Malatyalı Fahri Kayahan’ın şarkısının nakaratı “Ben nasıl yanmıyam dağlar!..” der ya!.. Ona misal orman yangınını söndürme anında alevler arasında kalan on insanımızın yandığı haberleri alınınca da insanın yüreği nasıl yanmaz ki dağlar misali!..
ESKİŞEHİR'in Seyitgazi ilçesinde başlayıp Afyonkarahisar İhsaniye'ye uzanan orman yangını faciasında orman yangınında söndürme çalışmalarına katılanlardan alevlerin arasında kalan 5 orman işçisi ile 5 AKUT gönüllüsünün şehit oluşuyla yine yürekler yandı.
İşte orman yangınında alevler arasında kalarak şehit olan kahramanlarımız:
Sercan UTMİ >>>>>>> ORMAN İŞÇİSİ
Hilmi ŞAHİN >>>>>>> ORMAN İŞÇİSİ
Eyip DERELİ >>>>>>>>ORMAN İŞÇİSİ
Tolunay KOCAMAN >> ORMAN
Enes KIZILYEL >>>>>> ORMAN İŞÇİSİ
Muharrem CAN>>>>>>>>>>AKUT GÖNÜLLÜSÜ
İlker ONARICI>>>>>>>>>>AKUT GÖNÜLLÜSÜ
Tekin Enes SARIYILDIZ>>> AKUT GÖNÜLLÜSÜ
Bayram Eren ARSLAN >>>>AKUT GÖNÜLLÜSÜ
Alperen ÖZCAN >>>>>>>>AKUT GÖNÜLLÜSÜ
Orman şehitlerinin naaşlarının, kimlik tespiti ve DNA incelemesi için 24 Temmuz 2025 Perşembe günü Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı'na getirildiğini öğreniyoruz AA; Anadolu Ajansı haberlerinden. Kimlik tespitinin ardından da toprağa verilmek üzere memleketlerine gönderileceğini öğreniyoruz.
Orman işçisi Tolunay KOCAMAN’ın Seyitgazi-Kümbet Mahallesi 10 gün önce evlendiği balayı biter bitmez de görev gereği yangın mahalline geldiğini öğreniyoruz.
Bu iki örnek medyaya yansıyan haberlerden derlendi. Her bir orman işçisinin ve AKUT gönüllüsünün hayatı incelendiğinde daha neler çıkar neler…
Şimdi soruyorum sizlere: Kim orman işçisi olmak ister ve de kim AKUT gönüllüsü olmak ister?
Cevabını da ben vereyim yine: Orman işçisi olan insanımız ya orman köylüsüdür, ya da kırsal köy hayatını yaşamış olan birisidir. Çeşitli nedenlere bağlı olarak okuyamadığı için; ekmek parası için, haydi bir de devlet güvencesinden dolayı düzenli bir gelirim olsun diyen bu yurdun kavruk benizli arslan yürekli insanlarıdır bunlar. Tıpkı benzer sebeplerden dolayı Uzman Çavuşluk ya da Sözleşmeli Er konumuyla Silahlı Kuvvetlerde görev alan insanımız gibi.
Peki AKUT GÖREVLİLERİ niçin görev alırlar dersek!..
Bu noktada da önce AKUT’un açılımına bakmak gerekir diye düşünüyorum:
AKUT: Arama Kurtarma Derneği: 1995 yılında Türkiye'nin önde gelen yedi açık hava sporcusu tarafından bir taban örgütü olarak kurulmuş ve 1996 yılında resmen dernek olarak faaliyete geçmiştir. Mağara, dağ gibi ulaşılması zor olabilecek yerlerde veya doğal afetlerde kaybolanların aranması ve bu koşullarda kaza geçirenlerin kurtarılması için etkinlik gösteren, Türkiye'nin arama kurtarma konusunda ilk sivil toplum örgütü olan dernek demektir.
AKUT’un kurucusu; Nasuh MAHRUKİ’dir.
250 çekirdek üyesi bulunan ve ihtiyaç halinde yaklaşık bin gönüllü görevlendirebilen AKUT faaliyetleri için uygun teknik donanıma sahiptir. Merkezi İstabulda olan AKUT ülke genelinei çeşitli şehirlerde oluşturulan 35 ekibi koordine edebilmekte ve üyeler ve gönüllüler için arama kurtarma, afetlere hazırlık ve müdahale konularında özel eğitimler düzenlemektedir.
AKUT’un üyelerinin ise yüksek insani duyarlılık taşıyan genellikle eğitimli ve kariyer sahibi oldukları bilgisiyle karşılaşıyoruz. Akut gönüllüsü Bayram Eren ARSLAN Gazeteci Gürsel Arslan’ın Oğluydu. 2023’te yaşanan ve 11 ili kapsayan 6 Şubat Adıyaman Depreminde bir ay bölgede kaldığını; orman yangınını duyunca da koşarak yangın söndürmeye gittiğini öğreniyoruz.
Şimdi ESKİŞEHİR'in Seyitgazi ilçesinde başlayıp Afyonkarahisar İhsaniye ilçesine uzanan orman yangını faciasında şehit düşen on insanımızın bizleri insanlık anlayışımız, vatan aşkımız, görev aşkımız vb konularda seksen beş milyon olarak derin derin düşündürmesi gerekiyor. Buradan çıkarılacak sonuçlar ne mi olacak ya da e mi olmalı?
Birincisi; ister geçim derdi deyin isterseniz yoksulluktan dolayı orman işçisi olarak; ister insanlık aşkıyla deyin AKUT mensubu olarak vatan; Yeşil Vatan söz konusu olduğunda her şeyin teferruat olduğunu söylüyor on şehidimiz bizlere.
İkincisi; Âşık Veysel’in “İki kapılı bir handayım // Gidiyorum gündüz gece” diye özetlediği dünyanın bir misafirhane olduğu, bizlerinde bu hanede birer misafir olduğumuzu idrak ederek nefsimizin isteklerini frenleyebilmeliyiz diyorlar.
Üçüncüsü; hiçbir makamın kimseye ölümsüzlük hakkını vermediği idrakiyle kamusal alanda çalışanların görev anlayışlarını insanımıza ve devletimize hizmet anlayışıyla değerlendirmeleri gerektiğini hatırlatıyor.
Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti’nin bânîsi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Sözünü hatırlayarak yeniden değerler sıralaması yaparak önemli önemsiz sıralamasını yapmamızı hatırlatıyorlar.
Ve daha nice kıssadan hisse ve alınması gereken dersler…
Bundan önceki orman yangınlarında olduğu gibi Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi ormanlık alanda çıkan yangında beşi orman işçisi beşi de AKUT gönüllü olmak üzere insanımızı şehit verilmesi yüreklerde yakıp yandırdı bu sefer de…
Ormanlarımızı savunurken şehit olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmetler; ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.
Halen tedavi altında bulunan yaralılarımıza da ALLAH’tan hayırlı şifalar temenni ediyorum.
KARŞI/YAKA’DAN… DUALARIMIZLA…
Yorumlar
Kalan Karakter: