14 Mayıs genel seçimlerine giderken önemli bir viraj 8 Nisan’da dönülecek. Malumunuz 8 Nisan’da partiler milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na sunacaklar ve 10 Nisan’da Yüksek Seçim Kurulu kesinleşmiş milletvekili aday listelerini kamuoyu ile paylaşacak.
Elbette partilerin önceliği adaylarını Cumhurbaşkanı yapmak gibi gözüküyor ya da sahada bu söylem üzerine siyaset yapılıyor. Ancak özellikle İzmir’de bir konunun altını çizmek gerekiyor ki o da milletvekili aday listeleri.
Bu yazımda AK Parti’yi kaleme almak istiyorum.
Samimi olmak gerekirse kurulduğu günden beri takip eden birisi olarak söyleyebilirim ki;
AK Parti İzmir’de kendisine verilen görevi hakkıyla yapan milletvekilleri oldu ancak Erdoğan’ın oyuna katkı sunan milletvekili olmadı. Tabi bunu verilere dayanarak söylüyorum. Ha bir isim var ama onu yazarak dikkatleri üzerine çekmek istemiyorum. Çünkü polemikten uzak, gayet başarılı bir yöneticiyi, bu süreçten uzak tutmak lazım.
Cumhurbaşkanına kızdığı halde, milletvekili adayını sevdiği için AK Parti’ye oy vereni hiç duymadım. Ancak milletvekillerine kızdığı halde Cumhurbaşkanına duyduğu muhabbetten AK Parti’ye oy vereni çok duydum.
Yani birçok yazımda dile getirdiğim gibi yük olanlar, yük alanlardan bir hayli fazla.
Peki bu seçimde Erdoğan hem kendisini, hem partisini zafere taşıyabilecek mi?
Yoksa AK Parti; şehrin, seçmenin, üyenin ve parti teşkilatının tercihlerini önemseyerek Erdoğan’ın yükünü alacak mı?
AK Parti İzmir teşkilatı ve seçmeni bu anlamda bir profil çiziyor esasında. Teşkilatlarda görev almış, partililerin her zaman yanında olmuş, maddi-manevi katkıda bulunmuş, seçmenin ve şehrin sorunlarına vakıf, İzmir için çalışan üreten, İzmir’de ekmeğini kazanan, bölüşen ve hemşeri desteği alabilecek adaylar istiyor.
Ankara kulisleri bu seçimde yüksek oranda seçmenin beklentilerine karşılık verebilecek sürprizler olduğunu konuşuyor. Dileriz öyle olur, hatta bütün partilerde öyle olur. Bizim için mühim olan İzmir’in kazanması.
Aksi takdirde partisinin ilçe başkanını tanımayan milletvekilleri ile sadece resim çektirmek üzerine politika üreten milletvekilleri arasında seçmen sıkışır kalır.
Mevcutlar arasında mutlaka herkesin yakın olduğu birileri vardır. Fakat göz var, nizam var. Mahmut Atilla Kaya’nın emeklerini, İzmir için yaptıklarını görmezden gelmek olur mu? Genel Başkan Yardımcısı olmasına, yoğun görevlerine rağmen, bölgesini, insanını ihmal etmeyen Hamza Dağ’ın emeklerini görmezden gelmek olur mu? Bence olmaz.
AK Parti İzmir’de teşkilatın içinden gelen dikkat çeken emek veren adaylar var. Mesela 1. Bölgede Emre Cemil Ayvalı, İbrahim Derici, Bilal Doğan, Berkan Yıldızhan, Bülent Delican, Veysel Güldoğan bu isimlerden öne çıkanlar.
2. Bölgede deyim yerinde ise AK Parti İzmir teşkilatının emektarları var. Kerem Ali Sürekli, Ali Aslan, Dilek Yıldız, Arif Uğurlu isimleri teşkilatların yakından tanıdığı, kuruluşundan bugüne kadar partisine maddi-manevi destek veren, teşkilatın sevgisine mazhar olmuş isimler olarak öne çıkıyor.
Kimisi daha az, kimisi daha çok ama mutlaka teşkilat mensupları bu isimlere rahatça ulaşabilmiş, bir çayını içmiş, derdini anlatmıştır.
Teşkilatların referansı, kişilerin referanslarının gölgesinde kalırsa, insanlar inançlarını yitirir ve geriye sadece ikna edilmişler kalır.
Kulislerde konuşulan o ki Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı recep tayyip erdoğan bu seçimde, ikna edilmişleri inananlara tercih etmeyecek ve teşkilatların beklentisine karşılık verecek.
Zira bu seçimde gelinen noktada partilerine emek vermiş inananlara çok ihtiyaç var.
Elbette partilerin önceliği adaylarını Cumhurbaşkanı yapmak gibi gözüküyor ya da sahada bu söylem üzerine siyaset yapılıyor. Ancak özellikle İzmir’de bir konunun altını çizmek gerekiyor ki o da milletvekili aday listeleri.
Bu yazımda AK Parti’yi kaleme almak istiyorum.
Samimi olmak gerekirse kurulduğu günden beri takip eden birisi olarak söyleyebilirim ki;
AK Parti İzmir’de kendisine verilen görevi hakkıyla yapan milletvekilleri oldu ancak Erdoğan’ın oyuna katkı sunan milletvekili olmadı. Tabi bunu verilere dayanarak söylüyorum. Ha bir isim var ama onu yazarak dikkatleri üzerine çekmek istemiyorum. Çünkü polemikten uzak, gayet başarılı bir yöneticiyi, bu süreçten uzak tutmak lazım.
Cumhurbaşkanına kızdığı halde, milletvekili adayını sevdiği için AK Parti’ye oy vereni hiç duymadım. Ancak milletvekillerine kızdığı halde Cumhurbaşkanına duyduğu muhabbetten AK Parti’ye oy vereni çok duydum.
Yani birçok yazımda dile getirdiğim gibi yük olanlar, yük alanlardan bir hayli fazla.
Peki bu seçimde Erdoğan hem kendisini, hem partisini zafere taşıyabilecek mi?
Yoksa AK Parti; şehrin, seçmenin, üyenin ve parti teşkilatının tercihlerini önemseyerek Erdoğan’ın yükünü alacak mı?
AK Parti İzmir teşkilatı ve seçmeni bu anlamda bir profil çiziyor esasında. Teşkilatlarda görev almış, partililerin her zaman yanında olmuş, maddi-manevi katkıda bulunmuş, seçmenin ve şehrin sorunlarına vakıf, İzmir için çalışan üreten, İzmir’de ekmeğini kazanan, bölüşen ve hemşeri desteği alabilecek adaylar istiyor.
Ankara kulisleri bu seçimde yüksek oranda seçmenin beklentilerine karşılık verebilecek sürprizler olduğunu konuşuyor. Dileriz öyle olur, hatta bütün partilerde öyle olur. Bizim için mühim olan İzmir’in kazanması.
Aksi takdirde partisinin ilçe başkanını tanımayan milletvekilleri ile sadece resim çektirmek üzerine politika üreten milletvekilleri arasında seçmen sıkışır kalır.
Mevcutlar arasında mutlaka herkesin yakın olduğu birileri vardır. Fakat göz var, nizam var. Mahmut Atilla Kaya’nın emeklerini, İzmir için yaptıklarını görmezden gelmek olur mu? Genel Başkan Yardımcısı olmasına, yoğun görevlerine rağmen, bölgesini, insanını ihmal etmeyen Hamza Dağ’ın emeklerini görmezden gelmek olur mu? Bence olmaz.
AK Parti İzmir’de teşkilatın içinden gelen dikkat çeken emek veren adaylar var. Mesela 1. Bölgede Emre Cemil Ayvalı, İbrahim Derici, Bilal Doğan, Berkan Yıldızhan, Bülent Delican, Veysel Güldoğan bu isimlerden öne çıkanlar.
2. Bölgede deyim yerinde ise AK Parti İzmir teşkilatının emektarları var. Kerem Ali Sürekli, Ali Aslan, Dilek Yıldız, Arif Uğurlu isimleri teşkilatların yakından tanıdığı, kuruluşundan bugüne kadar partisine maddi-manevi destek veren, teşkilatın sevgisine mazhar olmuş isimler olarak öne çıkıyor.
Kimisi daha az, kimisi daha çok ama mutlaka teşkilat mensupları bu isimlere rahatça ulaşabilmiş, bir çayını içmiş, derdini anlatmıştır.
Teşkilatların referansı, kişilerin referanslarının gölgesinde kalırsa, insanlar inançlarını yitirir ve geriye sadece ikna edilmişler kalır.
Kulislerde konuşulan o ki Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı recep tayyip erdoğan bu seçimde, ikna edilmişleri inananlara tercih etmeyecek ve teşkilatların beklentisine karşılık verecek.
Zira bu seçimde gelinen noktada partilerine emek vermiş inananlara çok ihtiyaç var.