlara hitap eden cennet vatanımızın 3. büyük şehridir. Milyonlarca insana ekmeğe vesile olan ülkemizin dünyaya açılan bir penceresi ya da kapısı olan bir şehrimizdir.
Şahsen 1 Eylül 2018 tarihinden bu yana güzel İzmir’imizin 35,5 Otuz beş buçuk diye tabir edilen Karşıyaka’sında yaşıyorum. Fiili birlikteliğimiz böyle olsa da 1954 Denizli-Güney doğumlu olan benim İzmir’le buluşmamın kaynağında 1960 ile 1970 arasında her yıl Güney’den Cumaovası’na, Bulgurca’ya, Develi’ye, Gümüldür’e, Ayrancılar’a kamyon kamyon tütün işlemeye gelen ve tütün işi bitinceye kadar yörede çalışan Güney insanımızdan efsane gibi dinlediklerimiz vardır. Bu konuda emekli eğitimci yazar Mehmet Halil Arık ile İzmir’de yaşayan emekli Astsubay Mustafa Bâki Civan hâlen konunun canlı tanıkları olarak isteyen TV kanallarında yaşadıklarını anlatabilirler.
Bir başka İzmir duygusunun kaynağı da 3 Eylül 1922’de Yunan işgalinden kurtulan Güney’imizin zeybek ekibinin 3 Eylül’ü coşkularla Güney’de yaşayıp yaşattıktan sonra cipe binerek gün be gün 9 Eylül’e kadar kurtuluş günlerine katılmalarının heyecanları idi.
Nazilli Lisesi’nden 1972-1973’te mezun olduğumda Üniversite sınavına girmek için geldiğimiz İzmir’imizi ilk kez gördüğümde âdetâ büyülenmem ve ona âşık olmamdır diyebilirim bir diğer duygu kaynağım için… 1978 yazında evlenince balayı için ilk tercihimin İzmir olduğunu söyleyeyim de siz varın İzmir’le aramızda gönül bağını anlayın derim…
1994-2017 arasında fiili olarak Öğr. Gör. Olarak görev yaptığım Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinde derslerine girdiğim İzmir’den gelen öğrencilerime “Denizli İzmir’de başlar, İzmir Denizli’de biter!..” deyişim boşuna değildi…
Nitekim emeklilik sonrasında Denizli’den İzmir’e gelince benim her iki şehre olan sevdamı bilen şâir dostlarım Mustafa Kütükçü ile Muammer Kardeş benim için “Denizmirli Şerif” ünvanını oluşturmuşlardı. Devamında da Cemal Ataman üstadım bir şiir etkinliğinde fotoğrafımın baskısını yaptırdığı “İzmir’in Şerifi” yazdırdığı persolen bardağı toplum nazarında takdim edince ibrenin İzmir’den yana döndüğünün beyanı oluvermişti ister istemez…
İzmir’le olan şahsi hikayemi neden yazdığımı sanırım bu şehre olan bağlılığımı ve sevgimi anlatmak için olduğunu anlamışsınızdır değerli okurlarım…
Yayınlanmış olan 4 şiir kitabımın 4.sü olan “Selâm Olsun”un tamamen İzmir duygularıyla yazılmış olan şiirlerden oluştuğunu söyleyeyim de İzmir’le olan gönül bağımın rengini, kokusunu ve kıvamını anlayıverin derim…
İZMİR’İM başlıklı şiirimin son ikiliği şöyle der: (şiirin tamamı yazının sonunda)
“……..
Sonsuza dek yazsalar şâirlere ne denir.
ŞİİRDEN ŞEHİR dense İZMİR’e de az gelir1..”
Çok söze gerek var mı bilmiyorum… Nihayetinde güzel İzmir’imiz de Cennet Vatanımızın cennet köşelerinden birisidir… Ortay çıkan olumsuzluklar ve sıkıntıların ben şahsen karşılıklı anlayışlar ve gerekli fedakârlıklarla, ortak akılla çözülebileceğine inanıyorum.
Güzel İzmir’imizin farklı partilerden seçilen sayın Milletvekillerimiz, sayın Valimizi sayın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Dr. Cemil TUGAY Beyefendi… Çağrım İzmirli vatandaşlarım adınadır. İzmir’i seven vatandaşlarımız adınadır ve de kamuoyunun sessiz çoğunluğu adınadır…
Geliniz el birliğiyle İzmir’imizin sorunlarını ortak akılla, el birlik çözelim: Yoksa yazık olacak güzel İzmir’imize…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
İZMİR’İM!..
Varlığım Denizli’yken, İzmirliydi bir yanım
Yüreğimde ikisi, dalda çifte gül canım
Kader ırmağıdır bu, taşır nerden nereye
Bir bakmışsın Ödemiş bir bakmışsın Tire’ye
Düşte görsem şaşardım, bahtıma çıkan şehir,
Şehirlerin incisi, sevdiceğim bir İzmir
Belhahve’de düş gibi kahve içer Atatürk
9 Eylül Konak’ta bayrak çeker koca Türk
İzmir’den dağılınca, özgürlüğün ateşi
Cumhuriyet güneşi, oldu ateşin eşi
Vapurlar umut taşır şimdi karşı yakaya
Sevgidir bu aşktır bu gelir mi hiç şakaya
Martılar selâm durur, aralık güneşine
Dalgalar mavi güler o güzel gülüşüne
Güvercin bakışları dalgalar arasında
Yakamozlar oynaşır, gecenin karasında
Yamanlar selam verir, her dem Çatalkaya’ya
Âşıklar şiir yazar hem güneşe hem aya
Sonsuza dek yazsalar şâirlere ne denir.
ŞİİRDEN ŞEHİR dense İzmir’e de az gelir
Şerif KUTLUDAĞ, “SELÂM OLSUN” 3. Baskı Yeşilkayın Yayınları. Sayfa 55 Haziran 2024
Yorumlar
Kalan Karakter: