Yazımın içeriği tamamen benim penceremden kişisel gözlemlerine dayanmaktadır. Öncelikle hiçbir partiye üye değilim, siyasete girmemiş olmanın iki nedeni var; 1- Hayata ve ülkeme bakışımı temsil eden tek bir parti yok, 2- Herhangi bir parti üyesi olsam da diğer partilerin doğrularına doğru, ait olduğum partilerin yanlışlarına yanlış demekten çekinmemem diye özetleyebilirim. Elini vicdanına koyan aklını, bilimi, vatan sevgisini önceleyen tüm vatandaşların gerek iktidar gerekse muhalefet cephesinde övgüyle bahsedecekleri çok başarı var. Tabii bir o kadar da yanlışlar, tutulmayan sözler, pek çok insanın kırmızı çizgilerini hiçe sayan yaklaşımlar, saldırgan ve kötü hitaplar var. Dün bir partinin başlattığı girişimlere, bugün aynı parti eleştiri getiriyorsa bu samimiyetsizlikten başka neyle açıklanabilir. Dünyada ne yazık ki bilgi çağı, saptırılmış bilgi çağına dönüştü. Kes, kırp, cımbızla, akıllı zekâ ile suni olarak oluştur ve karşındakini karala. Çamur at, izi kalsın yaklaşımı eskiden çok onurlu yıllarda etkiliydi ama yaklaşık 40 yıldır utanmayı unutan bir topluma dönüştüğümüz için bu kirli siyaset akıl tutulmamasına uğramamış aklı selim sahibi insanların midesini bulandırmaktan başka bir etkiye sahip değil. Dediğim gibi ne körü körüne A partisine biat ederim, ne de körü körüne B partisine. Aklıma ve vatanseverlik duyguma sığmayan düşünceler benim yürüdüğüm yolun kilometre taşı olmadı, olamaz ve olmayacak da. Rahmeti 9. Cumhurbaşkanım Süleyman Demirel bana bir nasihatinde; “Küçük Gürüz, sen olduğun yerde halka ve Hakka çok daha iyi hizmet ediyorsun. Siyaset sana göre değil, seni tanıdığım kadarıyla Dün, dündür diyemezsin” demişti. Benzer konularda onlarca bakan dost ve ağabeyimden duydum ve günümüz siyasetini görünce hepsine hak veriyorum. Siyasi liderler sokakta birine söyleseniz cinayete yol açacak lafları en ağır sıfatlarla birbirine söylüyor, sonra bir bakıyorsunuz kavgada söylenmeyecek hakaretleri edenler en candan müttefik oluyorlar. Zor kırılan biriyim, hep affedici olarak bilinirim ama bir kez incindim mi tekrar canciğer kuzu sarması olmak benim omurgamı zedeler. Birini karşıma aldıysam artık o benim dostum olamaz.
Peki, gelelim aslı konuya çevremdeki her partiye mensup dostlarım İzmir’de siyasete nasıl bakıyor? Önce iktidar partisi kanadındaki dostlarımla yaptığım görüşmelerden çıktılarımı paylaşacağım. Kurucusu olan bazı arkadaşlarımdan son yıllarda il/ilçe yönetimlerinin genel merkezle veya birbiriyle hiç paralel çalışmadıklarını, birinin yapmaya çalıştığını diğerinin bozduğunu sıkça duydum. AK partinin sadece Sayın Cumhurbaşkanının karizması ile İzmir’de var olduğunu, geçmiş il başkanları/yönetimlerinin görevden alınışı nedeniyle aleni/gizli Ak parti düşmanlığı sergilediklerini, İzmir için hayırlı projelerde belediye ile ortak çalışma sürdürmediklerini sağır Sultan bile duymuştur. AK partili kurmaylardan olsam İzmir’in bilgi birikimini temsil eden üniversiteleri şehrin sorunlarına çözüm yaratmaları için teşvik ederim. Spor kulüplerimiz kan ağlıyor, sahada hakkı yeniyor. Özellikle futbolda içimizden yetişmiş Alpay Öcalan gibi bir vekil var kulüplerin hangi yarasına merhem olması gerektiğini en iyi bilen kişi ama Göztepe-Altay derbisinde yaşananlarda seyirciler cezalanması gerekirken, takımları yaktılar, sesi çıkmadı. Göztepe belki süper lige gidecekken, şimdi kıvranıyor, Allah korusun ben Altaylıyım, Altay küme düşme korkusunu derinde hissediyor. 6 maç ceza aldık, 7 maç ceza çektik buna bile dur denilmedi. İzmir için belirlenen adaylardan (28 vekil) sadece 5 kişi İzmirli. Daha çok İzmirli aday olsa karasız seçmenler için fırsat yaratırdı. Sayın Bilal Saygılı’ nın uzun zamandır İzmir’de hayır işlerine attığı imzalar nedeniyle kendisine karşı oluşmuş sempatiyi AK parti İl başkanı olarak mutlaka artıya çevirecektir. Nitekim eski AK partili küskünlerde bir uyanış gözlemliyorum. Yirmi yılı aşan iktidar, onca yapılan hata, yorgunluğun neden olduğu yıpranmışlığa rağmen AK parti yine Sayın Recep Tayip Erdoğan ismi ile İzmir’de ciddi bir oy potansiyelini koruyor. Ama sanırım bu seçimde geçen seçimlere göre ittifak ortaklarından kaynaklanan birkaç puanlık kayıp olacaktır. Kanatlarının altına aldığı (MHP hariç) İzmir’de toplam %1 oy elde etme şansı olmayan partiler, Ak partinin kalesi gibi olan Trabzon’daki gibi tepkileri sandığa taşıyarak 2-3 puan kayıp getirecektir. Sayın Bilal Saygılı ve ekibine halkı kucaklayan dostane süreci parti farkı gözetmeden arttırmalarını ve İzmir’deki çok sayıdaki depremzedenin deprem bölgesinde yaşadıkları yalnızlıktan kaynaklı kırgınlıklarını telafi etmeye özen göstermelerini öneririm. Burada bu kişilerin yüzbinleri geçen sayıda akrabaları var. Görevim gereği depremzedelere çok yakınlaştığım için bu konunun önemli olduğunu vurgulamak isterim.
CHP’ye gelince Büyükşehir ve pek çok ilçe belediye başkanlığını elinde bulundurduğu, şehrin genel yapısından kaynaklanan sosyal demokrat kimlik ile epey önde olması gereken bir startta ne yazık ki özellikle 1. Bölgedeki millet vekili listesi hayal kırıklığa yarattı. Benim de oy kullandığım bölgede birçok CHP oyu eminim ki İYİ partiye gidecek. Birinci bölgede İzmir ve İzmirli’ nin hiçbir yarasına merhem olmamış adayların varlığı burada CHP’ye bir millet vekiline mal olabilir. Keşke oy verenler milletvekili seçebilseydi, o zaman 2. ve 4. Sıradaki adayların halini çok görmek isterdim 2. Bölgede de TİP gençlerin gönlünü kazanmış gibi duruyor. Her iki bölgeden CHP’nin geçen seçimde olduğu gibi 7+7 MV şansının kolay olmayacağını düşünüyorum. CHP’de, Ak parti gibi nedense İzmirli ADAYLARA İTİBAR ETMEDİ (sadece 5 aday İzmirli), KADIN adayların azlığı ve kimliği beklentilerin ötesinde kaldı ve doğal olarak da çevremde bu konu çokça dillendiriliyor. CHP için avantaj gibi görünen ilçe belediye başkanları ile de oy erozyonu yaşayabilecek bir riski var. Özellikle Urla, Menemen gibi yerler sıkıntılı olabilir. Bu arada Çeşme’yi sakın görmeyin gidenler, ben dahil yolların ve büyük plajın halini görünce işlerin zor olacağını düşünüyorum. İlçe belediye başkanlarının yerel seçim sonrası halktan koptuklarını duyuyorum. Yakından tanıdığım başkanlara önerim genel seçimde aslında sizin seçiminiz, daha aktif rol oynamalı, vatandaşın gerçek sorunları var onlara çözüm üretmelisiniz. Sizin eksikleriniz, partinize zarar yazıyor.
İYİ parti için başlangıçta çok iyi giden bir süreç vardı. Spor camiasından da tanıdığım Sinan beyin seçimi sonrasında basına yansıyanlar, sevgili Meslektaşım Aytun Çıray’ ın çıkışları, Sayın Meral Akşener’in masadaki git-geli bence en az 5-6 puan oy kaybı yarattı. Sayın Musavvat Dervişoğlu ve Sayın Ümit Özlale bu kayıpları geri kazanmak için çok çalışıyor ama bazı adaylar esnaf ziyareti yaparken son model araçlarını arkalarına takarak kapı kapı yürütmeleri, samimiyetsiz davranışları halkı rahatsız etmiş. Dün katıldığım bir cenaze öncesinde Narlıdere esnafından bu rahatsızlığı net bir şekilde kendi kulaklarımla duydum. Halka hizmet etmek için halkın sorununu bilmek lazım. İnsanlar geçim sıkıntısı çekerken, onları gözüne milyonluk oyuncaklarınızla sizi anlıyorum diyen birine her halde inanmayacaklardır. Halk için seçilecekseniz, en azından huzurdayken halk gibi davranın. Her iki bölgeden belki 2+2 olabilir ama bu kafayla fazlası hayal.
HDP İzmirli adaylara ağırlık verdi, kadın adaylara kapısını daha fazla açtı. Bu yaklaşım ile doğru bir yol haritası çizdi. Söylemleri bazı gençlerin hoşuna gidiyor. Tabii İzmir milliyetçi, Atatürkçü ve çağdaş laik bir şehir, bu değerlere saygı gösterilmezse burada HDP hiçbir zaman oy patlaması yaşayamaz. İzmir’de çok sayıda Kürt vatandaşımız olmasına rağmen büyük kesiminin oyları CHP ve AK parti tarafından kazanılmış vaziyette 1+1 veya 1+2 vekil olabilir.
MHP İzmir’de eski sempatisinden çok uzak. Sayın Devlet Bahçeli ne yazık ki eski dinamikliğinden ve çevresinden çok şey kaybetmiş vaziyette. MHP tek başına katılsa belki hiç vekil çıkaramayabilir ama İttifak gücüyle İzmir’de 0+1, iyi şartlarda 1+1 vekil çıkarır.
İzmir’de tek başına barajı geçemeyen partiler için söylenecek pek söz yok. Saadet partisi bence bu partiler içinde en çok oyu alabilecek parti görünümünde. Sayın Temel Karamollaoğlu’nun tecrübesi ve dinginliği, yerel teşkilatın bağlılığı en büyük avantajları.
Cumhurbaşkanı adaylığı açısından bu seçimde Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dışında parlamentoda temsiliyeti olamayacak iki adayın gerçekten neyi hedeflediğini bilmiyorum. Sayın Oğan ve ekibini yakından tanıyorum, içlerinde saygı duyduğum dostlarım var. Onlarla konuştuğumda 2. Turda tavrınız ne olacak dediğimde, hele birinci tur bitsin 2 liderle de konuşup, kim bizim fikirlerimize yakın olacaksa onu destekleyeceğiz fikri bana Türklük adına çıkılan yolda, istenilen oyun alınamaması durumunda parti geleceği açısından büyük hayal kırıklığı yaratacaktır. Sayın Oğan gibi dinamik, bilgili bir liderin bence bu seçimleri bir sonraki seçimlere hazırlık olarak görmesi değerli olacaktır. İkinci turda hiçbir polemiğe girmeden çizgisini korumalıdır. Bu seçimde İzmir’de oy oranı 2 puan civarı olabilir.
Sayın Muharrem İnce’ye gelince orada yaşayan arkadaşlarım Alsancak’taki il binasında hiç gece ışık görmediklerini söylüyor. 24 saat tüm gönül verenleri arı gibi çalıştığı AK Parti ve CHP karşısında gün karanlığı aydınlatamayan bir partinin ne beklentisi olabilir? Pek çok ilde millet vekili adayları, il/ilçe başkanları ve yönetim kurullarında yaşanan istifalar kendisini nereye taşıyabilir? İzmir’de bence hiç karşılığı yok, en fazla 0,5-1 puan.
Evet benim hissettiklerim böyle, zaten gelecek hafta her konu netleşecek. Sonrasında ittifak pazarlıklarına konu olmuş detayları gün ışında göreceğiz. Kazanan Türkiye olsun, dostluk ve kardeşlik yeniden bozulmamak üzere tesis olsun.