Siyasi hayatımızda hep var olagelen iki tip insana öylesine alıştık ki artık ikisini birbirinden ayıramaz hale geldik. Bu ikisinden ilki, belirli bir ideoloji etrafında siyaset yapan, amacı ve ilkeleri olan, gerçekten dava adamı kimliğini hakkıyla taşıyan serdengeçtiler, diğeri ise bütün derdi kendisine ikbal sağlamak olan, fikri ve omurgası olmayan adam müsveddeleri. Bu iki tip insan her zaman var olsa da son zamanlarda sayıları iyice artan ikinci tip siyasetçiler sebebiyle, vatana, millete hizmet maksadıyla yola çıkmış dava adamları ortalarda görünmez oldular. Dolayısıyla bizler de önümüze konulan bu zatı muhteremleri hizmet adamı zannetmeye başladık.
Şimdi sizler için birkaç portre ortaya koymaya çalışacağım. Doksanlı yıllarda Tansu ÇİLLER’in içişleri bakanı olarak tanıdığımız ve o dönemde PKK ile mücadelesini takdir ettiğimiz, şimdilerde İYİ PARTİ genel başkanı olan sayın Meral AKŞENER, çok ilginç bir şekilde PKK ve HDP’nin hamiliğine soyundu. Millet ittifakı dedikleri şer birlikteliğinin bozulmaması adına İYİ PARTİ’lilerin attıkları taklaları gördükçe, makam ve mevki için nelerin yapılabileceğini daha iyi görüyoruz. Geçmişte ALPEREN OCAKLARI genel Başkanlığı yapmış olan sayın Yavuz AĞIRALİOĞLU’nun HDP hakkındaki fezlekeyle ilgili sorulan soruya, kaçamak cevaplarla karşılık vermesi, inanın onun yerine beni utandırdı. Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU ile birlikte siyaset yapmış bir ülkücünün böyle mi olması gerekirdi. Biz kendisinden inandığı davayı temsilen dik bir duruş bekledik ama o sorulan sual karşısında ezilmeyi tercih etti.
İYİ PARTİ’den istifa eden PROF. ÜMİT ÖZDAĞ istifa açıklamasında beraber siyaset yaptığı insanlara verdi veriştirdi. Hatta Koray AYDIN’ın yirmi yıl önceki deprem paralarını ne yaptığını bile sordu. Tamam da sen bu adamların kim olduklarını bildiğin halde beraber yola çıktınız. Şimdiye kadar aklın neredeydi demezler mi. CHP’nin tornistan yapmak konusunda yaptıklarını kitap yazsak sığdıramayacağımız için, burada zikretmeyeceğim.
Genel siyasette sık, sık görmeye alıştığımız bu omurgasız duruşu, yerelde de görmeye başladık. Dün beyaz dediğine, bugün kara diyen fikir ve düşünce fukarası sözüm ona adamlar, şimdilerde siyasi partilerin üst yönetimlerinde arzı endam etmeye başladılar. Sadece parası olduğu için, ya da göreve gelmek istediği siyasi partinin il veya ilçe başkanlarına yaltaklık etmekten başka hiçbir liyakati olmayan kimselerin isimleri parti yönetim kurulu listelerinde ön plana çıkmaya başladı. Bunu bir tek parti için söylemiyorum. Tabii ki iktidarda olması dolayısıyla, çıkar çevrelerinin en fazla üşüştüğü parti AKP. Ancak diğer siyasi partilerde de durum pek farklı değil.
Siyasetin bu kirli görüntüsü, memleket sevdalısı insanların buralardan uzak durmasına sebep oluyor. Bilgi ve tecrübeleriyle her türlü makamı ve mevkiyi hak eden liyakat sahibi insanlar uzak durunca buraları leş kargaları istila ediyor eleştirisi yapılıyor olsa da, duruşu ve düşüncesinden taviz vermeyen dava adamlarının da bu kimselerin arasında barınamayacakları su götürmez bir gerçektir.
Biz toplum olarak yukarıda açıklamaya çalıştığım tabloya öylesine alıştık ki, olsa ki liyakat sahibi bir kimse başımıza gelse, nasıl olur deyip itiraz eder hale geleceğiz. Ben acizane 1980 ihtilalini bütün olumsuzluklarıyla yaşamış bir ülkücüyüm. Geçmiş dönemlerde siyaset yapmak, zorluğa talip olmak, elinde, avucunda bulunanı, inandığın dava uğrunda harcamak anlamına gelirdi. Temsil ettiğiniz makama sadece hak ederek gelinirdi. Liyakatinize de sizin inandığınız davaya inanmış olan dava adamları karar verirdi. Şimdilerde tercih edilme kriteri nasıl ki, yukarıdakilerle olan çıkar ilişkileri ve para sahibi olmak ise, o zamanlar bir siyasi partide görev almanın tek yolu, arkanızda bulunan milletin size inanması idi. Yani anlayacağınız, her şeyde olduğu gibi siyasette de önceliklerimiz değişti. Düzgün ve şahsiyet sahibi kimseleri başımızdan bertaraf edip, yerlerine rant ve çıkar gruplarını getirmeye çalışmak alışkanlığımız olmaya başladı.
İşi ehline vermek ve siyaseti hak edenlerin teveccüh etmediği bir kurum olmaktan çıkarmak milletimizin de, devletimizin de hayrına olacaktır.
Selam ve dua ile.