14 Mayıs seçimlerinin 1. Turunu geride bıraktık. Hiçbir aday ilk turda gerekli olan %50 barajını aşamamış olsa da, CUMHUR ittifakının adayı sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve yedi benzemezin adayı, Kemal Kılıçdaroğlu karşısında büyük üstünlük sağladı. Aylardır seçmene vadetmedikleri bir şey kalmayan ve kendilerini iktidara hazırlamış olan muhalefet, milletimizin basiret ve feraseti karşısında adeta sükutu hayale uğradı. Dünya üzerinde ne kadar Türkiye düşmanı varsa hepsinin desteğini almalarına rağmen, büyük bir hezimet yaşadılar.
100. Yılını geride bıraktığımız cumhuriyet tarihimizin, tek parti dönemini saymazsak, yetmiş yıllık demokrasi maceramızda çok net bir şekilde göze çarpan bir hakikat vardır. Milletimizin ekseriyeti sol düşünceyi hiçbir şekilde benimsememiştir. Solculuğu CHP’nin de geçmişte ki kötü uygulamalarının da etkisiyle, dinsizlik, zorbalık ve dayatmacılık olarak görmüştür. Çok partili hayata adım attığımız 1950 yılından sonra sol zihniyet %25’lik oy oranını nadiren aşabilmiştir. Kaldı ki, bu %25’lik kısım da, çoğunluğu cumhuriyetin elitlerinden oluşmaktadır. Sahil şeridinde kalan ve nüfusunun büyük bölümünü Balkanlar’dan göç etmiş vatandaşlarımızın oluşturduğu şehirleri saymazsak, Anadolu insanının CHP zihniyetine bakışı hep olumsuz olmuştur.
Seçim sonucunu gösteren haritalara baktığımızda, Trakya bölgesinden başlamak üzere Mersin’e kadar bütün sahilde CHP’nin üstünlük sağladığını görüyoruz. Bunda, bölge insanının seküler bir yaşam tarzı benimsemiş olması kadar, bu bölgelerin sakinlerinin ekonomik ve kültürel açıdan Anadolu insanına yabancı olmanın ve ona tepeden bakmanın büyük etkisi olduğunu görürüz. Sol düşünce, dünyada para sahiplerine ve dolayısıyla kapitalizme aksülamel olarak ortaya çıkmış olmasına rağmen, bizde tam tersi bir durum arzeder. Bizde, İstisnalar dışında, toplumun elit tabakası diyebileceğimiz, büyük toprak sahipleri, iş insanları, sanatçılar, sermayedarlar hep CHP destekçisidir. Siz hiç TÜSİAD üyesi bir iş insanının sağcı bir partiye destek verdiğine şahit oldunuz mu bilmem. Ben olmadım. Sanat camiası dediğimiz sinema, tv, tiyatro oyuncularından yine birkaç istisna dışında yanımızda olanı gördünüz mü. Olsa bile diğerleri tarafından nasıl linç edildiğini ibretle seyrediyoruz.
Şöyle bir analiz yapsak birilerine haksızlık etmiş oluruz belki ama hakikat da gayet açıktır. Son seçimde İstanbul’un en yüksek yaşam standardına sahip beş ilçesi, Kadıköy, Beşiktaş, Adalar, Şişli ve Bakırköy %70-80 oranında CHP’ye oy vermiştir. Yine İzmir’in en elit kesiminin yaşadığı, Karşıyaka, Çeşme, Urla, Narlıdere gibi ilçelerde CHP’nin büyük bir üstünlüğü göze çarpar durumdadır. Yani işin özeti, emekten, işçi haklarından, sosyal adaletten dem vuran solcular, işçiden, emekçiden, köylüden oy alamazken, elitlerin, seçkinlerin ve milletin yaşam şartlarından haberi olmayanların oylarını çantada keklik misali toplamaya devam ediyor.
CHP için cumhuriyetin elitleri deyince kızıyorlar ama gerçek budur. İmparatorluğun yıkılışıyla beraber Hristiyan batı hayranı bir zümre ortaya çıkmıştır. Esasında Tanzimat’la başlayan bu batı taklitçiliği ittihat terakki döneminde zirve yapmıştır. Cumhuriyetle birlikte, Osmanlı aydınlarının sürgünle, idamla yok edilmesi neticesinde, Batı’nın kültürel değerlerine hayran olan Frenk taklitçisi yeni aydınlar ortaya çıkmış, hem kültürel anlamda, hem de ekonomik anlamda Türk milletinin üzerine çökmüşlerdir.
Özellikle Balkanlar’dan göç eden sabetayistlerin devletin bütün üst kademelerini ele geçirip, ticaret ve sanayinin kontrolünü almaları neticesinde, Türk devletini büyük oranda teslim almışlardır. Komplo teorisi gibi görünse de, mesele gayet nettir. TÜSİAD’ın beş yüzü aşkın üyesinin arasında mason ve Sabetaycı olmayan bir tek kişi bulamazsınız. Ne kadar büyük çapta iş kursalar da, Anadolu kökenli hiçbir iş adamı TÜSİAD’a üye yapılmaz. İstanbul da boğazdaki yalılarında, İzmir de Alsancak ve Karşıyaka sahilindeki yalı ve malikanelerinde debdebe içinde yaşayan bu zümre, bizim gibi düşünmez, bizim gibi hissetmez, bizim sevdiklerimizi sevmez kısacası asla bizden olmazlar. Bizden olan bir siyasetçiye ve devlet adamına asla tahammül edemezler.
Türkiye siyasetinin ve CHP’nin yüz yıllık tarihçesi budur. CHP, islam düşmanlığını, Batı emperyalizmi hayranlığını ve Türk olmayan elitlerle olan münasebetlerini gizleme gereği duymasa da, milletimizin bir kesiminden hala oy alabiliyor olması da oldukça manidardır.
28 Mayısta oy kullanacak vatandaşlarımızın bu gerçekler ışığında karar vereceklerini düşünüyorum.
Selam ve dua ile.