Dünya Pamuk Günü kapsamında sektör yetkilileri, “Pamuk Hakkında Gerçekler”
başlıklı oturumda bir araya geldi. Oturumda, 2019 yılında Türk tekstil ve
konfeksiyon sektörlerinin ihtiyaç duyduğu 1,6 milyon ton pamuğun yüzde 43'ünün
üretilebildiği, 1 milyar 571 milyon dolarlık pamukta ithalata gidildiği
belirtildi. Türkiye için
stratejik bir ürün olan pamuğun Türk ekonomisi için önemi, 7 Ekim Dünya Pamuk
Günü kapsamında Ulusal Pamuk Konseyi, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçı
Birlikleri, Söke Ticaret Borsası, Ege Giyim Sanayicileri Derneği ve İyi Pamuk
Uygulamaları Derneği iş birliğinde düzenlenen “Pamuk Hakkında Gerçekler”
başlıklı oturumda masaya yatırıldı. Pamuk ile ilgili yetkililer, Türkiye’nin
pamuk politikası ile ilgili görüş bildirirken, Tarım ve Orman Bakanlığı
Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir ve Ticaret Bakanlığı İhracat Genel
Müdür Yardımcısı Musa Demir, hükümetin pamuğa verdiği desteği dile getirdi.
Toplantıda, pamuğun 2019 yılında Türkiye’ye 60 milyar doların üzerinde katma
değer ürettiği ifade edildi. 2019 yılında Türk tekstil ve konfeksiyon
sektörlerinin ihtiyaç duyduğu 1,6 milyon ton pamuğun yüzde 43'ünün
üretilebildiği, 1 milyar 571 milyon dolarlık pamukta ithalata gidildiği
belirtildi.

memnun edecek destek kısa sürede açıklanacak” Tarım ve Orman
Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, Tarım ve Orman
Bakanlığının pamuk üretimine yönelik bakış açısını özetlerken, pamuk
üreticilerine; fark ödemesi, mazot-gübre, toprak analizi ve organik tarım
desteği adı altında destekleme ödemesi yaptıklarını anlattı. Tarım ve Orman
Bakanlığının toplam destekleme bütçesi içerisinde, en fazla desteğin pamuk
üreticilerine yapıldığı bilgisini veren Hasdemir, “Bitkisel üretime ilişkin
destekleme bütçesinde yaklaşık yüzde 20 pay ile pamuk destekleri ilk sırada yer
almaktadır. Bakanlığımızca yapılan bu destekler ile pamuk üretim maliyetinin
önemli bir kısmı karşılanmaktadır. İçinde bulunduğumuz bu yılda üretici
maliyetleri ile yurt içi ve yurt dışı piyasa fiyatları yakından takip edilmekte
olup pamuk üreticimizi memnun edecek destekleme miktarı en kısa sürede
açıklanacaktır. Pamuk üreticisinin pamuk üretiminden vazgeçtikten sonra tekrar
pamuk üretimine dönmesinin zor olduğunun farkındayız. Pamuk üretiminde
sürdürülebilirliği sağlamayı hedefliyoruz. Tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin
ihtiyacının yerli üretimle karşılanmasını amaçlıyoruz. Bütün politikalarımızı
bu hedef doğrultusunda oluşturuyoruz” diye seslendi. “Türkiye ihracatı
tekstil ve konfeksiyon sektörleriyle öğrendi” Tekstil ve hazır
giyim sektörlerinin istihdam, üretim ve ihracatta lokomotif olduğuna vurgu
yapan Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Musa Demir, Türkiye’nin
hem pamuk hem tekstil hem de konfeksiyon üreticisi olan birkaç ülkeden biri
olduğunu, bunun da bir zenginlik olduğuna dikkati çekti. Türkiye’nin pamuğun
ana hammaddesi olduğu tekstil ve konfeksiyon sektörleri sayesinde ihracatı
öğrendiğini dile getiren Demir, “Türkiye markalaşma ve tasarım alanlarında da
tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin yürüttüğü projelerle gelişti. Dünya
genelinde iyi olduğumuz bu sektörler sayesinde markaya dönüşmeliyiz. Pandemi
nedeniyle doğala bir dönüş var. Giyimde doğalın adresi pamuk. Dönüşüm ekonomisi
önemli, tekrar kullanım önemli. Pamuk, plastik ürünlere nazaran çevreye daha az
zararlı” değerlendirmesinde bulundu. “Bir yıl gecikmeli
destek yarar sağlamıyor” Ulusal Pamuk Konseyi
Başkanı Bertan Balçık, Anadolu’yu kadim bir pamuk coğrafyası olarak tanımladığı
konuşmasında Anadolu topraklarının pamuk üretimi için son derece verimli
olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin 2019 itibariyle, dünya pamuk alanlarının
yüzde 1,54’ünü kullanarak dünya üretiminin yüzde 3,14’ünü gerçekleştirdiğini
söyleyen Ulusal Pamuk Konseyi Başkanı Bertan Balçık, pamuğun alan verimliliği
en yüksek ürün olmasına rağmen üreticilerin diğer pamuk üreticisi ülkelere göre
daha az destek aldıklarını dile getirdi. Balçık, “Pamukta yüksek verim ancak
yoğun girdiyle mümkün olabiliyor. Buna karşılık, dünya pamuk fiyatları bazı
ülkelerin pamuk üretimlerini telafinin ötesindeki oranlarda desteklemelerine
bağlı olarak düşük seyrediyor. Son 11 yılın ortalaması olarak dünya pamuk
üretiminin yüzde 55’i desteklenen pamuklardan oluşuyor. 2018 itibariyle beher
kg lif için Çin 57, ABD 14, Yunanistan 35 cent, İspanya 48 cent destek verdi.
Bizim üreticilerimizde 14 cent destek aldı. Ne var ki, önceden duyurulmadan ve
bir yıl gecikmeli olarak ödenmesi beklenen ölçüde yarar sağlanmasını engelledi”
tespitinde bulundu. “Pamukta 1 milyon
ton üretim kritik eşik" Pamuğa beyaz altın
denmesinin sebebinin renginden ziyade, ekonomik değerinden kaynaklı olduğunu
vurgulayan İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli, pamuğun ülkemiz
açısından stratejik bir ürün olduğunu savundu. “Toplam ihracatımızın büyük
çoğunluğunu teknolojik ürünler yapamadığımız, tekstil ve konfeksiyon sanayinin
oluşturduğu istihdamı daha değerli alanlara kanalize edemediğimiz ve pamuktan
daha katma değerli bir tarımsal ürün üretemediğimiz sürece pamuk en stratejik
ürünlerimizden biri olmaya devam edecek” diyen Kestelli, “Pamukla ilgili
politikalarımızda bu stratejik öneme eşdeğer olmak mecburiyetindedir. Pamuk
ülkemizin üretimi konusunda alternatifi olan bir tarım ürünü değildir.
Üretiminden vazgeçtiğimizde oluşturacağı ekonomik maliyet, bugün pamuk
üretiminin sürdürülebilirliği için verilecek destekleme maliyetinden çok daha
yüksek olacaktır. Hiç kimsenin de tekstil ve konfeksiyon sektörümüzün küresel
rekabet gücü için üreticimizden zararına pamuk yetiştirmesini bekleme hakkı
yok. Pamuk üretimi kırılma noktasında. Bu nedenle telafi edemeyeceğimiz bir
sürece girilmemesi için sektörün üzerinden mutabık kaldığı en az 1 milyon ton
stratejik üretim eşiği hedefine uygun olacak şekilde pamuk üretiminin
desteklenmesini talep ediyoruz” diye seslendi. “Konfeksiyon ve tekstilde sürdürülebilirliğin
anahtarı GDO’suz Türk pamuğu” Tüketicilerin
sürdürülebilir ürünlere yönelik tercihleri ve farkındalığı gün geçtikçe arttığı
bilgisini paylaşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi,
“Sürdürülebilir ürünler müşterilerimizin taleplerine yansımış durumda.
Sürdürülebilirlik; çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları ile bizim
sektörümüzde önceliklerimiz arasında yerini aldı. Sektörümüzün temel hammaddesi
olan pamuk, tekstil ve hazır giyim sektörleri için vazgeçilmez doğal bir elyaf
ve sektörümüzde sürdürülebilirliğin öneminin artmasıyla pamuk da daha önemli
hale geldi. Selüloz bazlı doğal bir elyaf olan pamuk doğada kolay
çözünebilirliği ile özellikle PES ve diğer sentetik elyaflar ile kıyaslandığında
önemli bir avantaja sahip. Türkiye’de üretilen pamuğun GDO’suz olması nedeniyle
ülkemizde konvansiyonel yöntemle üretilen pamuğun dahi sürdürülebilir
özelliklere sahip. Ayrıca ülkemiz sürdürülebilir yöntemlerle üretilen organik
pamuk ve Better Cotton üretimi konusunda da önemli bir yere sahip” dedi.
Türkiye’nin toplam ihracatının 2020 yılı ocak-eylül döneminde 118 milyar dolar
olduğu bilgisini veren Eskinazi, tekstil ve hazır giyim sektörlerinin toplam
ihracatının aynı dönemde 17 milyar doları aştığını ve toplam ihracattaki
payının yüzde 15’e ulaştığını ifade etti. Eskinizi sözlerini şöyle tamamladı: “Tekstil ve hazır
giyim sektörlerimizin toplam ihracatı otomotiv sektörünü de geçerek en fazla
ihracat yapılan sektör konumuna geldi. Tekstil ve hazır giyim sektörlerimizde
yapılan ihracatın yüzde 50’sini pamuklu ürünler oluşturmakta. Türkiye pamuk
üretimi 2019/20 sezonu itibariyle 750 bin ton, tüketimi ise 1,5 milyon ton.
Ülkenin üretimi tüketim ihtiyacının sadece yarısını karşılayabilmekte.
Ülkemizde pamuk üretimi sektörümüz için önemli ve arttırılması gerekmekte.” "Petrolün
alternatifi biodizelin ham maddesi pamuk" Pamuk bitkisinin,
işlenmesi açısından çırçır sanayisinin, lifi ile tekstil sanayisinin, çekirdeği
ile yağ ve yem sanayisinin, linteri ile de kâğıt sanayisinin ham maddesi
olduğunu hatırlatan Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kaya, petrole
alternatif olarak pamuğun çekirdeğinden elde edilen yağın, giderek artan
miktarda biodizel üretiminde ham madde olarak kullanılmakta olduğu bilgisini
verdi. Şanlıurfa’da GAP sayesinde pamuk ekim alanlarının 2 milyon 500 bin
dönüme ulaştığını ve Türkiye’nin pamuk üretiminin yüzde 40’ının Şanlıurfa’da
yapıldığını katılımcılarla paylaşan Kaya, “Pamuk üretiminde ülkemiz verimliliği
dünya ortalamasının üzerinde olması, hem sanayi hem de tarımsal sektörler ve
bunların piyasaya entegrasyonu açısından dikkate değer fırsatlar sunuyor. Ancak
dünya pamuk fiyatındaki dalgalanmalar, lif pamuk ithalatın kolayca
yapılabilmesi üreticiyi fazlasıyla etkileyerek üreticinin alternatif ürünlere
yönelmesine ve pamuk ekim alanlarının daralmasına neden olmuştur. Pamuk, önemi
nedeniyle dünyada üretici ülkeler tarafından özel olarak desteklenen bir ürün
olup İCAC verilerine göre son yıllarda devlet desteklemeleri yüksek seviyelere
ulaşmıştır. 'Beyaz altın' diye tabir ettiğimiz pamuğun ülkemizdeki üretiminin
artırılması noktasında fiyat desteği, doğrudan gelir desteği, gümrük önlemleri
ve sigorta destekleri gibi pek çok farklı araç kullanılabilir” diye konuştu. “Pamuk üretimi için
coğrafyamız elverişli” Türkiye’nin pamuk
üretimi için elverişli bir ekolojiye sahip olduğunu dillendiren Söke Ticaret
Borsası Başkanı Ahmet Nejat Sağel, dünya üretiminin yüzde 80’ine yakınının
Türkiye’nin de içinde bulunduğu 7 ülke tarafından gerçekleştirildiğine işaret
etti. Söke’de pamuk üretiminde teknolojiyi de kullandıklarını anlatan Sağel,
“Dünyada az sayıda ülke, iklimi ve toprak yapısı bakımından pamuk tarımına
elverişlidir. Ege Bölgesi ve özellikle Söke’nin iklimi ve toprak yapısı bakımından
pamuk tarımına elverişli olması pamuğa dayalı sanayinin gelişmesi için
avantajdır. Ülkemizin en verimli tarım arazilerini bünyesinde barındıran ve
'Pamuk Ambarı' olarak bilinen Söke Ovasında makineli hasadın işlevselliği,
yüksek verimli yeni çeşitlerin ekilmesi, tarımda teknolojik ekipmanların
kullanılması ve artan üretici bilinci de bu duruma katkı sağlamaktadır. Söke’de
üreticilerimiz tuzlu toprakta yetiştirilmesi güç olan pamuğu yetiştirerek ülke
ekonomisine katkı sağlamaktadır. Bu tip bölgelerde çiftçilerimiz 3 senede 1
primden yoksun bırakılmaktadır. Zorlukla yetiştirilen ürünün desteklemesinde
üreticiye teşvik olması için değişiklik yapılabilir” ifadelerini kullandı. “Pamuk Çukurova’nın
sembolü” Adana Ticaret
Borsası Başkanı Şahin Bilgiç ise pamuğun Çukurova’nın sembolü olduğunu ve
Çukurova’ya zenginlik katan bir ürün olduğuna temas etti. Çukurova’nın pamuk
üreticisi olduğu için Adana’da pamuk sanayisinin gelişimine katkı sağladığının
altını çizen Bilgiç, “Beyaz altınımız pamuğun tekrar eski günlerine dönmesinin
sağlanması için çalışıyoruz. Çukurova pamuğunun daha katma değerli olması adına
2020 yılında Çukurova Pamuğu coğrafi işaretini tescil ettik” dedi. “Pamuk üretim
maliyetleri 2019’a göre yüzde 30 arttı” Pamuk üretim maliyetlerinin
2020 yılında, 2019 yılına göre yüzde 30 arttığını belirten Aydın Ticaret
Borsası Başkanı Fevzi Çondur, pamuk üreticilerinin serbest ithalattan dolayı
ürünlerini ithal pamuğun yüzde 12 altında satmak zorunda kaldığını, serbest
ithalatın yerli pamuk üreticisini olumsuz etkilediğini anlattı. Bazı iplik
fabrikalarının yerli pamuk kullanmadığını ifade eden Çondur, “Bu durum pamuk
üreticisini endişelendiriyor. İthal pamuk kullanan fabrikalara yerli pamuk
kullanma zorunluluğu getirilmesi hem üreticiyi rahatlatacak hem de yerli pamuğa
talebi arttıracaktır” diye kaydetti. Çondur, çırçır fabrikalarının yangın
sigortası yaptırabilmesi için riskin milli reasürans şirketi tarafından satın
alınması çağrısında da bulundu. “Türkiye organik
pamuk üretiminde dünyanın önde gelen oyuncularından” Sürdürülebilir
modanın yeni değer ve rekabet alanını organik pamuk olduğunu söyleyen Ege Giyim
Sanayicileri Derneği Başkanı Hayati Ertuğrul, bu niş pazarda talebin her geçen
gün büyümesinin; markaları, perakendecileri ve kamu yönetimlerini 2025 yılına
kadar dünya pamuğunun yüzde 50’sinden fazlasının daha sürdürülebilir yöntemler
ile tedarik etmeye teşvik ettiğini kaydetti. “Organik pamuk üretiminde dünyanın
önde gelen oyuncularından biri olan Türkiye de artan talepleri dikkate
almalıdır” diyen Ertuğrul şöyle devam etti:
“Hazır giyimde en
önemli pazarımız olan AB’de, çevre ve sağlıkla ilgili yaşanan gelişmelerin bir
sonucu olarak ekolojik ve sürdürülebilir yaşam biçimi ön plana çıkmış
bulunmaktadır. Türkiye, Avrupa standartlarında ve çevreye zararsız ekolojik
tekstil ve hazır giyim üretim çalışmalarına hız vermektedir. İçinde
bulunduğumuz pandemi sürecinde bu akım birçok markanın önceliği haline
gelmiştir. Bu amaçla üretilmeye başlanan ürünlerinin, katma değeri yüksek olması
ve son zamanlarda tercih ediliyor olması, Türkiye’nin küresel piyasalardaki
önemini artırmaktadır.” “Lider giyim
markalarının hedefi yüzde 100 sürdürülebilir pamuk kullanmak” İyi Pamuk
Uygulamaları Derneği (IPUD) olarak 2013 yılından bu yana Türkiye’deki pamuk
üretimini sürdürülebilirlik anlamında dönüştürmek için büyük özveriyle
çalıştıklarını dile getiren İPUD Başkanı Leon Piçon, sektöre yön verebilen
birçok lider giyim ve tekstil markasının 2025 yılına kadar tedarik edecekleri
ürünlerde kullanılacak pamuğun yüzde 100’nün sürdürülebilir kaynaklardan
sağlanması yönünde hedefleri olduğunu, bu hedeflerine ulaşmak için
tedarikçilerini zorladıklarını kaydetti.
“Bu şartlar altında,
zaten ekonomik gerekçesi de kalmayan yüksek maliyetli ve çevreye zarar veren
konvansiyonel pamuk üretim modellerinden daha sürdürülebilir ve izlenebilir
modellere geçişi sağlamamız gerekiyor” diyen Piçon, “Sürdürülebilir tarım
uygulamaları zaman zaman pamuk üreticilerimizin kısa vadeli ekonomik
kaygılarına çare olmayabilir. Zira oluşturulması hedeflenen dönüşümün faydaları
ancak uzun vadede ve ulusal/sektörel zeminde ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda
'İyi Pamuk Standardı' sıradan bir sertifika programı olarak değil, topyekün bir
dönüşüm hareketi olarak değerlendirilmelidir. Toprak sağlığının korunması, su
kaynaklarımızın temiz tutulması, insana yakışır çalışma koşullarının sağlanması
ve lif kalitesinin iyileştirilmesi yönündeki çalışmalar ancak bölgesel, ulusal
ve hatta küresel dönüşümün sağlanması ile mümkündür. Hedeflenen sürdürülebilir
üretim dönüşümü ile çevreye ve topluma sağlanacak kamusal fayda dikkate
alındığında, ilgili bakanlıkların sürdürülebilir pamuk üretimi yapan
çiftçilerimize pozitif ayrımcılık yapması gerekmektedir. Aksi takdirde,
çiftçilerimize sürdürülebilir üretim yapmayı teşvik edici destekler verilmez ve
eski usullerle üretime devam etmelerine göz yumulursa, bir taraftan doğal
kaynaklarımızı hızla yok etmeye devam edecek, diğer taraftan da küresel tedarik
zincirlerinin dışında kalarak mevcut pazarlarımızı kaybedeceğiz” sözlerine yer
verdi. Pamuğun Türk
ekonomisi için önemini rakamlarla anlattılar Türk Tekstil ve
konfeksiyon sektörleri, 2019 itibariyle 60 milyar 82 milyon dolar değerinde mal
üreterek imalat sanayi içinde yüzde 6,4 paya sahip oldu. Tekstil ve konfeksiyon
sektörleri, 27 milyar 904 milyon dolar ihracat yaptılar ve 21 milyar 720 milyon
dolar dış ticaret fazlası sağladı. Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü 1 milyon
3 bin 52 ücretli istihdam ile ülke toplamının yüzde 7,72’sini, imalat sanayi
toplamının yüzde 26,5’ini sağlıyor. Üreticilerle birlikte sektörün istihdam
sayısı 2 milyonu aşıyor. 209/20 sezonunda tekstil ve konfeksiyon sektörü 1
milyar 204 milyon dolar değerinde yerli (yüzde 43,4), 1 milyar 571 milyon
dolarlık ithal pamuk (yüzde 56,6) kullandı. Pamuk hammaddesi bu sanayilerimizde
işlenerek brüt 11 kat, net 2,71 kat değer artışıyla ülkemiz ekonomisine
kazandırıldı, ayrıca bu kazanımın yüzde 45,17'si döviz olarak sağlandı. Yerli
pamuk bu sanayilerimizin oluşturduğu cari fazlada yüzde 58 pay ile 6 milyar 284
milyon dolar değerinde katkı yaparken, buna karşılık ithal pamuğun katkısı
yüzde 42 pay ve 4 milyar 576 milyon dolarla sınırlı kaldı. Pamuğun ülke
ekonomisine katkısı tarım, tekstil ve hazır giyim sanayileri ile sınırlı
kalmadı. Pamuk, bitkisel yağ, yem, tıbbi malzemeler, kağıt, optik, kozmetik
başta pek çok sanayi dallarında kazanımlar sağladı. Bunların 2019 itibariyle
başta gelenleri 188 bin ton yemeklik yağ, 878 bin ton yemlik küspe, 63 bin ton
linter oldu. Türkiye’de Üretilen
Tercihli Pamuklar ve İzlenebilirlik Ege İhracatçı
Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’nin moderatörlük yaptığı;
“Türkiye’de Üretilen Tercihli Pamuklar ve İzlenebilirlik” başlıklı oturumda
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Ş. Barış Kocagöz, 'Tercihli pamukların
Dünya ve Türkiye’deki Üretim Durumu ve Türkiye’de Üretimini Artırmak için Atılması
Gereken Adımlar'ı irdeledi. “Dünya ve Türkiye Genelinde Tercihli Pamukların
Sanayide Kullanım Alanları ve Türk Pamuğunun Tercih Nedenleri”ni ise İyi Pamuk
Uygulamaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Leon Piçon aktardı. Ege Tekstil ve
Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Ünsal,
'Sürdürülebilir Tekstil ve Hazırgiyim Üretiminde Better Cotton ve Organik
Pamuğun Önemi'nin altını çizerken, Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları
Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Turgut Kayhan, “Pamukta izlenebilirliğin
önemi ve yeni trendler” hakkında bilgi verdi. Ulusal Pamuk Konseyi Genel
Sekreteri Prof. Dr. Ünal Evcim’in moderatörlük görevini üstlendiği, “Pamukta
Yüksek Lif Kalitesi ve Pamuk Ticareti” başlıklı oturumda, “Pamukta Lif Kalitesini
Etkileyen Faktörler” başlığını İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Şeref
İyiuyarlar paylaştı. “Pamukta Lif Kalitesinin Sanayide ve Ekonomide Önemi”ne
ise Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Nuri Uz değindi. İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi
Bülent Uçak da “Pamuk Ticareti ve Pamuk Piyasalarını Etkileyen Faktörler”
isimli sunumunda pamuk pazarlamasında yaşanan sorunları işledi. 7 Ekim Dünya
Pamuk Günü’nün son konuşmasında Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları
Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Uskuç, “Uluslararası Pamuk Ticareti ve
Türkiye” konulu sunumunu katılımcılarla paylaştı.
Yorumlar
Kalan Karakter: