Koronavirüste bağışıklık oranı açıklandı
Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, "Ülkemizin yüzde 2,5'u henüz koronavirüse karşı bağışık hale gelmiş durumda. Yüzde 2,5’luk bir hastalığı geçirme sıklığıyla toplumsal bağışıklığı sağlamak mümkün değil. Yılbaşından sonra toplumun yarısının aşılanması söz konusu olursa yüzde 50'lere yaklaşan bir oran söz konusu olursa toplumsal bağışıklıktan bahsedebiliriz" dedi.
Yayınlanma :
01.10.2020 10:51
Güncelleme :
01.10.2020 10:51


Anabilim Dalı Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof.
Dr. Mustafa Necmi İlhan, Türkiye'de toplumdaki koronavirüs
yaygınlığını saptamak için kornovirüs seroprevalans çalışması yapıldığını
anımsattı. Haziran ayında 150 bin kişilik örneklemde yapılan bu çalışmanın
onuçlarını, Temmuz ayında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıkladığını
belirten İlhan, "Bu çalışmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de koronavirüs
geçirmiş kişilerin sıklığına baktığımızda yüzde 1,5'inde antikor vardı.
Çalışmanın yapıldığı tarihte ise yüzde 2,5’luk bir PCR pozitifliği vardı.
Yani çalışma örnekleminde yüzde 2,5 hali hazırda koronavirüs hastasıydı.
Çalışmanın yapıldığı tarihte vakalara baktığımızda yaklaşık olarak 210-220 bin
civarında bir vakamız var. O tarihte tüm Türkiye örnekleminde yüzde 1,5’lik
bir antikor pozitifliği söz konusuysa, şu an vakamız 310 binlerde ise yüzde
2,5’luk bir antikor pozitifliğinden bahsedebiliriz. Yani ülkemizin yüzde 2,5’i
henüz koronavirüse karşı bağışık hale gelmiş anlamı çıkıyor buradan" dedi.
'ŞU
AN TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIKTAN SÖZ ETMEK MÜMKÜN DEĞİL'
Prof. Dr. İlhan, bulaşıcı hastalıklarda hastalığın topluma yayılmasını
engellemek için toplumsal bağışıklık düzeyinin en az yüzde 50’den başlaması
gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. İlhan, "Ama şu an geldiğimiz
noktada ülkemizde yüzde 2,5 kişinin ancak koronavirüse karşı bağışık olduğunu
düşündüğümüzde şu an toplumsal bağışıklıktan söz etmek pek de mümkün değil.
Toplumsal bağışıklık kızamık gibi hastalıklarda çok önemli; kızamıkta yüzde
90-95 düzeyinde bir aşılama sağlanırsa kızamık hastalığı o toplumda görülmüyor
ve bağışıklık oluşuyor. Tıpkı bunun gibi görmek gerekiyor. Ama koronavirüs için
bu düzeyde bir bağışıklık şart mı, yüzde 90- 95'in aşılanması gerektiği
konusunda şu an net bir bilgiye sahip değiliz. Ancak aşının çıkması ile beraber
en az toplumun yarısı aşılanır ve bağışık hale gelirse Türkiye'de de bir
toplumsal bağışıklıktan bahsetmek söz konusu olacak" ifadelerini kullandı.
'AŞILAMA
İLE TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIKTAN BAHSEDEBİLİRİZ'
Bu konunun aşının bulunmasıyla ilişkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İlhan,
"Artık gördük ki yüzde 2,5’luk bir hastalığı geçirme sıklığıyla toplumsal
bağışıklığı sağlamak mümkün değil. Bunu deneyen ülkeler başarısız oldu. Bu
başarısız uygulamalara göre toplumsal bağışıklık için doğrudan toplumu
hastalıkla yüz yüze bırakmak yaklaşımının doğru olmadığı söz konusu oldu.
Toplumsal bağışıklığı sağlamak için en iyi yol, kişilerin hastalığı geçirmesi
olmadığına göre, bu aşı olarak karşımıza çıkıyor. Aşı ortaya çıktıktan
onra önce risk gruplarına yapılacak. Sonbaharın son aylarından
umutluyuz, gerek yabancı aşılarda gerekse ülkemizde üretilen aşılarda pek çok
çalışma yapılıyor. Ülkemizdeki aşılar içinde yılbaşından sonra iyi haberler
bekliyoruz. Yılbaşından sonra toplumun yarısının aşılanması söz konusu olursa
yüzde 50’lere yaklaşan bir oran söz konusu olursa toplumsal bağışıklıktan
bahsedebiliriz. Ama vatandaşlarımızın 'bağışıklık gelişti toplum bu
hastalıktan korunuyor' diye rehavete kapılmamaları gerekiyor" dedi.
'DÜNYADA
IFIR OLMADIKÇA ÖNLEMLERE UYULACAK'
Aynı çalışmanın seneye haziran ayında tekrarlandığında yüzde 2,5’luk diye
öngörülen bağışıklığın yüzde 50’den fazla olması halinde
önlemlerde azalmaya gidilebileceğini kaydeden Prof. Dr. İlhan, "Şunu
vurgulamamız gerekiyor; diyelim ki bizim ülkemizde hiç yeni koronavirüs tanısı
görülmemiş olsa, 14 gün boyunca da hiç koronavirüs görülmemiş olsa hatta
hastanede yatan vatandaşlarımız da kalmamış olsa, en son hastayı da 14 gün önce
taburcu etmiş olsak, vaka sıfır dahi olsa bu sefer ülkemizin coğrafi
konumu, iş ilişkileri, turizm ilişkileri, eğitim ilişkileri vesilesiyle çok
fazla miktarda dünyadan giriş çıkış var. Dünyada sıfır olmadıkça ya da dünyada
toplumsal bağışıklık olmadıkça yine bizim önlemlere uymamız gerekecek.
Elbette belki biraz daha rahat olabiliriz, dış sosyal faaliyetler de biraz daha
rahat olunabilir; ama mutlaka fiziksel mesafeye dikkat etmek, el hijyenine
dikkat etmek, maske takmak gerekecek" diye konuştu.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: