On günü aşkın bir süredir, Ege ve Akdeniz sahillerindeki ormanlık alanlarımız cayır, cayır yanıyor. İnsana, tabiata ve Allah’ın yarattığı güzelliklere sevgi ve muhabbet besleyen hiç kimsenin
yaşanan bu felakete bigane kalması mümkün olmasa da, her fırsatta devleti suçlamayı adet edinmiş bazı kesimlerin yine aynı perdeden tıngırdamaya devam ettiğini görüyoruz. Evet, vatandaşının hak ve hukukunu korumak, sınır güvenliğini sağlamak, sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak tabii afetler için tedbir alıp, zarar gören kimselere de destek olmak devletin asli vazifesidir. Fakat bir gün içinde tam 71 ormanda bini aşkın noktada çıkan veya çıkarılan yangınlar sebebiyle hükümet aleyhine kampanyalar düzenleyip, bütün dünyaya karşı Türkiye cumhuriyeti devletini zayıf ve çaresiz göstermeye çalışmak meselenin asıl yüzünü örtbas etmektir. Bir gün içinde başlayan ve sonrasında her gün artarak devam eden bu yangınların nasıl çıktığını anlamadan, ilk fırsatta devlet aleyhine propagandaya kalkışanlar ne yazık ki artık ihanetlerine alıştığımız malum çevrelerdir.
Ege ve Akdeniz sahilleri, Çanakkale’den başlamak üzere Hatay’a kadar kırk, elli yıldır devam eden yanlışlar sonucunda maalesef bugünkü duruma gelmiştir. Bahsi geçen yerler adeta beton yığını halindedir. Bugüne kadar görev yapan bütün merkezi hükümetlerin, bu meselede sorumluluğu olduğu gibi, AKP hükümetinin de tabii ki sorumluluğu vardır. Ancak sahillerimizin betonlaşmasının en büyük müsebbibi yerel yönetimler yani il ve ilçe belediyeleridir. Garip olan şey ise sahildeki il ve ilçelerimizin tamamına yakını CHP’li belediyelerdir. Büyükşehir yasası çıktıktan sonra kırsaldaki köy ve yaylalar bile Büyükşehir belediyelerine bağlanmıştır. Dolayısıyla ulaşımdan, çöplerin alınmasına kadar her şey belediyelerin sorumluluğundadır. Sahil şeridinde bulunan ormanların çöplüğe çevrilmesinden hiç şikayeti olmayanların yangınlar çıkınca hep bir ağızdan devleti suçlamaları niyetlerinin ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
1925’te kurulan THK, milletimizin sınırsız desteğine rağmen, CHP’nin arpalığı olmaktan öteye geçememiş, ülkemiz için hiçbir hayırlı icraatta bulunmamıştır. Uçak ve helikopter yok diye bağırıp yırtınanlar ne hikmetse, müslümanların kurban derilerine onlarca yıl ipotek koyup tek başına toplamak için kanun çıkarttıran THK’na en azından bu deri paralarının nereye gittiğini sorma zahmetinde dahi bulunamamıştır. İşin bir başka boyutuna bakarsak, bütüne kadar görev yapan hükümetler sanki Orman Genel Müdürlüğü’nün hangarlarını uçak ve helikopterlerle doldurmuş gibi, bu hükümetin uçak ve helikopter almamış olmasını eleştirmek, oldukça manidardır. Evet keşke her çıkan yangına anında müdahale edecek onlarca uçağımız olsa ama, şunu da gözden kaçırmamak gerekir. Bu ülke 1930’lardan itibaren toplanarak bugüne dayanmış binlerce sorunla yüz yüzedir. AKPARTİ iktidara geldiğinde benim ülkemin, Sağlık, ulaştırma, Eğitim ve Milli Savunma Bakanlıkları iflas etmiş durumdaydı. Hastanelerimiz ve yollarımız içler acısıydı. Ordumuz 1945-1950 model araç ve teçhizatları tamir edecek parçaları bile alacak durumda değildi. Bizim gibi çok zengin kaynaklara sahip olmayan ve hakikaten belirli bir kesimin çiftliği haline gelmiş bir ülkenin, 18 yıllık bir zaman dilimi içinde bu kadar sorunun üstesinden gelmiş olmasını görmezden gelmek, eğer maksatlı değilse büyük bir gaflettir.
Ülkemizin sıkıntıya düşmesini dört gözle bekleyen dış düşmanlarımız ile her zaman aynı noktada buluşmayı becerebilen içeride ki işbirlikçiler yine aynı tonda açıklamalar yaparak toplumun sinir uçlarına dokunmayı ve etki alanının ne kadar olacağını hiç kimsenin tahmin edemeyeceği büyük bir kaos çıkarmayı hedefliyorlar. Devlet ve milleti, Türk ile Kürt’ü, Alevi ve Sünni’yi karşı karşıya getirmenin hesaplarını yapan bu çevreler, basiret sahibi olan Aziz milletimizin hakikati görmesiyle yine hüsrana uğrayacaklardır.
Türk milleti bugüne kadar olduğu gibi yine devletinin yanındadır. Kendisine sanatçı diyen üç, beş vatansızın, ve sıkıntılardan siyasi rant elde etmeye çalışan sözümona siyasetçilerin devri kapanmıştır. Kökü dışarıda olan ve içeride her biri başka telden çalar gibi görünen, ancak konu milli menfaatlerimiz olunca, topyekün muhalif olan kesimi milletimiz çok iyi tanıyor. Akıl hocaları FETÖ olan ve ülkemiz içinde her biri başka bir ihanet boyutunu temsil eden mahfiller, milletimizi yalan ve iftiralarına alet edemeyeceklerdir.
Selam ve dua ile.