Erken teşhis ve tedavi için bu hataları yapmayın!
Dünyada 50 yaş altında meme kanseri görülme oranı yüzde 20 civarındayken Türkiye’de bu oran yüzde 40’a ulaşmış durumda. Avrupa’da 40 yaş altı kişilerde oran yüzde 5 iken ülkemizde yüzde 20’lerde. Bu sonuçlar bazı hatalarımız ve ihmallerimiz olduğunu gösteriyor. Oysa günümüzde meme kanserinde erken teşhis ve doğru tedaviyle tam başarı sağlanabiliyor. Tam başarı için doğru bilinen yanlışlardan uzak kalmak gerekiyor. İşte meme kanserinde doğru bilinen o 10 yanlış. Ceyda Erenoğlu’nun haberi...
Yayınlanma :
29.06.2020 16:08
Güncelleme :
29.06.2020 16:08


yaş altı kişilerde oran yüzde 5 iken ülkemizde yüzde 20’yi buluyor. Acıbadem
Altunizade Hastanesi Meme Kliniği Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Aykut Soyder,
“Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Tüm yaş grupları
değerlendirildiğinde kadınlarda görülen 4 kanserden biri meme kanseridir.
Hastalık son yıllarda gençlerde de giderek yaygınlaşıyor. Ülkemizde her yıl 25
bin kişi meme kanseri tanısı alıyor. 50 yaş altı meme kanseri görülme oranı tüm
dünyada yüzde 20’lerdeyken ülkemizde yüzde 40’a ulaşmış durumda”diyor. Meme
kanserinde erken teşhisle tam başarı sağlanabildiğini ancak doğru bilinen
yanlışların erken teşhis ve tedaviyi geciktirdiğinin unutulmaması gerektiğini
vurgulayan Soyder, toplumda doğru bilinen 10 tehlikeli yanlışı anlatarak önemli
uyarı ve önerilerde bulunuyor. 1. 65 yaşından sonra bana bir şey olmaz!: YANLIŞ!DOĞRUSU: Hastalar ülkemizde 65 yaş sonrası
mamografi ve ultrason taramalarına ilgi göstermiyor ve bu yaştan sonra kanser
risklerinin düşük olduğunu ya da hiç olmadığını düşünüyorlar. Ancak gerçek şu
ki hastalık iki yaş grubunda da ivme kazanıyor ve hem 35-40 yaş arası ve 65 yaş
onrası artıyor.2. Taramalara 40 yaşında başlamak
yeterli!: YANLIŞ!DOĞRUSU: Türkiye’de meme taramaları 40
yaşından itibaren başlıyor. Oysa yine Türkiye’de 40 yaş altı meme kanseri oranı
yüzde 20’yi buluyor. Meme kanseri tanısı alan her 5 kadından biri 40 yaş altında
ve kanser hücreleri genç yaşta çok daha saldırgan olduğu için hastalık çok daha
hızlı ilerliyor. Taramaların ülkemizde geç yaşta başlaması nedeniyle erken
teşhis yerine, ileri evreyle karşılaşılıyor.3. Elle muayene gereksiz tetkiklere
neden olur!: YANLIŞ!
DOĞRUSU: 20
yaşından itibaren her ay kendi kendine yapılan elle muayene erken teşhis
açısından hayati önem taşıyor. Toplumumuzda bu konuda kaderci yaklaşım,
‘kontrol edersem mutlaka bir şey çıkar’ ya da ‘gereksiz tetkikler yaptırmam
gerekirse daha zararlı olur” şeklindeki yanlış inanışlar bu hayat kurtarıcı
uygulamayı engelliyor. Oysa kişinin ayda sadece 10 dakika kendi kendini elle
muayenesi, erken teşhis ve tedavide ilk adımı oluşturuyor.4. Sadece ultrason yaptırmak yeterli!:
YANLIŞ!DOĞRUSU: Yılda bir kez düzenli olarak hekim
muayenesine gitmek şart görülüyor ve 30 yaşından itibaren meme ultrasonu
öneriliyor. Buna karşın sadece ultrasonun yeterli olacağı düşüncesi doğru
bulunmuyor. 40 yaşından itibaren yılda bir kez de mamografi gerekiyor. Çünkü bu
yaş grubundan sadece ultrason ya da sadece mamografi ile değerlendirme
yapıldığında tanı konulamayabildiği için kanser varlığı atlanabiliyor. Bu riski
düşürmek için meme muayenesi sonrası hem ultrason hem de mamografinin birlikte
yapılması ve değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.5. Mamografi kanser yapar!: YANLIŞ!DOĞRUSU: Eldeki verilere göre; tüm yaşam
boyu yaptırılan taramalar hesaplandığında; mamografi ile alınan radyasyon
dozunun herhangi bir kanser nedeni olduğuna dair bilimsel delil bulunmuyor. Bu
nedenle mamografinin faydaları düşünüldüğünde güvenilir olarak
yaptırılabileceği belirtiliyor.
6. Erkeklerde meme kanseri olmaz!: YANLIŞ!DOĞRUSU: Erkeklerde meme kanseri olmayacağı
düşüncesi kanserin daha ileri evrede anlaşılmasına neden oluyor. Ülkemizde
nadir görülse de erkeklerde meme kanserine %1 gibi düşük oranda rastlanıyor.
Burada hastalığın erkeklerde daha saldırgan bir yapıya sahip olduğu olduğunun
bilinmesi gerekiyor. Hastalık erkeklerde sıklıkla başka organa yayılım ile
ortaya çıkıyor. Bu nedenle erkeklerin ‘bende olmaz’ diye düşünmeyerek muayeneyi
ihmal etmemesi gerekiyor.7. “Arkadaşımda da var, bu kitleler
fibrokisttir ve zararsızdır”: YANLIŞ!DOĞRUSU: Kadınlarda çok sık görülen
fibrokistik meme yapısı, bazı zamanlarda yanıltıcı olup, teşhisin
geciktirilmesine yol açabiliyor. Yüzde 70 gibi yüksek oranda karşılaşılan
Fibrokistik yapı, aslında memenin normal görünümü ve meme kanseri açısından
risk oluşturmuyor. Buna karşın, “arkadaşımda da kitleler var, bu normal bir
şeydir ve tehlikeli değildir” düşüncesiyle ihmal edilmesi ve doktora
gidilmemesi doğru bulunmuyor. Bunun nedeninin fibrokist sanılan şeyin tehlikeli
bir hastalık belirtisi olabileceği ve atlanma korkusundan kaynaklandığı
belirtiliyor.
8. Bıçak değdiği zaman yayılıyor!: YANLIŞ!DOĞRUSU: Hastanın iyi değerlendirilmesi
gerekiyor. Cerrahi yapılan hastalardan bazılarının halk arasında sık duyulan
“bıçak değdiği zaman yayılıyor ve daha kötü oluyor” düşüncesi çoğu zaman doğru
bulunmuyor. Bu durumun yanlış hasta seçimleri ve yanlış tedavi protokollerinin
onuçları olduğuna dikkat çekiliyor. İleri evre hastalarda cerrahi tedavi
öncesinde kemoterapi protokolleri ile bu hastalıkları erken evreye düşürüp,
daha sonra cerrahi uygulanmasının mümkün olduğu belirtiliyor. Bu durum
hastaların sağ kalımını doğrudan etkiliyor. Meme kanserinin bazı türlerinde
verilen kemoterapi ilaçlarıyla yüzde 70-80’e yakın yanıt alınıp tümör tamamıyla
kaybolabildiği için sonrasında uygulanan cerrahilerin güvenliği çok daha artmış
oluyor. Daha sınırlı bir cerrahi işlem ile de benzer sağ kalım süreleri
ağlanabiliyor.
9. Alternatif uygulamalarla üstesinden gelirim!”: YANLIŞ!DOĞRUSU: Meme kanseri tedavisi medikal ya
da cerrahi veya her ikisi uygulanarak gerçekleştiriliyor. Tıbbi tedavinin
dışındaki uygulamalar, hastalığın ilerlemesine, kontrol dışında kalmasına ve
yaşam sürelerini kısaltmasına yol açıyor. Tıp, her alanda olduğu gibi meme
kanserinin tedavisinde de hızla gelişiyor. Meme kanseri tedavisinde uzman
kişilerin multidisipliner bir çalışmayla gerçekleştirdikleri tedaviler
(onkolog, cerrah, radyolog, radyasyon onkoloğu gibi farklı birimlerin) başarılı
onuç alınmasını sağlıyor.10. Ailemde yok, genlerimiz sağlam!:
YANLIŞ!DOĞRUSU: Meme kanserinin yüzde 8-10’u
genetik geçişli. Genç yaş grubunda bu geçişin daha fazla olduğuna ve Türkiye’de
genç yaş meme kanseri hasta grubuna daha sık rastlandığına dikkat çekiliyor. Bu
nedenle genetik tetkikler yaptırılması ve genetik danışmanlık alınması
öneriliyor. ‘Benim ailemde meme kanseri yok’ düşüncesi koruyuculuk sağlamıyor.
Çünkü hastalığın her kuşakta görülme zorunluluğu bulunmaması dikkatli
olunmasını gerektiriyor. Bu noktada sadece meme kanseri öyküsünün değil over
ve/veya pankreas kanserinin varlığının da sorgulanması önemli bulunuyor. Yine,
“genetik test yapıldı negatif çıktı, bir daha yapılmasına gerek yok” düşüncesi
de doğru bulunmuyor. Tıp ilerlediği için genetik tetkiklerin iki yılda bir
yenilenmesi gerekiyor ve bunun nedeninin iki yıl sonraki farklı genetik
çalışmalarla o dönem tespit edilemeyen genetik yatkınlıkların ortaya
çıkarılabileceği olduğu belirtiliyor. Böylece meme / over gibi kanserler için
önleyici tedbirlerin alınabilme şansı doğmuş oluyor.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: