Bugünlerde 752. Vefat yıl dönümü dolayısıyla, Hacı Bektaş Veli anılıyor ülkemizin dört bir bucağında.
2021 Yılı da UNESCO tarafından “Yunus Emre-Hacı Bektaş Veli-Ahi Evran Yılı” kabul edilmiş, bu kabule bağlı olarak da çeşitli etkinlikler yapılmıştı.
Bu konuda Kırşehir Belediyesi de yörenin çok değerli kültür sanat gönüllüsü şâir İbrahim DÜĞER’in girişimiyle, ülke genelinden bizim de içinde bulunduğumuz kırk şairden gelen şiirlerle “Kırk Şâirin Dilinden Üç Alperen-Ahi Evran Veli, Hacı Bektaş Veli-Yunus Emre” isimli bir şiir antolojisi yayınlayarak âdeta yıla şiirlerden bir anıt dikmişti.
Millî kültürümüzüm konu edildiği sohbet ortamlarında söz döner dolaşır Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde Horasan’dan Anadolu’ya gelen “Horasan Erenleri”nin maddî ve manevî hizmetlerine çıkar varır. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde “Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum ve Baciyan-ı Rum” adıyla kurumsallaşan sosyal oluşumlardan söz edilir.
Denizli Muğla sınırındaki Sandraz Dağında her yıl tekrarlanan Eren Günü etkinlikleri ile Denizli’nin Güney ilçesindeki Erenler Mezarlığı ve Sakarya’nın Erenler ilçesini hatırlayınca biz de 17 Ağustos 2023 Perşembe günü, Sanat Değirmeni Kültür Sanat Platformunun yöneticisi sevgili dostumuz Aygün EROĞLU ile erenlik üzerine uzunca bir sohbet yaşadık DDY Emeklileri Derneği Lokalinde…
Hemen şunu ifade edelim ki, erenlik/ermişlik kavramı Türk kültürüne ait bir kavramdır. Bu kavramın içerisinde İslamlıktan önceki döneme ait inançlar da vardır, Müslümanlıkla birlikte hayatımıza giren inançlar da vardır, Bu kültürün Arapçadaki karşılığı evliya kültürüdür.
er-: er; erkek anlamıyla isimdir, ermiş kişi, kavuşmuş, cesur, yiğit anlamındadır… er-: fiil olarak da olgunlaşmaktır, irfan sahibi bir kişi olmaktır, insan-ı kâmil olmaktır, velî/evliyâ olmaktır.
Bu konuda, Türkçemizin kendisine ait terimlerinin yanında hem Arapçadan hem de Farsçadan dilimize girmiş olan pek çok terim vardır: Ata, baba, dede, yatır, abdal, ârif, âbid, kutub, ricalü’i- gayb, gayb erenleri, kutub vb
Gerek eren olsun gerekse velî/evliya olsun bunlardan söz edildiğinde, Allah’ın dostluğunu, sevgisini, korumasını kazanmış, insanlara rehberlik yama kapasitesine sahip, faziletli, irfan sahibi, anlayışlı fedakâr ve cömert vb vasıflara sahip bunları içselleştimiş, insan-ı kâmillik mertebesine ulaşmış olan seçili kullar akla gelir.
Bu noktadan hareketle de toplumda bu türden şahsiyetler özellikle ölümlerinden sonra isimleri etrafında oluşan söylenceler, rivayetler ve kerametlerle birlikte toplum tarafından yüceltilirler. Türk kültürünün yaygın olduğu coğrafyalardaki eren mezarlarının, yatırların, dedelerin, babaların adına oluşturulan türbelerin, mezarların varlık sebebi de budur.
Bu türden kişilere atfedilen, ölümcül hastalıkları iyileştiriyormuş, çocuksuz kadınlar çocuk doğurup anne oluyormuş, dilediği şeyler oluyormuş vb tarzındaki anlatımlar aslında toplumun yaşadığı sorunlarda çaresiz kaldığı, çözümsüz kaldığı anlarda çözüm bulma, çare bulma ümidinin oluşturduğu sosyal yapılardır.
Nitekim, “bu konuda tıbbın yapacağı bir şey kalmadı; hastanızı götürebilirsiniz!..” dendiği anda tıptan ve hastaneden ümidini kesen vatandaş duyduğu her türden şifa arayışıyla söylenen her çareyi denemeye başlamaktadır. İşte erenlik, ermişlik kurumunun oluşumun ana nedeni de budur.
Erenlik ve ermişlik kavramlarının temelinde de “atalar kültü” , “dağ kültü” , “ağaç kültü” , “su kültü” vb inançları görürüz. Onun içindir insanımızın eren kültürünü yaşatıp gelmesi, onun içindir Hıdrellez kültürü, onun içindir ağaçlara bez bağlaması, onun içindir türbe, mezar ve yatır ziyaretleri vb…
Bu şahsiyetler hayattan ve olaylardan çıkardıkları derslerle ortaya koydukları akılcı çözümlerle toplumun saygısını ve sevgisini kazanmakta ve ululanmaktadır.
Bu nokktada şunu söyleyebiliriz; milletlerin ortaya koydukları değerler doğrusuyla yanlışıyla yok olmuyor: Yeni karşılaştıkları bilgiler ve inançlar içerisinde eritilerek, şekil değiştirilerek yaşatılıyorlar.
Bu konuda, Türkistan’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Rumeli ve Balkanlara uzanan coğrafyada bunun çok sayıda örneklerini görebiliriz. Ör: Ahmet Yesevî, Hacı Bektaş Velî, Yunus Emre, Taptuk Emre, Nasrettin Hoca, Dede Korkut, Emir Sultan, Somuncu Baba, Şeyh Edebalı, Ohri’de Hak Erenler, Macaristan’da Gül Baba vb.
Günümüzde akil insanlar, toplumun kanaat önderleri, söz sultanları, gönül sultanları vb isimlerle adlandırılan bu şahsiyetler aslında bir yerde toplum için ortak aklın temsilcisi işlevini yerine getirmektedirler. Tıpkı, Azerbaycan’da “aksakallar” , köylerde “ihtiyar heyeti” , “bilge kişi” vb kullanımlarda erenlik ve ermişlik kültürünün izleri vardır.
Eren kelimesinin alp ile birlikte kullanılarak oluşturulan alperen kavramı da Anadolu Selçuklu Devleti dönemiyle ortaya çıkan bir kavram olmuştur. Merhum destan şâiri Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU’nun destan şiirlerinden oluşan “ALPERENLER DESTANU” bu şahsiyetlerin temsil ettiği misyonu takdim eden çok özel bir kitaptır.
“Şol gökleri kaldıranın,
Donatarak dolduranın,
Ol deyince olduranın,
Doksandokuz adı ile…”
Sözleriyle takdim edilen bu kitaptan birkaç alıntı:
******
Alperenler... Bir aşılmaz dağdılar...
Aydınlığa gönül verip, yıldızları sağdılar.
Nurlanıp, nur üstü nurdan
Tekbirlerle doğruldular...
Tek başına destandılar,
Tek başına çağdılar...
Tufan olup sığmazlerken evrene,
Sevgi olup, gönüllere sığdılar...
İman ile, erdem ile, aşk ile,
İnsanlığı kenetleyen bağdılar...
*****
KAHRAMANLIK TÜRKÜSÜ
Gazi alperenler işe koyulun
Gayrı söze vakit az verilmeli
Bidevi atlara rüzgarca soluk
Ve yıldırımlarca hız verilmeli
Şanlı kitap önderimiz kılındı
İman sancak gönderimiz kılındı
İklim-i Rum,minderiniz kılındı
Ol mindere kavi diz verilmeli.
Barak Baba,Sarı Saltuk orada,
Hacı Bektaş Veli,Taptuk orada,
Bir mübarek vatan yaptık orada,
Ki,bir can dilerse bin verilmeli.
Töre,nizam,yol ve yordam her kula
Usul,erkan,edep,erdem her kula,
Yirmidört saatte her dem her kula,
Allah ın buyruğu uz verilmeli.
İnatla girmeyin soy sop faslına
Kurtsa kurt itse it döner aslına
Rum ülkelerinde Oğuz nesline
Peygamber kavlince öz verilmeli.
İçinde olanlar bir nebze iman
Gönlünü mazluma eder süt liman
Halkı ayırmadan kafir müslüman
Açsa aş,açıksa bez verilmeli.
Bu kılıçlar iller fethi içindir.
Bu kitaplar diller fethi içindir.
Türküler gönüller fethi içindir.
Cümle ozanlara saz verilmeli.
Kartal yuvasıdır Söğüt te burçlar,
Devletin zırhıdır sınırda uçlar,
Gazi Osmanlara zağlı kılıçlar
Yunus Emrelere söz verilmeli...
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Yorumlar
Kalan Karakter: