“Sevgileri yarınlara bıraktınız
…….
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
……….”
Böyle söyler Behçet NECATİGİL, “SEVGİLERDE” şiirinde…
İnsanın insana ve haytta var olan her türden cana verebileceği en kolay, en ucuz bir o kadar da çok değerli olan değerimizdir vereceğimiz sevgiler…
Yunus Emre atamız onun için “Sevelim, sevilelim!..” demez mi?
Yerine göre bir “Merhaba!..” , bir “Günaydın!” , bir tebessüm insanın insandan alabileceği en insani bir güzelliktir.
Dün 6 Şubat’tı. 11 ilimizi yerle bir eden ve 53 bin vatandaşımızı sevdiklerinden koparan “Asrın Felaketi”nin 2. Yıl dönümüydü…
Birkaç hafta önce Bolu Kartalkaya’da otel yangınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza birlikte ağlayıp birlikte yanmadık mı?
Türk milleti olarak garip bir huyumuz var: Felaketler olduğunda acıyı olabilmece paylaşıyoruz; paylaşmaya çalışıyoruz… İyi de aynı apartmanda oturduğumuz komşularla asansörde karşılaştığımızda niçin bir selamı esirgiyoruz?
Görünürde çok şikayetçi bir millet olduk. Ben bu durumu şöyle okuyorum: Eksiklerden, yanlışlardan, her şeyim maddiyata dayandırıldığı bir dünyadan şikayet edilirken bunların tam tersine olan özlemi dile getirmektir asıl amaç…
Türkiye yokluk dönemlerini yaşarkensosyal hayatta karma bir yapı vardı: Zenginle fakir aynı sokakta otururdu. Zengin dedimse de sadece esnaf, bakkal, birz fazlaca toprak sahipi kişiler aklınıza gelsin değerli okurlarım.
1980 sonrasında Turgut ÖZAL politikaları ile dışa açılma başladığı andan itibaren, sermaye ve varlık birikimlerine göre, mesleklere göre bir ayrışma yaşandı ülkemizdeki şehirlerde…
Sarraflar, ayrı, fabrikatörler ayrı, kamu görevlileri ayrı siteler oluşturmaya başladığı andan itibaren sosyal çözülme de başladı. Son 50 yıl içerisinde iç göç, köylerin mahalle olması ve ekmek parası vb gerekçelerle ülke nüfusunun % 70 ya da %80’inin yer değiştiği varsayılırsa, hayatın karşısındaki güvensizliğin ve yarın endişesinin gerekçesi de anlaşılmış olur.
6 Şubat 2023’te 11 ilimizde yaşanan deprem felaketinin yıl dönümünde İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi’nde deprem bölgesindeki acılar anılırken aynı zamanda oralara şiirli sevgiler de gönderdik…
İşte bu etkinlik sürecinde bir kere daha insanımızın gönlündeki sevgi coşkusuna tanıklık ettik. Hava Avcı KÖSEOĞLU ile birlikte yaptığımız sunumda gerek TRT İzmir Radyosundan emekli Koro Şefi Nuri ESENTÜRK olsun gerekse TSM bestekârlarından Mustafa DALÇAM olsun seslendirilen şiirlerdeki duyguları kanatlandırdılar sazlarıyla eşlik ederken…
İşte coşkulu sevgilerini deprem bölgesine sevgilerini şiirlerle gönderen KSŞ=Karşıyaka Sevgi Şairleri:
Fevzi OKUMUŞ Sevil KAYA, Havva KESKİN, Mehmet Yılmaz Alp, Ünal ÇINAR, Şerife APAYDIN,Fatma NİŞANCI, Naim YURTKULU, Belkıs HAKAN, Türker ERGENÇ Gülizar ATAN
Ertür ÖZKIRIM, Savaş YAVUZ, Zerrin KESKİN, Aygün EROĞLU, Mualla YILMAZ, Hava Avcı KÖSEOĞLU, Sedat ÖZTEK, Şerif KUTLUDAĞ
Değerli okurlarım; siz siz olun sevgileri yarınlara bırakmayın!.. Vereceğiniz sevgiyi az çok demeden anında veriniz…
Sözü yine Behçet NECATİGİL’e verelim ve onunla noktalayalım derim:
SEVGİLERDE
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
BEHÇET NECATİGİL
Yorumlar
Kalan Karakter: