Geçtiğimiz hafta içinde Ermenistan’ın, kardeş ülkemiz Azerbaycan’a karşı düzenlediği saldırılar sonucunda sivil insanlarımızın katledildiğine şahit olduk. Ermenistan, otuz yıla yakın bir zamandır Azerbaycan toprağı olan Karabağ’ı işgal etmesi yetmezmiş gibi, zaman, zaman Azeri topraklarına yaptığı saldırılarla Kafkasların İsrail’i olma hevesini ortaya koymaktadır. Geçmiş dönemlerde askeri ve ekonomik olarak zayıf durumda olan Azerbaycan’ın, son saldırı üzerine verdiği karşılık neticesinde, Ermenilerin ciddi kayıplar vermesi, bugüne kadar işgale ses çıkarmayan batı dünyasını ve Rusya’yı bir anda barış havarisi haline getirdi. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerilimin diplomatik yollarla çözülmesi gerektiğini deklare eden açıklamalar birbirini izledi. 1992 de işgal edilen Karabağ için AGİT tarafından hayata geçirilen MİNSK grubu, aradan geçen 28 yılda bir adım dahi ileri gitmemişken, bugün ABD’sinden Rusya’sına, AB den İsrail’ine kadar bütün hristiyan ve yahudiler derhal ateşkes yapılmasını ve savaşın durmasını istemektedirler.
Azerbaycan’ın davasında haklı olduğunu çok iyi bilmelerine rağmen, böyle bir tavır içine girmelerini milletimizin büyük çoğunluğu gayet iyi anlıyor. Zira batının iki yüzlülüğünü zaten biliyoruz. Konu Türk olunca birbirlerine düşman olan toplulukların nasıl bir araya geldiğine defalarca şahit olduk. Fakat milletimizin büyük kısmının anladığı bazı şeylerin diğer bir kısmı tarafından anlaşılmamasına akıl erdiremiyoruz. Mecliste bulunan beş partiden dördü Ermenistan’ı saldırılardan dolayı kınarken, HDP’nin Ermenistan’dan yana tavır almasını ve hal böyleyken hala Gazi mecliste bulunmalarını nasıl okumalıyız. Ermenilerin 1. Dünya savaşında en çok zulmettikleri Doğu ve güneydoğu halkıyken, Ermeni taraftarı bu partinin Kürtlerin oylarıyla meclise girmiş olması nasıl bir ironidir.
Yine CHP milletvekili bir zatın, Türkiye cumhuriyetinin, Azerbaycan’a, cihadcı gönderdiğini söylemesi, ve bunun yanlış olduğunu iddia etmesi akılla nasıl izah edilebilir.
Dedik ya biz biliyoruz. Milletimizin büyük kısmıda biliyor. Ancak hala olayın farkında olmayan bazı kardeşlerimize kalemimin gücü kadar bir şeyler yazmaya çalışayım.
Türkiye cumhuriyetini bölmek üzere Avrupa ve ABD tarafından kurulup büyütülen PKK’nın siyasi ayağı olan HDP ye vatandaşlarımızın bir kısmının destek vermesi konumuzun dışında kalsın. Zira ben hainleri ve ihanetlerini yazmaktan usandım. Ben konuyu daha devletçi olduğuna inandığım CHP ye getirmek istiyorum. Malumunuz ATATÜRK’ün kurduğu siyasi parti olan CHP’nin ambleminde bulunan altı okun her birinin bir anlamı var. Ama gelin birlikte inceleyelim. 1. İlke devrimcilik. CHP de devrimcilik Mustafa Kemal’in ölümünün ardından rafa kaldırılmıştır. Atatürk’ten sonra CHP’nin yaptığı ya da yapmaya uğraştığı hiçbir yenilik göremezsiniz. 2.si Laiklik. Bize din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak öğretilen laiklik CHP de amansız bir din düşmanlığına dönüşmüştür. 3.Devletçilik. Başlarda devlet tarafından yapılan sanayileşme hamlesi sonraları yerini büyük bir hantallığa bırakmış, CHP dönemlerinde devletin bütün işletmeleri ve tesisleri CHP’lilerin arpalığı haline gelmiştir. Devletçilik ilkesini temsil eden okun dibindeki çentik özel teşebbüsü temsil ederken, CHP parti meclisi üyesi Selin Sayek BÖKE iktidara gelirlerse şirketlere el koymaktan bahsetmektedir. 4.sü Milliyetçilik. CHP de milliyetçilikten bahsetmek dahi ihraç edilme sebebidir. Ancak bu Türk milliyetçiliği için geçerlidir. Ermeni milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği ve bunun gibi her türlü bölücü milliyetçilik yapılabilir. 5.si Halkçılık. CHP hiçbir zaman halkçı olmamıştır. Cumhuriyetle birlikte ortaya çıkan seçkinler zümresi, köylüyü, işçiyi ve esnafı canından bezdirmiş, sadece kendi rahatlarını temin etmekten başka hiçbir şey yapmamışlardır. 6.sı Cumhuriyetçilik. Bizim öğrendiğimiz cumhuriyetin anlamı; halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu ve belirli dönemlerde seçtiği milletvekillerinin ülkeyi idare ettiği yönetim biçimidir. Halbuki Atatürk’ten sonra ne milletvekillerinin belirlenmesinde ne de parti içinde yapılan seçimlerde milletin egemenlik hakları asla göz önünde bulundurulmamıştır. Kaldı ki CHP İstanbul il başkanı olan hanım, CHP’nin kurucusu olan Mustafa Kemal ATATÜRK’e Atatürk demekten imtina edecek kadar Atatürk düşmanı olmasına rağmen, genel Başkan tarafından sahip çıkılmıştır. Böyle bir CHP ye hala ATATÜRK’ün kurduğu parti diye oy verenlere yazıklar olsun.
Bir iki cümle de Türk tabipler birliği başkanı seçilen Şebnem Korur FİNCANCI için yazayım. Başında Türk ibaresi bulunan Tabipler Birliğinin başkanlığına, sözde Ermeni soykırımını tanıyan, PKK özgürlük hareketidir diyen ve ÖCALAN’a özgürlük platformunun kurucularından olan birinin getirilmesi Türk tabipleri adına büyük bir lekedir. Milletini ve ülkesini seven doktorlarımızı müstesna tutarak bu ihanet odağının derhal kapatılması en büyük temennimizdir. Selam ve dua ile. X
İyide onu tabibler birliği başına kim getirdi..hatta meclis başkan vekili hangi partiden kim seçti onu başkan vekilliğine...daha yazılacak çok şey var İlhan abi cokk şey ama içimizde yana yana son sözün sahibi Allah a havale edip milletimizin sürü psikolojisinden kurtulması için dua ediyoruz..selam ve dua ile