Milletlerin kaderinde zaman zaman, tarihi değiştiren kahramanlar ortaya çıkar. Kimi askeri anlamda yaptığı stratejik bir hamleyle zafer kazanarak belki bir milletin yok olmasına engel olur. Kimi siyasi olarak aldığı kararlarla hizmetinde olduğu milletin hayatını değiştirir. Kimisi de cesaret ve şecaatiyle bazen şahısların, bazen de toplumların kaderine etki eder. Her toplumda bu tür kahramanları görebiliriz.
Tarih boyunca milletimiz çok çeşitli alanlarda sayısız kahraman ortaya çıkarmıştır. Tarihimizin hangi dönemine baksanız, bittik denilen anlarda yeni bir şahlanışın fitilini ateşleyen müstesna şahsiyetlerle karşılaşırız. Türk milletinin atası olarak kabul edilen Oğuz Kağan’dan başlarsak, islam dinini kabul eden Saltuk Buğra Han, Büyük Selçuklu hükümdarı Alparslan Han ve Osmanlı devletini kurarak bütün Türk beyliklerini bir araya getiren Osman beyi, İstanbul’u fethederek ebedi Türk yurdu haline getiren Fatih Sultan Mehmet Han’ı, hilafetin milletimize geçmesini sağlayan Yavuz Sultan Selim Han’ı, ve son dönemin dahi hükümdarı Ulu Hakan Abdülhamid Han’ı hem askeri hemde siyasi açıdan büyük kahramanlar olarak sayabiliriz.
Tarihimize yön vermiş gerçek kahramanlar olduğu kadar, sadece bize kahraman diye tanıtılan, hakikatte ise milletimizin zillete düşmesine sebep olmaktan başka hiçbir işe yaramayan sahte kahramanlar da mevcuttur. Bazıları istemeyerek, bir kısmı ise maksatlı olarak bu millete ihanet eden tarihi şahsiyetlerin çoğunu milletimize kahraman olarak tanıtmışlar, böyle tanıtmaya da devam ediyorlar.
Osmanlı imparatorluğunun son döneminde ilan edilen Tanzimat fermanı, 1. Ve 2. Meşrûtiyet ile Abdülhamid Han’a mecburen imzalatılan ıslahat fermanının müsebbibi olan vatan hainlerinin tamamı bu millete kahraman olarak tanıtılmıştır. Tamamı Sabetayist dönmelerden oluşan ittihat ve terakki cephesi soysuzları bu milletin ruh kökleriyle hiç alakaları olmadığı halde yaldızlanarak adeta eşi benzeri görülmemiş kahramanlar olarak anlatılmışlardır. Osmanlı imparatorluğunun 1. Cihan harbine girmesine sebep olan Talat, Cemal ve Enver paşa üçlüsü resmî tarih tarafından hala kahraman olarak kabul edilmektedir.
İlkokuldan itibaren okullarımızda eşi benzeri görülmemiş bir Zafer olarak okutulan, ancak hakikatte savaş meydanında kazandığımız başarıyı masada kaybettiğimiz Lozan antlaşmasının baş müzakerecisi İsmet İNÖNÜ, ne yazık ki milletimizin bir kısmı tarafından hala kahraman kabul edilmektedir. İşgal edilmiş bir devletin padişahı olan ve SEVR antlaşmasını dayattıkları halde”Ölsem bile bu antlaşmayı imzalamam” diyen Vahidettin Han hain, Lozan’a giderken elimizde olan toprakların %80’ini kaybettiren İNÖNÜ süper kahraman.
Cumhuriyet tarihi boyunca ve Osmanlının son döneminde ortaya çıkan Avrupa hayranlığı ne yazık ki çok sayıda sahte kahraman yetiştirmiştir. Son iki yüz yıldır Aziz milletimizin geleceğini Batı ahlaksızlığında gören herkes, kahraman kabul edilmiştir. Son zamanlarda gerçeklerin yavaş, yavaş ortaya çıkmasıyla bazı şeylerin değiştiğine şahit oluyoruz. Er ya da geç kimlerin kahraman, kimlerin hain olduğu ortaya çıkacaktır. Selam ve dua ile.