'Toplumsal Kimlik ve Kadın Ruh Sağlığı' konferansı
Ege Üniversitesin düzenlenen “Toplumsal Kimlik ve Kadın Ruh Sağlığı” konferansında konuşan Prof. Dr. Esra Engin, “Toplum olarak sevmeyi ilke edinelim, belki o zaman şiddet sorunu çözüme kavuşur” dedi.
Yayınlanma :
29.11.2019 11:27
Güncelleme :
29.11.2019 11:27


Prof. Dr. Esra Engin,“Toplumsal kimlik kavramına geçmeden önce asıl kimlik ne demek? Kimlik aslında benliğin nasıl tanımlandığıyla alakalı bir kavram. Genellikle aidiyet kavramıyla birlikte inceliyoruz. Kimlik var olmak için bir farklılığa gereksinim duymaktır, aslında farklılığımızı ortaya koymaktır ve bunu güven altına almaktır. Bir kimlik sahibi olmakher bireyin ihtiyacıdır” diye konuştu.
Suçluluk duygusunun ruhsal hastalıkların temelinde yatan ve evrilmiş bir duygu olduğunu ifade edenProf. Dr. Engin, “Öfkeninevrilmiş halidir suçluluk. Genellikle kendine güvensiz kişiler kendilerini ve karşı tarafı suçlarlar.Çünkü kendisi de suçlanarak büyümüştür başka bir yol bilmiyordur. Suçlamak; benim bunda payım yok demektir. Eyleme geçmek için suçluluk duygusundan vazgeçmek gerekir. Çünkü isteklerimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi dile getirmemiz çok da tasvip edilmediği için bu duyguyu kendimize döndürürüz ve başkalarını suçlamaya devam ederiz. Ne zaman ki suçlamayı bırakır, objektif bir bakışaçısı içerisinde durumları değerlendirirsek o zaman eylem hali olur ve bir şeyler değişir” dedi.
“Şiddet korku kültürüyle ilgilidir”
Prof. Dr.Engin, “Bizler sevmeyi ve sevilmeyi her yaşımızda arıyoruz.Şiddetin olmadığı yerleri hayal ediyoruz ama acaba sevgiden ne kadar bahsediyoruz?Sevmeyi ne kadar beceriyoruz?İyi yetişmiş bir kadın, iyi düşünen bir kadın sevebilen bir erkek yetiştirir. Sevebilen, sevgisini sunan bir erkek ilişkide de kendini daha farklı var eder.O şiddet olgusunu o zaman belki konuşmaz oluruz. Ancak doğru iletişimden yoksun olunduğunda evlilik kurumu, aile de sıkıntı oluyor ve maalesef depresyona zemin hazırlıyor.Bu noktada güç algısı çok önemlidir. Bu sistem içerisinde güç ekonomik ve fizikseldir. Gücü farklı algıladığımız da birçok şeyin değişeceğini düşünüyorum. Güç tabi beraberinde şiddeti getiriyor. Özellikle aile içi şiddette görüyoruz. Şiddetkorku kültürüyle ilgilidir. Bir şeyi yapamadığını düşünen erkek başarı duygusuyla yüklendiği için genellikle gücünü kendisinden fiziksel olarak daha güçsüz olanda yansıtıyor. Kendi çaresizliğini yansıtıyor. Şiddet gören kadınlarda genellikle kurban psikolojisi vardır. Kurban psikolojisi şöyledir; eşi şiddet gösterir, bir süre sonra pişmanlık duyar ve kadın eşini affeder. Erkek tekrar eve gider aynı kısır döngü yaşanır. Kadınlar bu kısır döngüyü yaşamayı kaderleri gibi algılarbu nedenle kurban-itaatkâr bölümünde kalmayı tercih eder. Dünyanın her yerinde bu tip aile içi şiddet olgularına rastlıyoruz. Dünyada yapılmış çalışmalar da yüzde 10 ile 69 arasında değişen oranlarla hayatların bir bölümünde eşi tarafından şiddete maruz kalmış kadınların olduğunugöstermektedir. Bu durum şiddetin süresi, tipi, duruşuyla ilişkili olarak ruhsal bozukluğun olma olasılığını da artırmaktadır. Toplum olarak sevmeyi ilke edinelim, belki o zaman şiddet sorunu çözüme kavuşmuş olur” dedi.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: