Geçtiğimiz hafta Bergama’da akıllara durgunluk veren bir hadise yaşandı. Elbette ilk bakışta tam olarak ne olduğu anlaşılamayan, basit bir protesto gibi gözükse de, olay çok daha vahim.
Bugünlerde siyaset o kadar sıcak ki adeta ateşten gömlek. Memleket meseleleri, her gün, her saat siyasileri karşı karşıya getirmekte. Bir tarafta ekonomik sorunlar, bir tarafta yangınlar, bir tarafta sel, bir tarafta sınırlarımızın güvenliğini tehdit eder şekilde geçtikleri iddia edilen düzensiz göçmen meselesi ve tabiî ki henüz sonlanamayan pandemi ve aşı. Muhalefet gün aşırı dozajını artırarak hükümeti ve cumhur ittifakını eleştirmekte ve erken seçime sürüklemeye çalışmakta.
Bütün bunlar olurken Cumhur ittifakının bazı yöneticileri; liderlerinin gösterdiği yolda ilerlemekte ve sorunlar dahi olsa ‘kol kırılır yen içinde kalır’ mefkuresiyle ittifak ruhunu korumakta, sorunları milletin ve devletin menfaati gözetilerek çözmekte. Bazıları ise; şahsi menfaatlerini, kişisel hırslarını; parti görüşlerinin, liderlerinin düşüncesinin, ittifak ruhunun önüne koymakta ve bu ‘milli birliğe’ zarar vermekteler.
Sormak lazım “Ülkenin bekasından başka bir talebimiz yok” diyen Sayın Bahçeli, Bergama’da olanlardan haberiniz var mı?
Kısaca özetleyeyim sizin için…
Geçtiğimiz günlerde Bergama Belediyesi meclisinin ağustos ayı oturumunun MHP ve CHP’li meclis üyelerinin toplantıya gelmeyişleri nedeniyle gerçekleştirilemedi ve bir gün sonraya ertelendi.
İkinci güne ertelenen oturuma CHP’li meclis üyeleri katıldı. CHP’li meclis üyelerin bir gün önceki meclis toplantısına, partilerinin Bergama için Milletvekilleri ve İl yöneticilerinin de katıldığı, vatandaşlarla yapılan geniş çaplı toplantı nedeni ile katılamadıkları sonradan anlaşıldı. Zaten CHP meclis üyeleri ertelenen toplantının ikinci birleşimine katıldılar. Burada göze çok batan bir durum yok.
Ama MHP meclis üyelerinin toplantının ikinci birleşimine de gelmeyişi gözleri cumhur ittifakının MHP kanadına çevirdi. MHP’li meclis üyelerinin, MHP kontenjanından belediye başkan yardımcısı olan Cüneyt Umutlu dâhil hiç birinin meclis toplantısına gelmediğine şahit olduk.
Peki ne oldu da MHP adeta ittifakı hiçe sayarak, bu tavrı sergilemişti. Çok geçmeden onu da öğrendik.
Tüm bu yaşananların arkasında görevden alınan İlçe Milli Eğitim Müdürü yerine, MHP İlçe Başkanı Hasan Hüseyin Engin’in kendi istediği bir okul müdürünün atamasının yapılmadığından kaynaklandığı anlaşıldı. Bu atamanın gerçekleşmemiş olmasından dolayı belediye meclisinin toplanmasına mani olmak için, meclis üyelerini oturuma göndermeyişi gibi akla izana sığmayan bir tavır içerisine girmesi büyük bir şaşkınlık yarattı.
Mutlaka cevaplanması gereken birkaç soru var;
Bu tutumu kim hangi haklı gerekçeyle açıklayabilir. Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü ataması ile Belediye meclisinin doğrudan nasıl bir ilgisi var?
Belediye meclisini çalışamaz hale getirerek kime, hangi zihniyete, hangi ittifaka hizmet etmiş oluyorsunuz?
Bu tutum iyi bir Devlet Adamı olan Sayın Devlet Bahçeli’nin her fırsatta dile getirdiği, Cumhur İttifakı ruhuna yakıştı mı?
Bu ittifakın hangi nedenlerle kurulduğundan, liderlerin göstermiş olduğu gayret ve özveriden haberiniz var mı?
Kendi içinizden işletilen bir iletişim mekanizmanız yok mu?
Size oy veren, Cumhur İttifakına gönül veren seçmen bir bürokrat ihtilafınızda, meclisi çalıştırmama tehdidinizi alkışlayacak mı?
Elbette yazımın başında söylediğim gibi zaman zaman yerelde ittifak ruhunu zedeleyen, Genel Merkez politikalarına ihtilaf eden, kişisel hırslarını parti politikalarının üstünde gören yöneticiler olabilir.
Bakalım bundan sonraki süreçte Sayın Bahçeli ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi’nin tavrı ne olacak.