2025 Takvim Yılı aramızdan çekilip giderken, mübarek üç ayların ilki olan Recep ayıyla vedâ ediyor 2026’ya yerini bırakmaya hazırlanırken.
İşte Recep ayının ilk cuma gecesi de bu süreç içerisinde yaşanıverdi perşembeyi bugüne/cumaya bağlayan gecede…
Regâib, kelimesi sözlükte, “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamına gelirken hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel” anlamlarına gelmektedir…
İslâm âlimlerinin büyük bir kısmı, Hz. Peygamber ile sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde Regaib kandilinin bilinmediğini, kandil geceleri kutlanmasının diğer dinlerin tesiriyle ortaya çıktığını, dolayısıyla bu gecede özel bir ibadet yapmanın dinde yeni ibadet ihdası anlamına geleceğini, Resûl-i Ekrem tarafından genel olarak bid‘atların yasaklanmasının yanı sıra Regaib günü ve gecesinde muayyen ibadetler yapmanın dinen sakıncalı olduğunu belirtmiştir.
Bir kısım âlimler ise genel anlamda fazileti âyet ve hadislerde belirtilen Receb ayının bir gecesi olması dolayısıyla Regaib’in de faziletli gecelerden sayılacağını söylemişlerdir.
Müslüman toplumlarda özel zaman dilimleri olduğuna inanılan, dinî duyguların yoğun biçimde yaşandığı bu geceleri vesile ederek kazâ ve nâfile namaz kılmanın, Kur’an okumanın, çeşitli hayırlar yaparak Allah’a yaklaşmaya çalışmanın dinen bir sakıncası olmayacağını ifade etmişlerdir. Osmanlı dönemi âlimlerinden Molla Fenârî, Regaib gecesi hakkında olumlu görüş belirtmiştir.
Halk dilinde "üç aylar" olarak anılan rahmeti, bereketi ve mağfireti bol olan manevi bir mevsime girişimizin habercisidir üç aylar…Milletimizin “kandil” olarak adlandırdığı bu geceler, gönül evlerimizi aydınlatan ışıklardır.
Osmanlı padişahı II.Selim döneminde (1566-1574) camiler aydınlatılıp minarelerde kandiller yakılarak kutlandığı için bu mübarek Mevlid, Regaib, Mi‘rac, Berat ve Kadir gecelerine kandil geceleri denilmiştir.
Regaip kandili bilhassa 18. asırda, tekke ve zaviyelerde gösterişli törenlerle kutlanmış, tasavvuf ehli olan şairlerce bu gece için "regâibiye" adı verilen şiirler yazılmıştır.
Müslümanların cuma ve bayramlar dışında bazı gün ve gecelerde dinî, tarihî olayları hatırlayarak heyecanlarını tazelemeleri ve bu münasebetle bazı etkinliklerde bulunmaları tabiidir. Ancak doğruluğu sabit olmayan veya uydurulan rivayetlere dayanan bazı ibadet şekilleri ise tasvip edilemez. Dinî hayat süreklilik ve kararlılık isteyen zihnî ve kalbî bir yatkınlıktır. Yılın birkaç gün veya gecesinde dinî hayatı yaşayıp belli davranışları tekrarlamak dindar olmanın dünyevî ve uhrevî sonuçlarını doğurmaz. Bu açıdan bakıldığında kandiller münasebetiyle gösterilen faaliyetler doğrudan İslâm’ın bir emir veya tavsiyesi değil çeşitli Müslüman toplumların gelenekleri olarak bugünlere geldiği bir vakıadır.
Regâib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kutsal kabul ederek çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.
Regaibin diğer kandillerden farklı oluşu hem Recep ayında bulunması hem de Cuma gecesi oluşudur. Ayrıca Recep ayının hususiyetlerinden birisi de Regaib Kandili ve Mirac Kandili olarak bilinen iki kandilin bu ayda bulunmasındandır.
Bu günler ve geceler, kendimizi denetleme ve değerlendirme bakımından önemlidir.
Regâib kelimesi Kur'an'da “Regaib” şeklinde geçmemektedir. Ancak "reğabe"den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur'ân'da sekiz yerde geçmekte ve "reğabe"nin ifâde ettiği mana için kullanılmaktadır2
Kaynakça: Dr. Hamdi TEKELİ, Regaib Kandili, TDV İslâm Ansiklopedisi
Nebi BOZKURT. Kandil Maddesi, TDV İslâm Ansiklopedisi
Konunun fıkhî yönüne hiç girmeden yüzlerce yıldan bu yana yaşanıp gelen Regaib Gecesi ve bütün geceler değerlendirebilenler için mübarek olduğunu söylemek isterim.
Akşam Regaib gecesini yaşarken bir yandan da şu anda idrak ettiğimiz/yaşadığımız Cuma gününü de yaşamaktayız.
Cuma da “toplamak, bir araya getirmek” anlamındaki cem‘ kökünden gelmektedir.
Cuma, haftalık ibadet günü olarak daha önce Yahudi ve Hıristiyanlar için tayin ve takdir edilmiş, fakat onlar bu konuda ihtilâfa düştükleri için: Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar pazarı haftalık toplantı ve ibadet günü olarak benimsemişler, Allah da cuma gününü Müslümanlara nasip etmiş, onları bu konuda hakka ulaşmaya vesile eylemiştir.
Hz. Peygamber, “Güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet de cuma günü kopacaktır.” buyurmuştur…
Cuma gününün özellikleri içinde en başta geleni cuma namazıdır. Bu namaz Kur’ân-ı Kerîm’de özellikle zikredildiği ve teşvike mazhar olduğu gibi hadis ve fıkıh kitaplarında da ayrı bölümlerde ele alınmıştır. Hz. Peygamber henüz Medine’ye hicret etmeden önce oradaki Müslümanlar, sayıları artmaya başlayınca Ehl-i kitabın haftalık toplantı ve ibadet günlerinin bulunduğunu göz önüne alıp yaptıkları müzakereler sonunda kendileri için de böyle bir gün olarak Cuma gününü seçmişlerdir.
Cuma namazının kılınması için şu beş unsurun olması gerekir: Şehir, Cami, Vakit, İmam, Hutbe…
Müslümanlarca kutsal kabul edilen pek çok olay Cuma günü gerçekleştiği kabul edildiği için Cuma günü Müslümanlar için bayram günü olarak kabul edilmiştir:
İşte Hz. Muhammed’in Cuma ile ilgili hadisleri:
“Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin, gök ehlinin bayramıdır, Cennette de bayram günüdür. Günlerin en iyisi, en şereflisi Cumadır.”
“Cuma günü, iyiliklerin hazinesidir ve güzel şeylerin kaynağıdır. ”
Yazımı noktalarken değerli okurlarımı Regâib Gecesi ve Cuma gününü tebrik ediyorum… ALLAH mübarek etsin…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: