Demokrasi azınlığın haklarını, çoğunluğa karşı koruyan bir idare yöntemi olarak tanımlanır. Çok seslilik, çok renklilik demokrasinin özünü oluşturur. Türkiye'de çok partili dönem, 1945 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında ikinci bir partinin -Nuri Demirağ liderliğindeki Millî Kalkınma Partisi (MKP)- kurularak 1946 genel seçimlerine çok partili sistemle gidilmesi ile başlamıştır. Türkiye’de, Ocak 2024 itibariyle 135 adet siyasi parti politika sahnesinde aktif durumdaymış.
Tüzüklerine baksanız neredeyse pek çok maddeleri ortak, ayrıştıkları madde sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Her küsen, her kızan birkaç kafadar bulup parti kuruyor. Tabii geçmişte ülkemizi yönetmiş partileri (AP, DP, ANAP, DSP gibi) tenzi ederek söylüyorum. Bu eskinin etkin partileri çağın gereksinimlerini karşılayamadıkları için zaman içinde küçülerek erimişlerdir. Diğer partiler Türk demokrasisinden ziyade kişisel kaprislere hizmet eder görünümdedir. Yapılması gereken kendilerine en yakın görüşü savunan partiler içinde konsolide olmaktır. Her ne kadar yerel seçimler aday bazlı olduğundan genel seçim oyları ile kıyaslanması doğru olmasa da aşağıda bu seçimde toplamada “0”, çarpmada “1” yani etkisiz eleman partilerin çokluğundan demokrasi adına rahatsızım. Bir anonim şirket kurmak veya kapatmak inanın bir parti kurmaktan çok daha teferruatlı, zor ve ciddi masraflı. Aşağıda 2024 yerel seçiminde yok hükmündeki partiler ve aldıkları oyları AA aldım, hatta bir parti Türkiye tarihinin en düşük oyunu alarak tarihe geçti 3 oy (parti başkanı, eşi ve çocuğu); Hüda Par (% 0,55), Büyük Birlik Partisi ((% 0,44), DEVA partisi (% 0,33), BTP (% 0,25), DP (% 0,2), Memleket (% 0,17), TİP (% 0,15), TKP % 0,11), DSP (% 0,11), YTP (% 0,1), Vatan Partisi (% 0,09), Millet (% 0,09), Gelecek partisi (% 0,07), HAK-PAR (% 0,07), EMRP (% 0,07), SOL parti (% 0,05), TKH (% 0,04), ANAP (% 0,04), AB parti (% 0,03), Milli Yol (% 0,03), HKP (% 0,02), ABP (% 0,01), AP (% 0,01), OCAK (% 0,01), ADP (% 0,00), yirmi beş parti toplam %5 BİLE ETMİYOR.
Yerelde bile olmayan bu partiler genelde yarışsa ne olacak ki? Bunlar aldıkları oy ile orantılı olmayan pazarlıklara giriyorlar. İşte CHP’nin 5 muhteşem ortağı toplam %5 oy aldılar. Cumhurbaşkanlığı seçilmek için gereken % 51 hedefini yakalamak uğruna CHP 60-70 MV feda etti, bir de 6 masa adaylarının CHP yapısına hiç uygun olmayan adayları, tabii CHP’nin bir çok kendi adayı da tepkilere yol açtı ve CHP kendi gerçek oyunun da altına düştü. Özellikle İYİ partiye yıllardır verilen destek (kuruluş aşamasında istifa edip grup kurması için verilen MV dahil) siyasetin hiçbir dinamiğine vakıf olmayan, ani ruhsal tepkilerle ortalığı yakıp, kavuran İYİ parti liderinin elinde en büyük vefasızlık örneği olarak Türk siyasi tarihine geçti. Neler demedi ki bu lider; Altılı masa kumar masası oldu, Mansur Yavaş’a köle, İmamoğlu’na tu kaka dedi, bana abla demeyin dedi. Böyle davranan siyasi kimliğe başkan denilemediğinden, bu kadar saldırgan üslupla etrafını kırana hanımefendi diyemediklerinden, ABLA dediler onu da beğenmedi. Halbuki Türk kültüründe abla e ağabey kavramları iltifattır.
Siyasette “Dün dündür, bugün bugündür” belki felsefe olarak geçerlidir ama benim kitabımda ihanettir, hainliktir. Dünya’da demokrasiyi geçer akçe kılmaya çalışan devletlere göz atacak olursak hepsinde son yıllarda hem lider bazlı, hem de tutarsız politikalar nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Ukrayna-Rusya savaşında, İsrail-Gazze kıyımında, Afrika’daki ülkelerin insanlık arayışında, Çin’in Uygur Türklerine uyguladığı haince baskılarda 3 maymunu oynayanlar, iş ticarete gelince silahtan gıdaya her türlü ticareti mübah sayıyorlar. Konya’da CHP’ye kaybedilen Akşehir rivayete göre İsrail ile olan ticarete kesilen cezaymış.
ABD’de de 56 siyasi parti var, başkanlık için aday gösteren 5 büyük parti dışında, zaman zaman seçimlere katılmış 19 parti var, 32 parti ise son seçimlerde aday göstermemiş. Birleşik Krallıkta avam kamarasında temsil edilen 11 siyasi parti, Birleşik Krallık yasama organlarında temsil edilen 5 parti dahil toplam 16 parti kurulmuştur. Almanya’da 17 siyasi parti politikada aktif rol alır, Fransa’da aktif 21 partinin altısı sadece lokal seçimlerde rol almaktadır. Nüfusu bize yakın ülkelerle kıyasladığında ülkemiz parti fazlasıyla demokrasiye en fazla kucak açan değil en fazla zarar veren ülkelerden birisidir.
Türkiye’de yapılan genel seçimlerde katılım (2002 hariç %79,14) hep %83 ve üzeri olmuş, 2024 yerel seçimlerinde bu oran %78,55 ile oldukça düşüktür. 2019 yerel seçimlerinde % 84,67 katılım oranı (2009 ve 2014 yıllarının altındadır) 2024 seçimine göre %6 daha yüksektir. 2019 seçiminde yaklaşık 57 milyon seçmenden yaklaşık 46 milyonu sandığa gitmiş ve yaklaşık 44 milyon geçerli oy kullanmıştır. 2024 yılında 61, 4 milyon seçmenden yaklaşık 48 milyon seçmen sandığa gidip 46 milyon geçerli oy kullanmıştır. Geçersiz oy sayısı son 2 seçimde de 2 milyon civarıdır. Kasıtlı mı, cahillik mi bunun sebebini YSK bulsun. Ama son seçimde 13,4 milyon seçmen neden sandığa gitmedi?
Siyasi partiler içinde ciddi bir umutsuzluk, kırgınlık, yanlış aday gösterilmesi bunu tetikleyen en önemli unsur.
Vatandaş yerel seçimde Cumhurbaşkanı ve bakanları taraf olarak görmekten son derece rahatsız oldu.
Liderlerin kullandığı tehdit dili kabul görmedi.
Deprem, ekonomik kriz vatandaşı siyasilerden nefret eder hale geldi.
Seçim süresince her yerde saçma sapan afişler, yalan vaatler duymaktan vatandaş usandı.
Bindirilmiş kıtalarla yapılan mitingler gerçekçi olmadı.
Anket şirketleri takım tutar gibi yalan anketlerle halkı bezdir.
CHP adına Lütfü Savaş inadı Hatay’ı kaybettirdi. İzmir’de Tunç Soyer’e olan sempati, bir önceki seçimi % 58 oyla kazanmış, deneyimli bir başkanın tekrar aday yapılması CHP’ye daha çok oy getirebilirdi. Türlü tepkilere rağmen benim öngördüğüm gibi İzmir seçimlerini %48-49’la da olsa sevgili meslektaşım Dr. Cemil Turgay kazandı. İstanbul ve Ankara’da CHP’nin kazanacağına ama bu kadar çok ilçeyi kazanamayacaklarına emindim. Bursa, Afyon, Kütahya, Denizli gibi illerin alınması gerçekten büyük bir başarı. Manisa’da Özgür Özel memleketinde beklendiği gibi çok güzel bir çıkış yakaladı. CHP genel başkanı olarak halktan da güven oyu aldı. Bu seçim zaferi sonucunda seçim öncesi çok eleştirdiğim, gönül koyduğum BALdaşım Özgür Özel sonuna kadar övgüyü hak etti.
AK parti cephesine gelince bence kaybedilen seçim adaylardan ziyade Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hanesi yazıldı. Bunun sebepleri arasında seçtiği adaylar halkın bağrına basabileceği yıpranmamış isimler değildi. Hepimizin Cumhurbaşkanı olduğu halde AK partili tavrı halkın tepkisini kazandı. Birkaç ay önce kuvvetlendirdiği kendi karizmasını boş yere sahaya sürdü. Ekonominin hali belli, bunca yıllık tecrübesi ve liderlik birikimi ile yapmayacağından emin olduğum ne kadar hata varsa hepsini yaptı. Artık umarım tüm Türkiye’nin, hepimizin Cumhurbaşkanı olduğunu bir daha unutmaz. Her platformda yandaş ile değil layık olanla yürümek kendisi ve partisi için de en doğrusu olacaktır. Doğu illerinde polis-asker görevlendirmesi ile oy dengelerinin bozulmaya çalışılması bence bugüne kadar yapılan en büyük siyasi yanlıştı. Bu kişiler hepimizin askeri, polisi, bu unsurları siyasetin tarafı yapmak yıllardır azalan güveni yerle bir etti. Bilmiyorum bu kimin fikri, ama vebali büyük. Vatandaşın eğitim, sağlık, adalet konusunda yaşadığı sıkıntılara bir de polis-askere karşı duyulan güvensizliği eklemek alt tarafı bir seçim için feda edilemeyecek kadar değerli bir unsuru sahaya sürmek büyük bir hataydı. Spordaki kaos da inanın hep Ak partinin kayıp hanesine yazıyor. Özellikle TFF başkanından, kurullarına acilen hükümet gölgesinden çıkarılmalı, bu işi iyi yapacak ehil ellere özerklik ortamı yaratacak kişilere emanet edilmeli.
Bu seçimde beklediğini alan bir diğer parti de YRP. Duruşunu bozmadan istediği başarıyı elde etti. MHP çok önemli bir ili, Manisa’yı kaybetti, oy oranı çok düştü, acilen hataların kaynağına inip sorunu kökten çözmesi lazım. Bu seçimin en büyük kaybedeni AK parti gibi görünse de bence İYİ parti ve Meral Akşener’dir. Umarım Türk milliyetçiliği için gönül verenler önlerindeki bu enkazı en kısa sürede süpürürler. Siyasi partiler içinde halkın sempatisini kazanmış, bu seçimde kaybedenler arasında kalsa da umut veren sevgili BALdaşım Ümit Özlale gibi isimleri kazanmak lazım. Siyasetin tozlu sahnesi pek çok kişi için artık jübile zamanı diyor. AK parti içinde ön plana taşıyamadığı veya sempaticzanı olup da kendi saflarına katamadığı pek çok yeni yüzü bir an önce vitrine çıkarmalı. Çünkü yeni sorunlar, eski çözümlerle mutluluk yaratmıyor. Siyaset kin gütmeden kucaklaşma sanatıdır. Bunu tüm liderlere tavsiye ederim. Ülkenin refahı için ötekileştirmeden, bizimkileştirmeden bu ülkenin değerlerine sahip çıkın. Seçimin sonucunda verilen sözlerin takip görevi hepimizde. Hadi bakalım şimdi vatandaş olarak bu büyük görevde adaleti sağlayalım, israfı önleyelim.