Osmanlı’nın "gölge kahramanları" olarak bilinen Karaağalar, saray içindeki hiyerarşinin en kritik noktalarından birini oluşturan zümre grubuydu. Tarih boyunca yalnızca dar bir kesimin erişebildiği bu alan, üç katlı yapısıyla adından konuşturdu. Koğuşun farklı katlarında görevli ağaların kıdemlerine göre düzenlenmiş odalar, döneme ait mimari ve kültürel izleri ziyaretçilere sunuyor.
Mimari yapısı ve dekoru ile dikkat çekiyor
1665 yılında çıkan büyük Harem yangını sonrası 4. Mehmed döneminde yeniden inşa edilen yapı, içindeki çiniler, kalemişi süslemeler ve Edirnekari dolaplarla tarihi bir atmosfer oluşturuyor. Yapının girişinde yer alan Besmele-i Şerif ve "Ya müfettihe’l-ebvab iftah lena hayre’l-bâb" duası, Osmanlı’nın manevi ve mimari geleneğine ışık tutuyor.
Özgün yapısına sadık kalındı
Ziyarete açılan koğuşta yalnızca mimari öğeler değil, balmumu heykellerle canlandırılmış sahneler, döneme ait eşyalar, arşiv görüntüleri ve duvar resimleriyle de zengin bir anlatım sunuluyor. Restorasyon süreci, uzman sanat tarihçileri, mimarlar ve restoratörler gözetiminde, özgün malzemelere sadık kalınarak gerçekleştirildi. Öte yandan Karaağalar Koğuşu’nun Topkapı Sarayı’nın kapalı olduğu salı hariç haftanın her günü 09.00-17.30 saatleri arasında ziyaret edilebileceği öğrenildi.
"Topkapı Sarayı’nın klasik dönemine ait en özgün mekanlarından bir tanesidir"
Restorasyon süreci ile ilgili bilgi veren Milli Saraylar İdaresi Başkanı Yasin Yıldız, "İçinde bulunduğumuz mekan 1660’larda inşa edilmiş ve bugüne kadar müzecilik anlamında yerli yabancı ziyaretçinin hiçbir zaman göremediği bir mekan. Burası Topkapı Sarayı’nın kullanıldığı dönemde 4. Mehmed döneminden itibaren 1660’lı yıllarda bir büyük harem yangınında ortadan kalkmış olan eski harem koğuşların yerine ortaya çıkmış olan inşa edilmiş olan harem koğuşları ve Topkapı Sarayı’nın klasik dönemine ait en özgün mekanlarından bir tanesidir. Dolayısıyla burasını oldukça hassas bir restorasyon sürecinin ardından ziyaretçiyle buluşturmuş olmak bizim için çok heyecan vericidir" dedi.
"Akağalar ile birlikte enderun sisteminde son derece önemli yer tutan kişiler"
Karaağalar’ın enderun sisteminde önemli bir noktada yer aldıklarını söyleyen Yıldız, "Tipik bir Osmanlı klasik dönemi yapısı, bir koğuş yapısı. Bu noktada bu binayı, bu yapıyı, bu külliyeyi kullanan Karaağlar’dan söz etmek gerekir. Karaağlar biraz ismiyle müsemma olduğu gibi özellikle Afrika’nın kuzeyinden, Sudan, Somali, Etiyopya’dan Osmanlı Sarayı’nın haremine ihtiyaçlarını görmek için getirilmiş olan bir ağlar grubu. Bunlar Akağalar ile birlikte enderun sisteminde son derece önemli yer tutan kişiler. Bunun en üst makamı olan Darüssade Ağası hemen yanımızda bulunan padişah has daireleri de dahil olmak üzere haremin ana işleyişinden sorumlu kişi ve Osmanlı devlet protokolünde sadrazamdan sonra gelen kişiliktir. Dolayısıyla Darüssaade Ağaları bu koğuştan yetişen ağalar her zaman Osmanlı Devlet protokolünde çok önemli bir yere sahip olmuş ve çok önemli miktarda da gelir sahibi olmuş vakıfları bulunan insanlar. Bunların camilerini, vakıflarını pek çok yerde görebiliyoruz" şeklinde konuştu.
"Burası Topkapı Sarayı’nın en özgün yapılarından biri"
Yapının Klasik Dönemin üslubunu tamamen bünyesinde barındırdığını söyleyen Yıldız, "Topkapı Sarayı’nın içinde dahi camileri var. İstanbul’un çeşitli noktalarında camileri, hanları, çeşmeleri bulunuyor. Bununla birlikte en önemli özelliklerinden bir tanesi de özellikle Mekke ve Medine’deki Kabe -i Muazzama ve Peygamberimizin kabri olmak üzere bütün mukaddes mekanların hadimi oralara servetlerini harcayan insanlar var. Osmanlı Devlet sistemi içindeki rolleri çok büyük olmuş. 1665’te bu yapının yapıldığını söylemiştim. Klasik Dönemin üslubunu tamamen bünyesinde barındırıyor. Burası 3 katlı bir koğuş sistemi ve gerçekten Topkapı Sarayı’nın en özgün yapılarından bir tanesi mimari olarak da 17. yüzyıl ortaklarının bütün doneleri bünyesinde barındırıyor gerek inşaat tekniği açısından" ifadelerini kullandı.
"Yapısal olarak hiç gezilememiş bir mekandır"
Karaağaların yetiştirilme sisteminden bahseden Yıldız, "3 katlı olmasının bu Karaağaların devlet protokolündeki yeri ve Osmanlı sarayındaki görevleriyle ilgisi var. Burada görev alan Karaağalar adeta bir okul gibi küçük birer çocukken buraya geliyor. Önce üst kattaki genel koğuşlara ardından aşağı doğru kıdem kazandıkça geliyorlar. Bununla birlikte Darüssaade ağası da hemen yanımızda bulunan mekanı kullanıyor. Ziyaretçimiz açısından baktığımızda ise eserimizin şöyle bir önemi var. Söylediğimiz gibi yapısal olarak hiç gezilememiş bir mekandır" cümlelerini kullandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: