'TÜRKİYE OECD ÜLKELERİNİN SONUNCUSU'
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda TBMM Bütçesi üzerine konuşma yaptı. Beko, "Türkiye, en kötü sendikalaşma oranı ve düşük toplu iş sözleşmesi kapsamıyla OECD ülkelerinin sonuncusudur" dedi.
Yayınlanma :
08.11.2019 12:50
Güncelleme :
08.11.2019 15:45


Türkiye Büyük Millet Meclisinde hâlâ 16 taşeron firma personeli çalıştığını belirten Beko, "Öncelikle, Meclisin hâlâ taşeron firma personeli çalıştırmasının doğru olmadığını vurgulamak istiyorum. Bu arkadaşlarımız da derhâl kadroya geçirilmelidir. Ayrıca, sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilere uygulanacak olan ücret ile diğer mali ve sosyal hakların 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 127'nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 23'üncü maddenin (6)'ncı fıkrasında düzenlendiğini ve sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretleri ile diğer mali ve sosyal haklarının buna göre düzenlendiği belirtilmiştir. Ancak yapılan açıklamada, taşeron işçiye kadronun kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi Anayasa'ya aykırıdır. OHAL kanun hükmünde kararnameleri sadece olağanüstü hâlin gerektiği konularda olabilir. Sendikalarla ve Mecliste görüşülmeden kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenleme taşeron sorununu çözmemiştir; aksine, yıllarca devam edecek adaletsizlikler ve yeni sorunlar yaratmıştır" dedi.
Taşeron kanun hükmünde kararnamesi gerek kapsamı ve gerekse kadroya geçiş koşulları nedeniyle adil ve hakkaniyetli olmadığını vurgulayan Beko, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Partizanlık ve ayrımcılık yaratacak bir nitelik taşımaktadır. Hükûmetin tüm taşeron işçilere koşulsuz kadro sözü gerçek çıkmamıştır. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle taşeron işçilerin büyük çoğunluğu kadrolu kamu işçisi olmamıştır. Belediye ve il özel idarelerinde çalışan yaklaşık 450 bin taşeron işçiye kamu işçisi kadrosu verilmemiştir. Bu işçiler yerel yönetimlerin şirketlerinde işçi olacaklardır. KİT'lerde ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçiler de kapsam dışında tutulmuştur. Bu konunun tüm yönleriyle ele alınması ve düzeltilmesi önemlidir.
Sendikalaşma konusu da bizim açımızdan çok önemlidir. Türkiye, en kötü sendikalaşma oranı ve düşük toplu iş sözleşmesi kapsamıyla OECD ülkelerinin sonuncusudur. OECD verilerine göre Türkiye'de 2017 yılı için sendikalaşma oranı yüzde 8,6, 2016 yılı için toplu iş sözleşmesi kapsamı ise yüzde 7'dir. Kamu görevlileri sendikalarının ve konfederasyonlarının üye sayılarına göre 2019 Temmuz istatistiklerine baktığımızda kamuda sendikalaşma oranının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu rakam yüzde 66 ama bu rakam da yeterli değildir. Türkiye'de sendikal hak ve özgürlüklerin anayasal ve yasal güvence altına alınmış olduğu unutulmamalıdır. O nedenle de, genel anlamda sendikalaşmanın önündeki tüm engeller kaldırılmak ve işçi, memur, emekli tüm kesimlerin sendikal hakları korunmalıdır. Değerli milletvekilleri, vergi sadece kamu harcamalarını finanse etmek için alınmamaktadır; aynı zamanda ekonomide sağlanan değerin daha adaletli paylaşılmasına, gelir dağılımını iyileştirmeye yönelik olmaktadır. Verginin bu ikinci özelliği "kapsayıcı büyüme" başlığı altında son dönemde birçok ülkenin maliye politikası amaçları içinde yer almıştır. Orta vadeli programlarda vergi politikasının kapsayıcı büyüme politikalarını destekleyecek şekilde tasarlanacağı ve uygulanacağı açıklanmıştır. Dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin beklentisi, çağdaş ve adil bir vergi sisteminin oluşturulmasıdır. Türkiye'de uygulanmakta olan tüm vergi kanunlarında öncelik vergi adaleti sağlanması olmalıdır.
Doğrudan ve dolaylı vergilerin en büyük ödeyicisi olan işçileri işverenlerle aynı oranlarda vergilendirmek haksız ve adaletsiz bir uygulamadır. Ücretlilerin üzerindeki vergi yükünün ağırlığı ve olumsuz etkisi, işçinin eline geçen net ücretin vergi kesintileri nedeniyle yılbaşına göre geçen sürede giderek gerilemesidir. Ücretli çalışanın bir yandan enflasyon nedeniyle satın alma gücü gerilerken öte yandan artan vergi oranı nedeniyle net ücreti azalmaktadır. Aylık brüt geliri 4.500 TL olan bir işçi 2019 yılında gelir ve damga vergisi toplamı olarak 9.359 TL ödemektedir. Diğer bir ifadeyle, on iki aylık çalışmasıyla elde ettiği net gelirin yaklaşık üç aylık karşılığı kadar vergi ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalmaktadır.
Türkiye'de aylık brüt 2.558 TL olan asgari ücretin neti bekâr olan işçi için 2.020 TL'dir ve bu tutara asgari geçim indirimi dâhildir. Asgari ücretli bir işçi bile yıllık 4.552 TL gelir ve damga vergisi ödemektedir.
Türkiye'de vergi alanında yapılacak reform ancak ücretliler aleyhine var olan bu adaletsiz yapının değiştirilmesiyle mümkün olacaktır. Öncelikle emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve verginin geniş kitlelere adil bir şekilde yansımasının sağlanması gerekmektedir.”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: