MHP'li Hasan Kalyoncu: Yüzey ve yeraltı suyumuzu korumalıyız
TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe görüşmelerinde MHP Grubu adına İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu söz aldı.
Yayınlanma :
09.12.2022 14:19
Güncelleme :
09.12.2022 14:19

TBMM Genel Kurulu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe görüşmelerinde MHP Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hasan Kalyoncu’nun konuşmasından başlıklar şöyledir;
Yüzey ve Yeraltı Suyumuzu Korumalıyız!
Tarım ve Orman Bakanlığı birçok konuda Türk tarımına yön vermekte ve çiftçilerimizin karşılaştığı sorunları çözmede büyük gayret sarfetmektedir.Türk milletinin ve gelecek nesillerinin iyi yaşam standartlarının sağlanabilmesi için iklim değişikliğine karşı gerekli önlemleri almak artık kaçınılmazdır.
Özellikle iklim değişikliği kaynaklı kuraklık, sel ve fırtınalar da tarımsal üretimi tehdit etmektedir. Ülkemizde iklim değişikliği nedeniyle, yağış rejimindeki değişiklikler bazı bölgelerimizde aşırı yağış ve sel afeti, bazı bölgelerimizde kuraklık ve su döngüsünde görülen kırılganlıklar olarak ve bazı bölgelerimizde ise büyük orman yangınları olarak karşımıza çıkmaktadır. Durum böyleyken tarımsal kullanımda su tasarrufuna yönelik çalışmalar yapılmalı, modern sulama sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Basınçlı kapalı sulamaya geçilmesinde destekleme yeterliolmuyorsadestekli mecburiyetmodeline geçilmelidir. Tarımsal üretimde kullanılan su sayaçlarında kayıtsızlığın önüne geçilerek tamamen kayıt altına alınması da zorunlu hale getirilmelidir. Yeraltı su kaynaklarının denetimsiz kullanımına son verilmelidir.
İklim Değişikliği Hastalıklı ve Zararlı Popülasyon Artışı İle Tarım Sektörünü Olumsuz Etkilemektedir!
İklim değişikliği hastalık ve zararlı popülasyonlarında artışlara neden olmakta bu da tarım sektörünü olumsuz etkilemektedir.Kuraklık en çok hububat, baklagiller ve yem bitkileri üretimini etkilemektedir. Aşırı sıcaklık, kuraklık ve beklenmeyen hava olayları nedeniyle oluşan afetlerle biyoçeşitlilik azalmakta, verim kayıpları yaşanmakta, ekim-dikim ve hasat zamanında değişiklikler meydana gelmektedir. Bu sebeple İklim değişikliğine uygun olacak şekilde dayanıklı çeşitleri, deneme ve üretim alanları artırılmalıdır.
Ayrıca, daha iyi tarım yapabilmek için kimyasal gübre kullanımı azaltılmalı, yeşil ve organik gübreleme yaygınlaştırılmalıdır. Meyvecilikte; kuraklığa dayanıklı tür ve yeni çeşitlerin bölgelere adaptasyonu sağlanarak üretimdeki oranları artırılmalıdır. Havza bazlı ürün deseni çalışması yapılarak çiftçiye yetiştirebileceği ürünlerle ilgili önerilerde bulunulmalıdır. Özellikle kuraklık zararlarından en az etkilenecek şekilde ürün deseni gözden geçirilmelidir. Su durumuna göre ürün desen planlamaları yapılmalıdır.
Mera Alanlarının Düzenlenmesi ve Hayvancılığın Desteklenmesi Gereklidir!
İklim değişikliği etkileri çayır ve meralarda verim düşüklüğüne neden olduğu için dolaylı olarak hayvancılık faaliyetleri de etkilenmektedir. Bunun için iklim dostu tarımsal destekleme modeli oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Kuraklığa, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanları arttırılmalıdır. İklim değişikliğinin tarım üzerine etkileri, aşırı sıcaklar nedeniyle kuru tarım yapılan bölgelerde verim düşüklüğüne, sulu tarım yapılan bölgelerde ise bitkilerin sıcaklık stresine girmelerine neden olmakta ve yeterli sulama yapılsa dahi verimlerini düşürmektedir. Bundan dolayı bir süre sonra havzalar arası su transferi de sorunu çözemez duruma gelecektir.
İklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı sıcaklık, hayvanlarda strese sebep olmakta, yem tüketimleri, döl verimleri, et ve süt verimleri düşmektedir. Hayvan hastalıkları artarak, hayvan kayıpları meydana gelmektedir. Hava ve sıcaklık şartlarının değişmesi sonucu oluşan kaba yem üretim deseni değişmektedir. Bu kapsamda iklim şartlarına uygun kaba yem ekimi yapılmalı ve hayvancılık işletmelerinin planlanmasında yörenin kaba yem ekimi ve sıcaklık durumu göz önünde bulundurularak planlanmalıdır. Yeterli çayır mera amenajmanı yapılmaması, hayvansal gübrenin uygun kullanılmaması, kontrolsüz otlatma, bilinçsiz tarımsal salma sulama, tarımsal ilaç, kimyasal gübre kullanımı ve anız yakılması nedeniyle toprağın yapısı ve tarımsal ekolojinin bozulması, iklim değişikliğine neden olan faaliyetler olarak değerlendirilmektedir.İklim değişikliğine uyum hususunda en başta söylenmesi gereken durum üreticilere TARSİM’den ürünlerini sigortalatma zorunluluğu getirilmelidir.
Toprağımızı Korumalı, Tarıma Açılan Hazine Arazilerinin Amacına Uygun Kullanımı Sağlanmalı!
Toprak Koruma Kanunu kapsamında belediye gibi planlayıcı kurumların görevlerine sahip çıkarak tarım arazileri üzerine yapılan izinsiz yapıların iş ve işlemlerini takip etmeleri ve Bakanlıkça tespiti yapılan tarım dışına çıkarılmış arazilerdeki uygunsuzlukların yetki ve görev çerçevelerinde işlemlerinigerçekleştirmeleri gerekmektedir.
Tarıma açılan hazine arazileri kontrol altına alınmalı ve tarım yapılıp yapılmadığı sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Bu alanlarda özellikle organik tarım desteklenmelidir.
Çiftçi Kayıt Sisteminde tarımsal faaliyet alanlarının hepsinin sisteme kaydı mümkün değildir. Mülkiyet, veraset, ortakçılık hakkı gibi problemlerden dolayı tarımsal faaliyet alanları kayıt altına alınmasına yönelik Bakanlıkça çalışma yapılarak ÇKS kayıtlılık oranı artırılmalı ve kayıt zorunluluğu getirilmelidir.
Tarım Alanlarına Ulaşımın Sağlanması İçin Kadastral Yol Düzenlemesi Yapılmalı ve Meralar Geliştirilmeli!
Kadastral yolu bulunmayan mera alanları içerisinde kalan Özel/Tüzel kişilere ait arazilere ulaşım sorunu yaşanması,kanun ve yönetmelik çerçevesinde yapılacak değişikliklerle ulaşım imkanı sağlanmalıdır.
Hayvanlar tarafından kullanılması mümkün olmayan yüzölçümü küçük ve yerleşim yerleri arasında kalmış kanun kapsamında değerlendirilen taşınmazların hukuki durumunun ele alınarak vasıflarının değiştirilmesi kanun nezdinde sağlanmalıdır.Orman sınırları içerisinde kalan ancak zamanla orman vasfını kaybetmiş alanların ülke hayvancılığının geliştirilmesi konusu da düşünülerek 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında değerlendirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
MHP’nin Dirençli Tarım Kentleri Kırsal Kalkınma Modeli Örneği ve Çaresidir!
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kırsal kalkınma modeli olarak önerdiği 1969 yılından beri programında yer verdiği Tarım Kentleri, aradan geçen onlarca yıla rağmen ülkemiz açısından değerini ve önemini korurken, iklim değişikliği etkilerine karşı hem kırsal alan için hem tarım için uygulanması gereken bir model ve çaredir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğine uyumlu tarımsal üretim için, ülke genelinde kısa, orta ve uzun vadeli ürün desen planlanması yapılarak Dirençli Tarım Kentlerinde uygulamaya geçirilmesi mümkün olacaktır. İklim değişikliğinin tarımsal ürün verimliliği üzerine etkilerini belirleyebilecek mahsul simülasyon modelleri geliştirilerek ülke tarımının kullanımına sunulmalıdır. Bu sayede iklim değişikliğinin etkileri, tehditken bir avantaja çevrilmiş olacaktır.Partimizin Tarım Kentleri önerisi küresel ısınma kaynaklı doğal afetlere ve tarımsal üretimi tehdit eden su kıtlığına karşı dirençli kent anlayışı ile uygulanmalıdır.
Tarım ve hayvancılık stratejik değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan gıda güvenliği ve yeterli gıda temini açısından birincil kaynaktır. Bu bilinç ile hayati önem taşıyan işler yapan milletin gerçek efendisi çiftçimizin, köylümüzün, hayvan yetiştiricilerimizinbu yolda yaptıkları çalışmaları takdirle karşılıyoruz.
Yüzey ve Yeraltı Suyumuzu Korumalıyız!
Tarım ve Orman Bakanlığı birçok konuda Türk tarımına yön vermekte ve çiftçilerimizin karşılaştığı sorunları çözmede büyük gayret sarfetmektedir.Türk milletinin ve gelecek nesillerinin iyi yaşam standartlarının sağlanabilmesi için iklim değişikliğine karşı gerekli önlemleri almak artık kaçınılmazdır.
Özellikle iklim değişikliği kaynaklı kuraklık, sel ve fırtınalar da tarımsal üretimi tehdit etmektedir. Ülkemizde iklim değişikliği nedeniyle, yağış rejimindeki değişiklikler bazı bölgelerimizde aşırı yağış ve sel afeti, bazı bölgelerimizde kuraklık ve su döngüsünde görülen kırılganlıklar olarak ve bazı bölgelerimizde ise büyük orman yangınları olarak karşımıza çıkmaktadır. Durum böyleyken tarımsal kullanımda su tasarrufuna yönelik çalışmalar yapılmalı, modern sulama sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Basınçlı kapalı sulamaya geçilmesinde destekleme yeterliolmuyorsadestekli mecburiyetmodeline geçilmelidir. Tarımsal üretimde kullanılan su sayaçlarında kayıtsızlığın önüne geçilerek tamamen kayıt altına alınması da zorunlu hale getirilmelidir. Yeraltı su kaynaklarının denetimsiz kullanımına son verilmelidir.
İklim Değişikliği Hastalıklı ve Zararlı Popülasyon Artışı İle Tarım Sektörünü Olumsuz Etkilemektedir!
İklim değişikliği hastalık ve zararlı popülasyonlarında artışlara neden olmakta bu da tarım sektörünü olumsuz etkilemektedir.Kuraklık en çok hububat, baklagiller ve yem bitkileri üretimini etkilemektedir. Aşırı sıcaklık, kuraklık ve beklenmeyen hava olayları nedeniyle oluşan afetlerle biyoçeşitlilik azalmakta, verim kayıpları yaşanmakta, ekim-dikim ve hasat zamanında değişiklikler meydana gelmektedir. Bu sebeple İklim değişikliğine uygun olacak şekilde dayanıklı çeşitleri, deneme ve üretim alanları artırılmalıdır.
Ayrıca, daha iyi tarım yapabilmek için kimyasal gübre kullanımı azaltılmalı, yeşil ve organik gübreleme yaygınlaştırılmalıdır. Meyvecilikte; kuraklığa dayanıklı tür ve yeni çeşitlerin bölgelere adaptasyonu sağlanarak üretimdeki oranları artırılmalıdır. Havza bazlı ürün deseni çalışması yapılarak çiftçiye yetiştirebileceği ürünlerle ilgili önerilerde bulunulmalıdır. Özellikle kuraklık zararlarından en az etkilenecek şekilde ürün deseni gözden geçirilmelidir. Su durumuna göre ürün desen planlamaları yapılmalıdır.
Mera Alanlarının Düzenlenmesi ve Hayvancılığın Desteklenmesi Gereklidir!
İklim değişikliği etkileri çayır ve meralarda verim düşüklüğüne neden olduğu için dolaylı olarak hayvancılık faaliyetleri de etkilenmektedir. Bunun için iklim dostu tarımsal destekleme modeli oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Kuraklığa, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanları arttırılmalıdır. İklim değişikliğinin tarım üzerine etkileri, aşırı sıcaklar nedeniyle kuru tarım yapılan bölgelerde verim düşüklüğüne, sulu tarım yapılan bölgelerde ise bitkilerin sıcaklık stresine girmelerine neden olmakta ve yeterli sulama yapılsa dahi verimlerini düşürmektedir. Bundan dolayı bir süre sonra havzalar arası su transferi de sorunu çözemez duruma gelecektir.
İklim değişikliğinden kaynaklanan aşırı sıcaklık, hayvanlarda strese sebep olmakta, yem tüketimleri, döl verimleri, et ve süt verimleri düşmektedir. Hayvan hastalıkları artarak, hayvan kayıpları meydana gelmektedir. Hava ve sıcaklık şartlarının değişmesi sonucu oluşan kaba yem üretim deseni değişmektedir. Bu kapsamda iklim şartlarına uygun kaba yem ekimi yapılmalı ve hayvancılık işletmelerinin planlanmasında yörenin kaba yem ekimi ve sıcaklık durumu göz önünde bulundurularak planlanmalıdır. Yeterli çayır mera amenajmanı yapılmaması, hayvansal gübrenin uygun kullanılmaması, kontrolsüz otlatma, bilinçsiz tarımsal salma sulama, tarımsal ilaç, kimyasal gübre kullanımı ve anız yakılması nedeniyle toprağın yapısı ve tarımsal ekolojinin bozulması, iklim değişikliğine neden olan faaliyetler olarak değerlendirilmektedir.İklim değişikliğine uyum hususunda en başta söylenmesi gereken durum üreticilere TARSİM’den ürünlerini sigortalatma zorunluluğu getirilmelidir.
Toprağımızı Korumalı, Tarıma Açılan Hazine Arazilerinin Amacına Uygun Kullanımı Sağlanmalı!
Toprak Koruma Kanunu kapsamında belediye gibi planlayıcı kurumların görevlerine sahip çıkarak tarım arazileri üzerine yapılan izinsiz yapıların iş ve işlemlerini takip etmeleri ve Bakanlıkça tespiti yapılan tarım dışına çıkarılmış arazilerdeki uygunsuzlukların yetki ve görev çerçevelerinde işlemlerinigerçekleştirmeleri gerekmektedir.
Tarıma açılan hazine arazileri kontrol altına alınmalı ve tarım yapılıp yapılmadığı sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Bu alanlarda özellikle organik tarım desteklenmelidir.
Çiftçi Kayıt Sisteminde tarımsal faaliyet alanlarının hepsinin sisteme kaydı mümkün değildir. Mülkiyet, veraset, ortakçılık hakkı gibi problemlerden dolayı tarımsal faaliyet alanları kayıt altına alınmasına yönelik Bakanlıkça çalışma yapılarak ÇKS kayıtlılık oranı artırılmalı ve kayıt zorunluluğu getirilmelidir.
Tarım Alanlarına Ulaşımın Sağlanması İçin Kadastral Yol Düzenlemesi Yapılmalı ve Meralar Geliştirilmeli!
Kadastral yolu bulunmayan mera alanları içerisinde kalan Özel/Tüzel kişilere ait arazilere ulaşım sorunu yaşanması,kanun ve yönetmelik çerçevesinde yapılacak değişikliklerle ulaşım imkanı sağlanmalıdır.
Hayvanlar tarafından kullanılması mümkün olmayan yüzölçümü küçük ve yerleşim yerleri arasında kalmış kanun kapsamında değerlendirilen taşınmazların hukuki durumunun ele alınarak vasıflarının değiştirilmesi kanun nezdinde sağlanmalıdır.Orman sınırları içerisinde kalan ancak zamanla orman vasfını kaybetmiş alanların ülke hayvancılığının geliştirilmesi konusu da düşünülerek 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamında değerlendirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
MHP’nin Dirençli Tarım Kentleri Kırsal Kalkınma Modeli Örneği ve Çaresidir!
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kırsal kalkınma modeli olarak önerdiği 1969 yılından beri programında yer verdiği Tarım Kentleri, aradan geçen onlarca yıla rağmen ülkemiz açısından değerini ve önemini korurken, iklim değişikliği etkilerine karşı hem kırsal alan için hem tarım için uygulanması gereken bir model ve çaredir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğine uyumlu tarımsal üretim için, ülke genelinde kısa, orta ve uzun vadeli ürün desen planlanması yapılarak Dirençli Tarım Kentlerinde uygulamaya geçirilmesi mümkün olacaktır. İklim değişikliğinin tarımsal ürün verimliliği üzerine etkilerini belirleyebilecek mahsul simülasyon modelleri geliştirilerek ülke tarımının kullanımına sunulmalıdır. Bu sayede iklim değişikliğinin etkileri, tehditken bir avantaja çevrilmiş olacaktır.Partimizin Tarım Kentleri önerisi küresel ısınma kaynaklı doğal afetlere ve tarımsal üretimi tehdit eden su kıtlığına karşı dirençli kent anlayışı ile uygulanmalıdır.
Tarım ve hayvancılık stratejik değeri her geçen gün daha iyi anlaşılan gıda güvenliği ve yeterli gıda temini açısından birincil kaynaktır. Bu bilinç ile hayati önem taşıyan işler yapan milletin gerçek efendisi çiftçimizin, köylümüzün, hayvan yetiştiricilerimizinbu yolda yaptıkları çalışmaları takdirle karşılıyoruz.
Yorumlar
Kalan Karakter: