İnananlar açısından insanın yaratılışı Adem(a.s.) ile başlar. Kendisinden önceki Yahudilik ve hristiyanlık dininde olduğu gibi, islam dininde de yaratılış gerçeği bu şekilde anlatılmaktadır. Yüce yaratıcımızın Kur’an-i Kerim de, ve sevgili peygamberimizin hadislerinde haber verdiği üzere insanın yaratılmasında ki asıl amaç, Allah’a(c.c.) kulluk etmesi ve onun emir ve yasaklarına uymasıdır. Kainatın Sahibi, bizden kendisini bilmemizi ve emir ve yasakları doğrultusunda kulluk etmemizi istemektedir. Ancak yaratılan ilk insan olan Adem peygamberden itibaren, insanlar zaman, zaman günaha düşmüşler, yasak olan şeylerin cazibesine kapılarak isyan eder hale gelmişlerdir. Yaratılış gayesinden ayrılan insanları ikaz etmek, tevbe etmelerini ve yeniden Rablerine dönmelerini sağlamak üzere, Allah Teala tarafından önce peygamberler vasıtasıyla uyarılar gönderilmiş, azgınlıklarına devam etmeleri durumunda da helak edilmişlerdir.
Kur’anı Kerim’in haber verdiği üzere ilk helak edilen kavim Nuh(a.s.)un kavmidir. Nuh kavminin helak edilme sebebi, puta tapmaları, kibirli olmaları, aşırı lüks ve şatafata düşkünlükleri, kadınların haya ve iffeti terketmeleri ve peygamberin getirdiği emirlerle alay etmeleridir. Yüce kitabımız, Nuh kavminin helak edilişini bu şekilde açıklamaktadır.
Nuh(a.s.) kavminin helak edilmesinden 800 yıl sonra yaşamış olan Ad kavmi de, helak edilen kavimlerdendir. Çok büyük zenginliklere kavuşan, fakat zamanla puta tapmaya ve Allah’a karşı gelmeye başlayan, zayıfları ezen, Kısacası haddi aşan bu kavimde Hud (a.s.) peygamberin bütün uyarılarına rağmen isyan etmeye devam etmiş, netice de Allah’a karşı gelmenin cezasını çekmişlerdir.
Semud adındaki kavimde, yok edilişini yüce kitabımızın haber verdiği kavimler arasındadır. Salih(a.s.) peygamberin peygamber olarak gönderildiği bu kavim de, Ad kavmi gibi puta tapmak ve her türlü günahta aşırıya gitmek sebebiyle helak edilmiştir.
İbrahim(a.s.) peygamberin, kendisini hak yola davet etmek üzere gönderildiği, Nemrut ve kavmi de, peygamber emrini dinlememenin cezasını yok edilerek çekmişlerdir. Firavunun, Musa(a.s.) peygamberi yalanlaması, kendisini tanrı ilan etmesi ve ilahlığını reddedenlere eziyet etmesi de, kendisinin ve ona tabi olanların sonunu hazırlamıştır.
Yüce kitabımızın işaret ettiği helak edilen kavimlerden biri de Lut kavmidir. Bu kavmin en belirgin günahı kadınları bırakıp erkeklerle birlikte olmaktan hoşlanmalarıdır. Lut(a.s.) peygamberin bütün uyarılarına rağmen bu sapkınlıklarından vazgeçmemişlerdir. Son yüzyılda yapılan jeolojik kazılarda Lut kavminin yaşadığı SODOM ve GOMORRA şehirlerinin yeri tespit edilmiş, bu ilahi gazabın izleri net bir şekilde ortaya çıkarılmıştır.
Peygamber efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) in haber verdiği üzere bu ümmet topyekün helak edilmeyecektir. Ancak hepinizin dikkatini çekmek istediğim nokta şudur. Bizden önceki ümmetlerin müptela olduğu bütün günahlar ne yazık ki günümüz insanında da fazlasıyla mevcuttur. Allah’a şirk koşmak dahil, onlardan eksik kaldığımız hiçbir günah yoktur. Allah’ın varlığını açıkça inkar eden insanların hemen yanıbaşımızda yaşadığı, zinanın adeta normal bir durum olarak kabul edildiği, zayıf olanların ezildiği, fuhuş ve ahlaksızlığın her çeşidinin uluorta sergilendiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Çocuklarımıza doğru yolu göstermekte zorlanıyoruz. Hatta nasihat etmeye cesaret bile edemiyoruz. Sokaklarımız, caddelerimiz yarı çıplak dolaşan kızlarımızla ve onlara eşlik eden bizim gençlerimizle dolu. Onlara engel olamıyoruz. Halbuki yüce kitabımız Tahrim suresi 6. Ayetinde, “Kendinizi ve ailenizi, neslinizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun” buyuruyor. Biz ise neslimiz ile beraber cehenneme koşuyoruz.
Hem devlet olarak, hem de ebeveynler olarak bizler eğer Allah’ın emir ve yasakları konusunda üzerimize düşeni yapmazsak, bizden sonraki neslimizde din adına hiçbir şey kalmayacak. Şöyle sokağa çıkıp etrafı ibret nazarıyla bir seyredin bakalım. Bu toprakların, müslüman coğrafyanın bir parçası olduğunu, hatta islam dininin bayraktarı olduğunu iddia ettiğimiz bu milletin çocuklarında Müslümanlık adına bir emmare görebilecek misiniz.
Bütün gayesi, dünyalık elde etmek, nefsinin arzuları peşinde koşmak ve hem dini, hem de ahlaki manada sorumluluk hissetmemek, kula yakışır bir davranış olamaz. Önce Allah’a karşı sonrada ailemiz ve milletimize karşı vazifelerimizi hakkıyla yerine getirmeye gayret etmeliyiz. Yazımı şu ayeti kerimenin mealiyle bitirmek istiyorum. “De ki, babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşunuza giden evler, size Allah ve resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa, o halde Allah’ın (gazap) emrini bekleyin. Allah fasık bir kavmi hidayete erdirmez. (Tevbe 24).
Selam ve dua ile.