İZMİR KÜLTÜR SANAT FABRİKASINDA
Güzel İzmir’imizdeki bu özel serginin 11 Haziran 2023 Saat; 18.00’de sona ereceği bilgisini vererek başlamak istiyorum yazıma değerli okurlarım…
UNESCO, 2023 ÂŞIK VEYSEL YILI kapsamında Âşık Veysel’in vefatının 50. Yıl Dönümü anısına açılan bu çok özel serginin mümkün olduğunca daha çok Âşık Veysel hayranı tarafından gezilmesi ve görülmesini istediğim için serginin üç gün sonra sona ereceğini hatırlatarak yazmaya başlıyorum…
Çünkü: Bu sergideki fotoğraflar çok özel bir çalışmanın sonucunda oluşturulmuş: Ara GÜLER, Fikret OTYAM, Ozan SAĞDIÇ, Ergun ÇAĞATAY, İsa ÇELİK, ve Mustafa TÜRKYILMAZ’ın objektifinden çıkan çok özel fotoğraflar yer almış sergide.
Bunların yanında; Bedri Rahmi EYÜPOĞLU ile Eren EYÜPOĞLU’nun orijinal resimleriyer almış sergide.
Sergi salonunda Metin ERKSAN yapımı olan Aşık Veysel’i konu edinen “KARANLIK DÜNYA” adlı filim de ilk kez gösteriliyor.
Bu çok özel serginin hazırlığında Gürsel GÖKÇE ile Âşık Veysel’in torunu olan –eşi- Nazender Süzer GÖKÇE’nin emeklerini ve TRT Arşivini görüyoruz.
Sergide dikkât çeken bir başka özel çalışma; Aşık Veysel’i konu edinen, görme engelli insanımız için Brail Alfabesi ile yazılmış olan 4 ciltlik Aşık Veysel kitabı oluyor.
Erkan DOĞANAY’ın serginin Küratörlüğünü yaparken açılışa İzmir Valisi Yavuz Selim KÖŞGER, Kültür Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk BERİVANLI’nın, Âşık Veysel’in torunları Nazender Süzer GÖKÇE ile Dilan ARIKAN DA yer almıştı.
Sergiyi tanıtan bu girişten sonra şimdi de Âşık Veysel’e dair görüşlerimizi paylaşmak istiyorum değerli okurlarım:
Âşık VEYSEL, 1894 Sivas-Şarkışla doğumludur. 29 Ekim 1923’e gelindiğinde 29 yaşındadır. Yani ömrünün ilk 29 yılı Osmanlı Devleti döneminde geçmiştir.
Çanakkale Savaşları sırasında bir delikanlı olmasına rağmen görmediği için cephelere gidip askerlik yapamamış, köyünün ihtiyarlarıyla birlikte yaşamak zorunda kalmıştır.
Babasının ısrarıyla eline aldığı sazıyla zaman içerisinde ustalaşmış, "Uzun İnce Bir Yoldayım", "Dostlar Beni Hatırlasın", "Kara Toprak" ve "Güzelliğin On Para Etmez" gibi çok sayıda eseriyle Türkiye'de âşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi olurken, , Türkçeyi en yalın ve güçlü şekilde kullanan isimlerden birisi olarak kabul edilmiştir.
Eserleri, Tarkan, Barış Manço, Selda Bağcan, Haluk Levent, Belkıs Akkale ve Hümeyra, Gülden Karaböcek, Fikret Kızılok ve Esin Afşar gibi birçok sanatçı tarafından seslendirilmiştir.
1930’da Sivas’ta düzenlenen Şâirler Gecesinde Sivas Maarif Müdürü şâir Ahmet Kutsi Tecer ile tanışınca hayat seyri değişmiştir.
Âşık Veysel’in Âşık Veysel olmasında sosyla değişimler ve ortamlar belirleyici olmuştur: Ülke genelinde Köy Enstitülerinde öğrencilerle buluşturulması, Radyonun yayına başladığı ilk yıllarda ülke insanının sesini duyduğu ilk aşıklardan birisi olması, sesinin ve sazının yanıklığının uzun süren savaş yıllarının acılarını unutamamış olan insanımızın yürek sesine tercüman olması, Atatürk’e Ağıt adlı eserinin Atatürk’ün vefatının arkasından radyolarda sıkça çalınıp söylenmesi. Devlet adamları tarafından korunması, Cumhuriyet değerlerini ve ilkelerini işleyen şiirler ortaya koyması ve sazıyla çalıp söylemesidir. Küçük yaşında 5 yaşında önce bir gözünü 7 yaşında da diğer gözünü bir kazayla kaybetmesini getirdiği insanımızda Âşık Veysel’e karşı çoğalan merhamet duygusu vb
Âşık Veysel bu toprağın insanıdır: Dolayısıyla millîdir.
Bazı çevrelerin söylediği gibi o pagan inancına sahip değildir. Anadolu insanının bin yıl içerisinde oluşturduğu sade, samimi ve sevgi merkezli bir inanca sahiptir; Kara Toprak şiirinde çok açık bir şekilde dile getirdiği gibi Allah inancına sahip olan bir âşık kimliğine sahiptir. Zaten Âşık Edebiyatımızın özü de budur.
Onun şiirlerinin özünde birlik beraberlik vardır. Devletin ortaya koyduğu ana değerler üzerinde buluşma vardır. Farklılıklara değil, ayrıntılara değil bütüne bakan bir kimliğe sahiptir.
Bütün bu özellikleriyle Türk Milletinin yediden yetmiş yediye sevgisini kazanmış ve onun gönül tahtında sarsılmaz bir yer edinmiştir.
“Veysel Gider Adı Kalır!” demişler ya sergi için: Yaşanan ve görülen gerçek şu ki Veysel gitti fakat adı kaldı… Türk milleti bu adı sonsuza kadar da yaşatacaktır…
Bunca sözden sonra bir Âşık Veysel şiiri paylaşmadan olmaz elbet: O zaman sizlerle onun KARA TOPRAK şiirini paylaşarak noktalayalım ona dair sözlerimizi. Mekanı cennet ruhu şâd olsun bu büyük ozanımızın.
KARA TOPRAK
Dost dost diye nicesine sarıldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sâdık yârim kara topraktır
Nice güzellere bağlandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sâdık yârim kara topraktır
Âdem'den bu deme neslim getirdi
Bana türlü türlü meyva yedirdi
Her gün beni tepesinde götürdü
Benim sâdık yârim kara topraktır
Karnın yardım kazmayınanbelinen
Yüzün yırttım tırnağınanelinen
Yine beni karşıladı gülünen
Benim sâdık yârim kara topraktır
İşkence yaptıkça bana gülerdi
Bunda yalan yoktur herkes de gördü
Bir çekirdek verdim dört bostan verdi
Benim sadık yârim kara topraktır
Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sâdık yârim kara topraktır
Dileğin varsa iste Allah'tan
Almak için uzak gitme topraktan
Cömertlik toprağa verilmiş Hak'tan
Benim sâdık yârim kara topraktır
Hakikat ararsan açık bir nokta
Allah kula yakın kul da Allah'a
Hakkın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır
Bütün kusurumuzu toprak gizliyor
Merhem çalıp yaralarımı düzlüyor
Kolun açmış yollarımı gözlüyor
Benim sâdık yârim kara topraktır
Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır
Âşık Veysel Şatıroğlu
Yorumlar
Kalan Karakter: