26 Ekim pazartesi gecesi, Mersin polis evine PKK üyesi iki kadın terörist tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda bir polisimiz şehit olurken, dört polisimiz de yaralandı. Kalleşçe ve alçakça yapılan bu saldırıyı büyük bir nefretle kınıyor, şehidimize Allah(c.c.)tan rahmet, yaralı polislerimize acil şifalar diliyorum.
Devletimizin kırk yıldır mücadele ettiği, ABD, AB ve diğer Türk düşmanı ülkelerin doğrudan finanse ettiği emperyalistlerin paralı uşakları olan PKK terör örgütü, devletimizin kararlı tutumuyla bitme aşamasına geldi. Eylem yapma gücü iyice zayıflayan, askerimizle savaşacak yüreği olmayan bu it sürüsü, elinde kalan üç, beş militanını ölüme göndermeyi göze alarak, intihar eylemleri yapıp, sahiplerine sadakatini gösterme derdine düştü.
Kırk senede binlerce asker ve polisimizi, doktor ve öğretmenimizi, resmî kurumlarda çalışan ekmek parası derdindeki insanlarımızı ve uğrunda mücadele ettiklerini iddia ettikleri Kürt vatandaşlarımızı alçakça katleden, batı beslemesi bu katiller, tam da bitme aşamasına geldiği bir zamanda ne yazık ki içimizde bulunan milletvekili, siyasi parti genel başkanı, gazeteci, sivil toplum kuruluşu mensubu gibi aidiyeti bulunan zevat tarafından savunulur hale geldi. Bu alçak teröristlere, başta HDP denilen terör partisi olmak üzere, Mimarlar Odası, Tabipler Odası, Barolar Birliği gibi 1940’lardan kalma statüko savunucusu meslek kuruluşları ile, tüm eski tüfek solcu gazeteciler, sahipleri bizden olmayan medya kuruluşları ve bu ülkenin sağladığı imkanlarla büyük servet sahibi olmuş işadamları destek olur hale geldi. Ancak PKK’nın dışarıda ve içeride arkasında duran vatan, millet düşmanlarının arasında en dikkat çeken oluşum ne yazık ki CHP.
Gelin şimdi CHP’nin PKK ile ilgili icraatlarını birlikte değerlendirelim. Önce CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU’nun PKK ve HDP ile ilgili açıklamalarına bakalım.
1.”Bu ülkeye demokrasi gelecekse, herkes kimliğinden ve inancından dolayı ötekileştirilmeyecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer.” Diyen Kılıçdaroğlu bölücülüğün en büyüğünü yapmıştır. Bu milletin kimsenin dini ya da etnik kimliğiyle ilgili hiçbir sıkıntısı yoktur. Diyarbakır ülkemizin 81 vilayetinden biri ve ecdadımızın bize emanetidir.
2.HDP, PKK’nın uzantısıdır diyen bir gence “Mahkeme kararı olmadan bunu söyleyemezsiniz. Zira bu durumda HDP’ye oy veren 6.5 milyon insanı terörist olarak yaftalamış olursunuz. Diyerek büyük bir gafa imza atmıştır. Kimsenin kimseyi terörist olarak tanımladığı yok. Tabii ki bölücü örgütün uzantısı olan bir partiyi desteklemek ciddi bir vatandaşlık meselesi olsa da, eyleme dönüşmedikçe kimseye terörist diyemeyiz.
3.Daha önce pervasızca söylediği “Selahattin DEMİRTAŞ’ın göğsüne şeref madalyası takacağım” sözünün yazılı olduğu afişin önünde poz vermesi CHP genel başkanına yakışır bir davranış mıdır.
CHP’nin başına kaset komplosuyla geldiği günden beri, partiyi adeta terör örgütlerinin hamisi durumuna getiren bu şahsa ve etrafındaki avanesine dur diyecek aklı başında CHP’liler neredeler. Milletin gözünün içine baka, baka PKK ve HDP’ye destek açıklamaları yapan bu zat için devlet kurumları ve C. Savcıları hangi sebeple sessiz kalıyor.
Genel başkanın FETÖ ve PKK sevgisini bir yana koyarsak, CHP’nin üst düzey yönetiminde söz sahibi olan, Engin ALTAY, Ünal ÇEVİKÖZ ve Özgür ÖZEL gibi siyasetçiler ile HDP milletvekillerinden bile daha fazla PKK seviciliği ile tanıdığımız Sezgin TANRIKULU’nun söylediklerine daha ne kadar sessiz kalınacak.
Mersin’deki saldırıda yakalanacağını anlayınca kendisini patlatan teröristlere bile sahip çıkacak kadar PKK hayranı olan CHP’ye tahammül etmemizin sınırı yok mudur. Daha önce TBMM’de ağırladıkları Özge AYDIN’ın mehmetçiğimizle çatışırken öldürülmüş olması CHP hakkında dava açılması için yeterli değil midir.
CHP, vatan millet hassasiyeti olan insanların sinir uçlarına dokunmaya daha ne kadar devam edecektir. Cumhurbaşkanı adayının tespit edilmesi için dahi PKK ve FETÖ’den onay almak zorunda olan bu parti, derhal kapatılmalıdır. Mevcut CHP müthiş bir akıl tutulması içindedir. Devleti ve bu ülkeye kıymet veren aklı başındaki CHP’lileri göreve davet ediyoruz.
Selam ve dua ile.