Büyük Selçuklu sultanı Alparslan Han, Anadolu içlerine doğru 27.000 kişilik ordusuyla ilerlerken komutanlarından birisi yanına gelerek 350,000 kişilik Haçlı ordusunun üzerlerine doğru geldiğini haber verir. Komutan biraz da heyecanlıdır. Bunun üzerine yüce Hakan “Sıkıntı yok bizde ordumuzla onların üzerine yürüyoruz” diyerek, milletimizin cesaret ve şecaatini en güzel şekilde ortaya koymuştur. Yine Yavuz sultan selim Han’ın savaşa gitmek istemeyen yeniçerilerin çadırına ok atması üzerine atına binip binlerce yeniçerinin karşısına çıkıp “Benim niyetim bu. Şimdi benimle gelmek isteyen gelsin gelmek istemeyen, karı’ sının koynuna dönsün” diyerek gösterdiği şecaat örneği muhteşemdir. Tarihimiz bunlar gibi sayısız misal ile dolu olsada bugüne ışık tutması açısından bu kadarı sanırım yeterli olacaktır.
Devlet adamlığı ve liderlik öncelikle akıl, kararlılık ve cesaret gerektirir. Lider, kör cesaret değil, akıl ve basiret ile bezenmiş temkinli şecaat sahibi olmalıdır. Kahramanlık ve cesaretleriyle öne çıkmış bütün liderlerin ortak özelliği arkalarında milletin gücünü hissetmeleri ve milletiyle beraber olmalarıdır. Unutulmayan tarihi şahsiyetlerin hepsinde millet tarafından sahiplenilmeyi görürüz.
Geçmiş dönemlerde böyleyken şimdi farklı bir durum mu söz konusudur? Hayır. Türk milletiyle kültürel ve sosyal bağlarını koparmamış olan vatandaşlarımızın tercihlerine bakacak olursak kendilerinden olduğuna inandıkları liderlerin arkasında durduklarını görürüz. Milletimizin yirmi yıla yakın bir zamandır Recep Tayyip ERDOĞAN ve son dönemde de sayın Devlet BAHÇELİ ile oluşan cumhur ittifakına gösterdiği teveccüh bu inancın tezahürüdür.
Milletimizin ekseriyeti için ekonomik durumun iyi olması, huzur ve refah seviyesinin yüksek olması kadar, dünyada sözü geçen bir ülke olmamız, adalet ve barışın sağlanmasında etkin rol alabilecek bir güce sahip olmamız da çok önemlidir. Yaşı elliyi aşmış biri olarak şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki özellikle son beş yıldır iç ve dış politikada yaşananlara baktığımızda bölgemizde ve dünyada söz sahibi olmak adına müthiş bir atak yapmış durumdayız. Amerikan başkanının kendi iç politikasına yönelik yaptığı konuşmada kendisine rakip olarak gördüğü üç ülkenin, Çin, Rusya ve Türkiye olması başka türlü nasıl izah edilebilir. En az seksen yıldır her söylediklerini emir kabul ederek ağam, paşam dediğimiz Batılılar, bugün Doğu Akdeniz de, Libya’da, Suriye’de devletimizin şartlarını göz önünde bulundurmak zorunda kalmışlardır. Yakın bir gelecekte Irak ve Azerbaycan da ve diğer sorunlu bölgelerde de Türkiye’mizin öne sürdüğü şartlar kabul edilerek hayata geçecektir.
Kırk yıldan beri binlerce evladımızı şehit eden, ocaklarımıza ateş düşüren emperyalistlerin piyonu PKK terör örgütü, İçişleri bakanlığının içerde ve dışarda yaptığı operasyonlarla hareket edemez hale getirilmiş, PKK’nın Suriye kolu PYD tehdit olmaktan çıkarılmıştır. Devletimizin son dönemde yaptığı şey etrafımızda dönen hadiselerin cesaretle üzerine gitmesidir. Tarihimizin, inancımızın ve kültürümüzün ve en önemlisi de Türk olmamızın bize yüklediği sorumluluk da böyle davranmaktır.
Malumunuz geçen hafta, 500 yıl cami olarak hizmet vermiş, sonra talihsiz bir kararla müzeye çevrilmiş olan Ayasofya, yeniden cami olarak açıldı. Bizde bu tarihi olaya şahitlik etmek adına oradaydık. İnanın bu güne kadar yaşadığım en büyük saadetlerden biriydi. Her düşünceden her meşrepten her renkten insanın bir araya geldiği muhteşem bir ortamdı. Oraya gelen insanların büyük çoğunluğu fetih heyecanını yeniden yaşadılar. Fethin sembolü olan mahzun Ayasofya yeniden ihtişama kavuştu ve bu aziz vatanın kıyamete kadar müslüman Türk yurdu olacağını milletle beraber dünyaya haykırmış oldu. Bu durumu içine sindiremeyenler olmuştur elbette. Ancak milletimiz sağcısıyla, solcusuyla, askeriyle, polisiyle, memuruyla, işçisiyle, esnafıyla, Türk’ü, Kürt’ü ve bütün etnik unsurlarıyla, hatta İranlı, Nijeryalı, Filistinli ve daha bir çok milletten misafirleriyle oradaydı. Orada olmak istemeyenler bu milletin değerlerine, inancına ve mukaddesatına yabancı olanlardı. Ayasofya’nın cami olarak yeniden hizmete girmesinden gurur duymayacak bir müslüman ve Türk düşünemiyorum.
Kurban bayramınızı tebrik ediyor hepinizi Allah’a emanet ediyorum.
Yüreğine sağlık muhterem kardeşim , her bir ilk tarih sayfasını yeniden yazacaktir, ilkler çoğaldikça kudurmuş iTLER,de çoğalacaktir, nice bayramlara.