Türk düşünce dünyasının Türk Milletinin varlığı için kafa yoran, beynini çatlatan iki yıldız isim: Birisi Nihal ATSIZ diğeri de Cemiş MERİÇ…
11 Aralık 1975’te yazar, şair, tarihçi Nihal ATSIZ öldü. (ATSIZ’ın doğumu 12 Ocak 1905’tir.)
12 Aralık 1916’da da yazar, çevirmen, düşünür ve sosyolog Cemil Meriç doğar. (Cemil Meriç’in ölümü de 13 Haziran 1987’dir…)
Her iki yazarımızın da doğum tarihlerine baktığımızda her iki düşünürün de Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan önce dünyaya geldikleri ve Osmanlı Devletinin çöküş sürecini yaşadıklarını görürüz.
Nihal ATSIZ doğduğunda henüz Balkan Harbi yaşanmamış. Meşrutiyet ilan edilmemiştir. 1. Dünya Savaşı 1914-1918 döneminde 9-13 yaş arasındadır. 9 Eylül 1922’de işgalci Yunan orduları İzmir’de denize döküldüğünde ise 17 yaşındadır.
Cemil MERİÇ. Fransız işgali altındaki Hatay’da 1. Dünya Savaşı’nın bütün hızıyla yaşandığı bir ortamda 1916’da dünyaya gelir. 1922’de 6 yaşındadır.
29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu dünyaya ilan edildiğinde Nihal ATSIZ 18 Cemil MERİÇ ise 7 yaşındadır.
Doğumdan itibaren yaşadıkları olayların: Üç kıtaya yayılmış olan Muhteşem bir imparatorluğun çöküşü ile âdetâ Simurg misali küllerinden yeniden doğan yeni bir devletin Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuş ve kuruluş sürecini, Millî Mücadele sonucunda kazanılan bir İstiklâl Harbinin beyinlerinde ve ruhlarında yarattığı duygularla Türkiye Cumhuriyeti dönemine adım atan bu iki isme de yaşadıkları bu olaylar dikkâte alarak yaklaşmak ve ona göre haklarında hüküm vermek gerekir diye düşünüyorum…
Bilindiği üzere imparatorluklar döneminde din olgusu önde idi. Osmanlı için Hz. Muhammed’in ümmeti olmak, Batıdaki devletler içinse Hz. İsa’nın ümmeti olmak belirleyici idi. Halbuki imparatorluklar çöküp de yerine ulus devletler kurulmaya başlandığında Fransız olmak, Alman olmak İngiliz olmak, Türk olmak belirleyici oldu. Buna bağlı olarak da 1789 Fransız İhtilâli’nden kaynaklanan etnik kimliğe bağlı milliyetçilik duygusu dolayısıyla Türkçülük, İngilizlik, Almanlık duygusu ve düşüncesi öne çıkmaya başladı.
Atsız'ın babası Gümüşhane'nin Midi köyünün Çiftçioğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Trabzon'un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey'in kızı Fatma Zehra Hanım'dır. Dolayısıyla asker bir aileye mensuptur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür!..” anlayışı doğrultusunda 1932’de kurulan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun işlevi ve görevi de vatandaşımıza Türklük duygusunu verebilmekti…
İşte 18 yaşının getirdiği heyecanlarla millet ve milliyetçilik/Türkçülük fikirlerini benimseyen Nihal ATSIN’ın fikirleri Cumhuriyetin kültür politikaları ile de örtüşüyordu ve şöyle diyordu:
"Saraylarda süremem
Dağlarda sürdüğümü.
Bin cihana değişmem
Şu öksüz Türklüğümü."
Bir başka yerde de:
"Baş eğmedik edaniye ikbal ü cah için
Maziye, ırka, sancağadır iftihârımız"
Cenazesinde merhum Fethi Gemuhluoğlu'nun, " Hoca, musalla taşı, musalla taşı olalı böyle er kişi görmedi!”" dediği, şahsiyet abidesi, ömrü boyunca kimseye boyun eğmeyen Atsız Beğ'i rahmetle anıyoruz.
Romanları
Dalkavuklar Gecesi 1941 Yolların Sonu 1946
Bozkurtların Ölümü 1946 Bozkurtlar Diriliyor 1949
Deli Kurt 1958 Z Vitamini 1959
Ruh Adam 1972
Öyküleri
Öykü ismi Dönüş
Şehitlerin Duası Erkek – Kız
İki Onbaşı, Galiçya 1917
Hasan Dayı
Her Çağın Masalı: Boz Doğanla Sarı Yılan
Cemil MERİÇ, başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında araştırma yapmış ve yazılar kaleme almış bir düşünce adamıdır. Telif ettiği 12 eseri ve tercümeleriyle Türk edebiyatında önemli bir yeri olduğu kabul edilir.
Balkan Savaşları sırasında Dimetoka’dan Antakya’ya göçmüş bir ailenin çocuğuydu. Antakya’da Fransızca eğitim yapan Antakya Sultanisi’nde okudu. İstanbul Pertevniyal Lisesi’nde Liseyi tamamladı. İstanbul’da başta Nazım Hikmet ve solcu aydınlarla tanıştı.
Elazığ Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. 1945’te Elazığ’daki öğretmenlik görevinden ayrılıp İstanbul’a gitti. 1946’da İstanbul Üniversitesi’nde Fransızca okutman olarak göreve başlayan Meriç, 1974’te emekli oluncaya kadar Fransızca okutmanlığı sürdürdü.
1955’te vapurla tek başına Marsilya’ya, oradan Paris’e gitti. 6 aylık tedavi başarılı sonuç vermeyince yurda döndü. Görme yetisini tamamen yitirdiğinden dolayı bir süre bunalıma girdi ancak çevresindekilerin yardımıyla yeniden okuyup yazmaya başladı.
Görme yetisini yitirdikten sonra yazarlık hayatının en üretken çağı başladı. Çevresindekilere okuttuğu Fransızca ve İngilizce metinleri sözlü olarak çevirdi ve yardımcılarına yazdırdı.
Cemil Meriç önce Marxsizmi benimser. Sonra Hindistan’a yönelir. Sonrasında bize döner Anadolu irfanında karar kılar
Başlıca eserleri
İnceleme
1964: Hint Edebiyatı
1967: Saint Simon İlk Sosyolog, İlk Sosyalist
1976: Bir Dünyanın Eşiğinde
1984: Işık Doğudan Gelir
1985: Kültürden İrfana
Deneme
1978: Mağaradakiler
1974: Bu Ülke (1985)
1974: Umrandan Uygarlığa
Günlük
1992: Jurnal I 1994: Jurnal II
Diğer Kitapları
1980: Kırk Ambar
1981: Bir Facianın Hikâyesi
1993: Sosyoloji Notları ve Konferanslar
Ödüller
1974: Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülü
1983: Türkiye Millî Kültür Vakfı ödülü, Ankara Yazarlar Birliği Derneği'nin Yılın Yazarı ödülü
1981: Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Fikir Eserleri ödülü
2015: Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü.
Cumhuriyet Döneminde eserleriyle ve fikirleriyle bir nesle tesit eden ve yetişmelerinde önemli bir yere sahip olan bu iki değerli edebiyatçımızı saygıyla, rahmetle, minnetle ve duayla anıyoruz.
KARŞI/YAKA’DAN….. SEVGİLERİMLE….
Yorumlar
Kalan Karakter: