Uzun süredir yazmıyorum. TV’lerde radyolarda da program da yapmıyorum. Yapamıyorum.
Bunun başlıca nedeni gazeteciliğin, haberciliğin rotasının büyük oranda PR (Halkla ilişkiler) mesleğine dönüşmesidir. Şimdi farklı hikayelerin peşine düşerek onları kitaplaştırmaya çalışıyorum.
Hikayesini yazmayı düşündüklerimden birisi de Hamza Dağ’dı. İzmir’den Büyükşehir Belediye Başkan adayı olunca benim projemde şimdilik rafta kaldı.
Neden Hamza Dağ?
Onu gençlik kolları başkanlığından beri izliyor, yazıyor ve kendisiyle sayısını bilmediğim kadar radyo, TV programı yaptım. Dağ’ın 25 yıllık siyasi kariyeri yazılmaya, bilinmeye değer birçok hikâyeyi barındırıyor. Şimdiye kadar siyasi hamleleri ile bu engelleri, tuzakları ustalıkla aşmayı başarmıştır.
Lakin bu sefer işi hiçte kolay değil!
Ak Parti’nin en güçlü ismi Binali Yıldırım’ın yüzde 35 oy alabildiği bir şehirde, Hamza Dağ meydanlara indi.
İstersiniz önce İzmir’in yerel siyasi tarihçesini bir irdeleyelim, Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan adaylara ve partilerin oy oranlarına bakalım;
1984’te Burhan Özfatura- Anavatan Partisi %39,7
1989 ‘te Yüksel Çakmur - Sosyaldemokrat Halkçı Parti %52.4
1994’te Burhan Özfatura - Doğru Yol Partisi %27,8
2004 ‘te Ahmet Piriştina - Cumhuriyet Halk Partisi %47,1
2009’da Aziz Kocaoğlu - Cumhuriyet Halk Partisi %56,1
2014’te Aziz Kocaoğlu - Cumhuriyet Halk Partisi %49,6
2019’da Tunç Soyer- Cumhuriyet Halk Partisi %58,1
35 yıllık bu tablodaki son duruma göre; Ak Parti ile CHP arasında 500 bin oy farkı var.
CHP oylarının zirve yaptığı 2019 yerel seçimlerimde Tunç Soyer 1.550.192, AK Parti adayı Nihat Zeybekçi ise 1.032.359 oy aldı.
AK Parti İzmir il teşkilatı Nihat Zeybekçi’ye karşı isyan bayrağını açtı. Çünkü onların isteği yine bir İzmir milletvekilini aday yapmaktı. O proje tutmayınca sadece ‘çalışıyormuş’ gibi yaptılar. Zeybekçi buna rağmen Binali Yıldırım’dan fazla oy almayı başardı.
Taha Aksoy Yüzde 30, Binali Yıldırım yüzde 35, Nihat Zeybekci %38.7’ye çıtayı çıkardı. Teşkilat çalışsaydı çok şey değişecekti. Malum milletvekili çalıştırmadı.
Özetle yüzde 30’dan 38’e doğru devam eden bir yükseliş gözlemleniyor.
Millet ittifakı dağıldığından ve büyük olasılıkla herkes kendi adayıyla gücünü sergileyecek.
Tekrar Aziz Kocaoğlu’nun yüzde 49’la başkan seçildiği 2014 yerel seçimlerine benzer bir tablo ile karşılaşabiliriz.
Safların netleştiği iki kutuplu son genel seçimlerde ise; Millet İttifakı %52.28’li bir oranla 1.643.077 Oy Cumhur İttifakı ise %31.99’la1.005.282 Oy aldı.
Her koşulda Ak Parti’nin bir milyon oyu olduğu gerçeğine karşılık, CHP’nin bir milyon 600 bin sabit oyu olduğunu kimse iddia edemez.
CHP’nin siyasi zemini çok kaygan, CHP tabanı Tunç Soyer’e yapılan operasyonu hala sindiremedi.
20 yılıdır yerinde patinaj yapan İzmir’in öncelikli sorunları çözülemedi. CHP’li yerel yöneticilerin, (ilçe belediye başkanları dahil) kayda değer bir başarı hikâyeleri de olmadı.
CHP’li bir belediye başkanı çıkıp; ben kenttin turizm potansiyelini arttırdım, çöp sorununu çözdüm, körfezi temizledim. Kentsel dönüşümde örnek projeleri hayata geçirdim. İzmir’i Üniversiteler şehri olmasının altyapısını kurdum. Trafik meselesini çözmek için şunu yaptım. Kentin orta yerindeki çimento fabrikalarını, sanayi sitelerini, tır garajlarını, lojistik merkezleri için farklı alanlar tahsis ettim. Afrika’nın en ilkel halinden beter olan Işıkkent’te dokundum.
Bir kavşak, bir yol, bir asfalt yaptım. AVM lobisine karşı direndim Türkiye’nin en büyük AVM’lerini Balçova’da Karşıyaka’da yapılmasına engel oldum. Küçük esnafı korudum. 10 yıla aşkın bir zamandır işletilen Efemçukuru Altın Madeni’ne karşılık şu adımı attım. Ali Ağa ve Foça’yı yaşanmaz hale getiren geri dönüşüm tesislerine şu müdahalede bulundum. ‘Fuarlar kenti’ hayalini gerçekleştirdim.
Berbat durumdaki yollara asfalt döküktüm. Bayraklı’yı gökdelen faciasından korudum. Otoparklara bir yenisini ekledim. Niteliksiz göçle bütün değerleri yerle bir olan şehre şu sosyal projeyi hayata geçirdim. Suyumuz içilebilir, yollarımız geçilebilir, denizimiz yüzülebilir, şehrimiz yaşanabilir diyebiliyor mu?
Asla diyemez.
İzmir’in deprem riskini, onu bekleyen büyük tehlikeyi yazamıyorum bile... Çünkü kendi idari binası depremde hasar gördü. Boşaltıldı. Hayalet gibi öylesine bekletiliyor.
Sümen altı edilmiş onlarca sayfalık sorunları burada sırlayabilirim.
Bu kentte yaşayan biri olarak rahmetli Ahmet Piriştina’dan Tunç Soyer’e kadar geçen 20 yıllık sürenin canlı tanığıyım CHP’li belediyelerin mottosunda şehircilik adına bir hedef, bir heyecan göremedim. Bundan sonra olabilir mi bilemiyorum!
Bütün bunlara rağmen CHP’li seçmen değişim isteyecek mi?
Bunu da Hamza Dağ ve ekibinin performansı ile İzmir’e dair projeleri kısmen belirleyecek. ‘Kısmen ‘diyorum çünkü her şeye rağmen değişime kapalı, farklı korkuları, kaygıları olan ‘İzmir’de elden giderse muhalefet hepten çöker’ diyen bir kitle var.
Dağ, sanırım bu hafta projelerini açıklayacak, onları inceledikten görüşlerimi yazmaya çalışacağım.
Kaleminize sağlık