Gündemde yıllardır olan sokaktaki canlarımızı nasıl azaltacağız tartışmalarına çok insani olmayan bir isim bulundu, UYUTMAK !!! Kulağa hoş gelen bir canilik, ölümü fazlasıyla hak eden onlarca cani insanı uyutmaktan vazgeçeli 40 yıl, uygulanmayalı 20 yıl oldu. 1920’den beri toplam uygulanan idam cezası 712. Yıllık kasten adam öldürme ortalamamız 1500’ü buluyor, trafik kazalarında alkol ve/veya ehliyetsiz araç kullanımı ile ölenlerin ortalaması 5 bin civarında. Uluslararası bir yayın organına göre 2018 yılında tecavüze uğrayan kadın sayısı 3 yılda 23 kat artmış. Bu tip sinir bozucu, insanın kendini güvende hissetmediği ne kadar çok olay var. Her gece darp edilen, soyulan kişilerin haberlerini okuyoruz. Sizce insanlar akşam sokak köpeklerinden korktuğu için mi dolaşmaya çıkamıyor, yoksa insan kılığındaki magandalardan mı? Bu akıllı, düşünen, sebep-sonuç çıkarımı yapabilen kâinatın en üstün canlısına öldürünce ölüm cezası yok, aç bırakılan, itilen, kakılan, dövülen, kuyruğu kesilen, gözü oyulan, ayakları yakılan, kirece batırılan, zevk/kumar için dövüştürülen köpekler birini ısırdığında haydi bakalım UYKUYA demeye niyetlenilmesi bir çözüm olabilir mi?
Bu canice karara imza atmaya çalışanlara soruyorum, sizin için evcil hayvanınız oldu mu? Onun sevgisini yaşadınız mı? Gözlerinde sonsuz sadakati, en üzgün anınızda sınırsız dostluğunun gücünü tattınız mı? Cevabınız hayırsa zaten size neyi anlatabiliriz ki! Siz hiç yaşamamışsınız ki!
Doğa bir bütün insanı, bitkisi, havası, suyu, hayvanlar alemi ile. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “TEK SAĞLIK” sloganını yıllardır içi boş kafalarda biraz akıl kırıntısı bulurum da belki anlatırım diye kampanyalar yürütüyor. Evet sokak hayvanlarından zoonotik hastalıkların insanlara bulaşma riski var. Kuduz, kene, pire, toxoplasmosis, toxocariasis gibi 200 kadar hastalık hayvanlardan insana geçebiliyor. Eğer siz bilimden uzak insan müdahalesi dengeyi bozar, bir hastalığı önleyeceğim diye bazı hayvanları itlaf etmeye kalkarsanız başınıza daha ciddi işler açarsınız. Ülkemizi göç yolu üzerinde her yıl iki kez yüz milyonlarca kuş üzerimizden göçerken, beslenmek/dinlenmek için konaklarken Kuş gribini önleyeceğim diye Anadolu’da bütün kanatlıları yok eden zihniyet, sonrasında her yıl avcısı kalmayan kenelerin inanılmaz şekilde çoğalmasıyla 2-3 olan Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinden (KKKA) kaybettiğimiz hayatları, orta Anadolu bölgesinde 60-70 civarına çıkardılar. Akıl ve bilimden yoksun yaptırımların, akılla öngörülebilen ciddi sonuçları oluyor. Bana bilim, akıl lazım değil derseniz aklı ve bilgisi olanlar sizi bir yerde mahkûm ederler.
Dünyada her ülkede sokak hayvanları sorunu yaşanıyor veya yaşandı. Ada devleti değilseniz (Birleşik Krallık, Grönland, Kıbrıs vb) sınırlarınızdan devamlı evcil/vahşi hayvan girişi olacaktır. Biz daha sınırlarımızdan kaçak giren insanları durduramıyoruz, hayvanları nasıl kontrol edeceğiz mümkün değil. Sokak hayvanı sayısını azaltmak için yollar belli. Hayvanlara zorunlu kısırlaştırma, mikroçip takılması, kayıt altına alınması, hasta hayvanların tedavisi, kuduz gibi ölümcül bir hastalığı sabit olanların itlafı, düzenli aralıklarla hayvanların tıraş edilmesi, iç dış paraziter etkenlere karşı ilaç verilmesi ve bu işlemlerin belediye, gönüllüler ve devletin ilgili birimleriyle ortak yürütülmesi, denetimsiz evcil hayvan satışına ağır cezalar getirilmesi gibi yol haritasındaki kilometre taşları belli.
Sokak hayvanları konusunun bir başka boyutu da, hayvan besliyorum diye yağlı yemek sularına bandırılmış ekmekleri, kuru hayvan mamalarını sağa sola saçan sözüm ona hayvan sever bilinçsizlerdir. Sokakları yağ içinde bırakırken verdikleri karbonhidrat ile bu canları şeker hastası yaptıklarının, tuz içeriği yüksek ucuz kuru mamaları dökerek besleme yaptığını sananlar da sokak hayvanlarının böbrek fonksiyonlarını ve tansiyon problemini yarattıklarının farkında değiller. Tabii yerlere saçtıkları bu mamaların fare, sıçan ve hamamböceği popülasyonunun artmasına nasıl çanak tuttuklarından da tamamen bir haberler.
Yurt dışından gelenler için sokakta bu kadar çok hayvanı görmek şaşırtıcı. Onlar bizim sokak hayvanlarına kötü davrandığımızı düşünüyor. Gelip gördüklerinde ise şaşırıyor her her su kapları, serbestçe gezen köpek ve kediler, hatta tramvay ile seyahat ettiklerini görünce Türk insanının hayvanlara karşı sevgi ve hoşgörüsüne takdirle bakıyorlar. İşin aslı sokakta bu kadar çok başı boş hayvanın varlığı gelişmişlik adına eksi puan ama yüce gönüllü Türk halkı adına da artı puan olarak hanemize yazıyor.
Sokaktaki hayvan sayısının giderek arttığı aşikâr, acil bir çözüm şart ama öldürmek bu darboğazdan çıkış değil. Akıl var, bilim var, gönüllüler var. Sadece organize edilmeyi bekliyor.
Cezalar caydırıcı olmalı, kararlılıkla uygulanmalı, adalet tesis edilmeli, akıl ve bilgelik egemen kılınmalı. Dinleyecek kulaklara İzmir Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu olarak söyleyecek çok sözümüz var.