“DENİZLİ VAKASI-İsyan İsyan Dedikleri…” 1947 Denizli doğumlu, İzmir Ticaret Lisesi ve Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu mezunu olan ve yaşamını İzmir’de sürdürmesine rağmen Denizli’ye ve Denizli yakın tarihine duyduğu ilgisi hiç bitmeyen Ömer GÖKMEN’in yirmi yıllık çalışma ve araştırmaları sonucunda Denizli’de “Kafka Kitap Kafe Yayınları” arasında Ocak 2024’te çıkması planlanan Nisan ayında basımı gerçekleşen, adı üstünde de özelde Denizli’yi konu edinen gözükürken aslında Millî Mücadele dönemine de faklı yönleriyle ışık tutan belgesel bir kitaptır.
İşte yazar Ömer GÖKMEN’in kitabın arka kapağına alınan takdim yazısı
““Elinizdeki kitap, koca bir şehir halkının alnına haksızca, vicdansızca ve hayâsızca sürülmüş olan kara lekeyi ve ona ahlaksızca atılmış olan iftirayı konun edinmiştir.
Bu halk Denizli halkıdır ve Kurtuluş Savaşının hemen öncesinde, vatanı savunmakta olan Kuvayi Milliye’ye isyan etmekle itham edilmiştir.
Bu ise vatana ihanet demektir ve bu nedenle de bu halkın silah marifetiyle cezalandırılıp yola getirildiği söylenmiştir.
Ve bu kitap, Denizli halkının buna kamuoyu önünde ilk itirazıdır.
Ve bu kitap, yüz yıl sonra da olsa, isyan iftirasını atanların ve bunu sürdürenlerin suratlarında patlayan bir tokattır.””
“Evet, bu kitap Denizli Vakasının otopsi raporu gibidir.”
“İşin acı yanı ise, alnına sürülen bu kapkara lekeye, yüz yıldan beri Denizli’den bir itirazın gelmemiş olmasıdır. …. Bu suskunluğun nedenlerinden birisi Denizli halkı benzeri zor görülecek vahşi bir katliamla sindirilmiştir. Diğeri de ülkenin içinde bulunduğu askerî ve siyasî şartlardır.”
1920’nin 7-8 Temmuz’da Denizli’de iki günde yaşanan olaylara Denizli İsyanı Denmesinin asıl sebebi, “Demirci Efe Hadisesi”, “Demirci’nin Denizli Baskını” tanımlarının yanında Miralay/Albay Şefik Aker’in Meclis’in talebi üzerine verdiği raporda yaşananlara “Denizli İsyanı” ifadesini kullanmış olmasıdır ve bu ifadenin resmî rapor halinde devletin arşivlerinde araştırmacılara açık olarak durmasıdır.
“Denizli İsyanı” diye raporlanan olayların kısaca özeti de şöyledir:
15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal ederek ilerleyen Yunan Kolordusu, Ege’deki çoğunluğunu Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet efe vb efelerin oluşturduğu Kuvayi Milliye direnişi sayesinde ancak bir yıllık süre sonunda Denizli’ye 20 km mesafedeki Sarayköy’e dayanmış, top sesleri Denizli’den duyulmaya başlandığı bir ortamda yaşanmıştır “Demirci Efe Hadisesi” ya da “Demirci’nin Denizli Baskını” diye adlandırılan olaylar.
Ege bölgesinde yoğun bir Rum nüfus yaşadığı için, Aydın ve Nazilli cephelerinde yaşanan her çatışmanın ardından oralarda yaşayan Rumlar cephe gerisine sonra da Denizli’ye gönderilmiştir. O tarihte Denizli’de de günümüzde İstiklâl Mahallesi denilen mahallede yaşayan Rumlar yeni gelenlerle birlikte daha da kalabalıklaşırlar. Hattâ Türk Müslüman komşularına alaycı bir şekilde “Korkmayın bizim ordu geldiğinde biz sizi kurtarırız!..” demeye başlarlar.
Durumun kötüye gitmesi üzerine Denizli Heyet-i Milliyesi, Denizli’de biriken Rum nüfusun İsparta ve Eğridir taraflarına gönderilmesi için Müftü Ahmet Hulûsi Efendi’nin Demirci Mehmet Efe ile görüşmesi ve yardım istemesini kararlaştırır.
MÜFTÜ HOCA Demirci’ye isteği şöyle iletir: “Oğlum, Yunanlılar bizim tarafa ilerlemek teşebbüsünde bulunursa yerli Hrıstiyanların arkadan bizi vurmalarından korkuyorum. Binaenaleyh bunların Dinar tarafına gönderilmelerinin muvafık olacağı kanaatindeyim. ….bunları zaman geçirmeden sevk edelim.
DEMİRCİ: Baba bu işi halletmek üzere bir müfreze göndereyim siz üzülmeyin!..
MÜFTÜ HOCA: Sizin göndereceğiniz bu müfreze belki bazı aksaklıklar yapar sen treni verirsen. Biz bu işi sessiz sedasız hallederiz.
Demirci Efe müfreze gönderme konusunda ısrarcı olur. Müftü Hoca da kabul etmek zorunda kalır. Müftü Hoca, Demirci’den Tavas’a gitmek için izin alır. Heyet-i Milliye üyelerinin tamamı da Denizli’yi terk eder. Mutasarrıf Faik(Öztrak) da kendisini görevli olarak Ankara’ya tayinini çıkartır ve vekaleti Tahrirat Müdürüne bırakarak şehirden ayrılır. Efe tahrirat Müdürünü tanımaz. Denizli’den geçmekte olan Muğla Mutasarrıfı Müştak Beyi Mutasarrıf Vekili olarak makama oturtur. Bir süre sonra Müştak Bey de Denizli’den kaçar gider.
Şehirde yönetim boşluğu oluşunca Belediye Reisi Hacı Tevfik Bey ile eşraftan bazıları toplanarak 5 Temmuz 1920’de ”Hicret etmeyeceklerin Hukukunu Midafaa için hükümete Müzaheret Heyeti” adı altında bir yapı oluştururlar. Bu arada Yunan ordusu Sarayköy önlerindedir.
Bu heyet Rumların gönderilmesini istemez. Müftü Hoca ise gönderilmesi için Demirci Efe’den yardım istemiştir. Müftü Hocanın Denizli’den Tavas’a gidiş sebebi de bu heyetin tehdidi sonucudur. Ancak bu heyetin varlığı 3 gün sürecektir.,
Demirci Efe’nin baş kızanı Sökeli Ali Efe ve 40 kadar kızanı Hrıstiyan Mahallesini kuşatır ve 15 yaşından büyük erkekleri ve isteyen aileleri trenle 7-8 Temmuz 1920’de Eğirdir’e yola çıkarır.
7 Mayıs günü, Sökeli Ali Efe ve kızanlarınca “Çal ve Güney tarafından Yunan ordusu geliyormuş, yarın sabah Denizli’ye gireceklermiş!..” mealinde şehirde bir şayia yayılır. Varlıklı insanlar ertesi sabah kıymetli eşyalarını ziynetlerini alarak Çamlık yolundan Tavas tarafına gitmek için yola çıkarlar. Bu arada yolu kesen Sökeli Ali kızanları gelen insanları soyarlar. Şehre dağılan bazıları da sahipsiz Rum olsun olmasın evlere baskın yaparak uygunsuz işler yaparlar. B Halk galeyana gelir. Bu gerilim içerisinde pencereden açılan ateşle Sökeli Ali ve yanındaki iki arkadaşı ölür… İşte Denizli Halkının Kuvayi Milliye’ye İsyanı ya da kısaca Denizli İsyanı denilen hadise budur.
Bu haberi alan Demirci Mehmet Efe Goncalı’dan şehre gelir. Tabakhane tarafında kızanlarını toplar onların bu da vardı, bu da vardı diye gösterdikleri 60’dan fazla masum vatandaşı feci şekilde öldürtür. Hatta şehri yakacağım diye yenin etmiştir. Sarayköylü Tahir Efendi adındaki bir hocanın İlbadı mezarlığını göstererek “Burası da şehirdir. Burayı yak yemininin yerini bul!..” demesi üzerine mezarlığı yakar. Oradan kızanlarıyla Karcı Dağına giderler…
İşte Demirci Mehmet Efe’nin masum insanlardan 60’ın üzerinde insanı öldürtmesine de Denizli İsyanı’nı bastırdı derler…
Şimdi şu soruları soruyor yazarımız Ömer Gökmen:
“Bu isyancılar kaç kişidir? Ellerinde hangi silahlar vardır? Hangi egemen güce karşı isyan etmişlerdir ve bu isyan kaç gün sürmüştür? Olanı şudur: Demirci Denizli’ye geldiğinde karşısında yaşlı erkekler, tüccarlardan birkaç kişi ile korku dolu gözlerle olanı biteni izleyen kalabalık vardır…
ATATÜRK büyük NUTUK’ta İstiklal Harbi döneminde çıkan her bir isyanı, sebepleriyle, isyan edenlerin liderleriyle, isyanın nasıl olduğu ve sonuçlandığıyla ilgili bilgileri tek tek bütün ayrıntılarıyla anlatırken gerçekten bir isyan olsaydı Denizli’de yaşananlar “Denizli İsyanı!”ndan söz etmemesi düşünülemezdi. Oysa Nutukta bu konuyla ilgili bir tek bile kelime yoktur.
Denizli Vakasının ardından Konya’da çıkan Delibaş İsyanı’nı bastırma görevi verilen Demirci Mehmet Efe isyanı bastırdıktan sonra görevinden tenkil edilmiştir. Yurt genelindeki bütün Kuvayi Milliye kuvvetleri TBMM emrindeki düzenli ordu bünyesinde toplanmıştır.
Denizli Vakası, CSA sponsorluğunda çıkarılan “Geçmişten Günümüze DENİZLİ Yerel Tarih ve Kültür Dergisi”nde çeşitli defalar konu edilirken, Pandemi öncesinde PAÜ, CSA işbirliği ile PAÜ’de düzenlenen bir sempozyuma konu edilmiş, bilim insanlarınca enine boyuna tartışılmıştır.
SONUÇ olarak da şunu diyebiliriz; Miralay/Albay Şefik Aker’in Meclis’in talebi üzerine verdiği raporda yaşananları anlatmak için kullandığı “Denizli İsyanı” ifadesi zamanla hep referans alınması, bunun karşılığında da halkın sessiz kalışıyla kabullendiği havası oluşan Denizli Vakası’nı ayrıntılarıyla, belgeleriyle ve olayın tanıklarının sözleri ve yaklaşımlarıyla daha ayrıntılı öğrenmek isterseniz Denizli’de “Kafka Kitap Kafe Yayınları” arasında Nisan ayında da okuruyla buluşan Denizli’yi konu edinen gözükürken aslında Millî Mücadele dönemine de faklı yönleriyle ışık tutan belgesel kitabı okumanızı tavsiye ediyorum…
Tebrikler sayın Ömer GÖKMEN Üstadım. Kaleminize ve kelamınıza sağlık. Nice yeni eserler dileğiyle… Millî Mücadel kahramanlarımızın hepsini; şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd olsun…
KARŞI/YAKA’DAN… SEVGİLERİMLE…
Yorumlar
Kalan Karakter: