Birim karbondioksit cinsinden ölçülen ve üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsü olan karbon ayak izi konusunda Ege Üniversitesinde yürütülen çalışmalar hakkında EÜ Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEVMER) Arş. Gör. Dr. Tuğçe Dağlıoğlu ve Fen Fakültesi Kimya Bölümü Doç. Dr. Gözde Duman Taç açıklamalarda bulundu.Karbon ayak izinin bir bireyin atmosfere saldığı karbondioksit ve diğer sera gazlarıyla ilişkilendiren Arş. Gör. Dr. Tuğçe Dağlıoğlu, “Kâğıt geri dönüşümü yaptığınızda, ağaç yerine geri dönüştürülmüş kağıtları kullanırsanız ağaçları kurtarmış oluyorsunuz. Dolaylı olarak burada karbon ayak izine dokunmuş oluyorsunuz. Toplu taşıma kullanarak, yiyeceğinizi israf etmeyerek, dijital olarak maillerinizi silerek, enerjiyi tasarruflu kullanarak bireysel karbon ayak izinizi azaltmış olursunuz. Mesleğiniz ne olursa olsun karbon ayak izi kavramını bilmeniz çok önemli. Karbon ayak izini azaltmak, artık tüm ülkelerin üzerinde önemle durması gereken öncelikli politikaları arasında bulunuyor” diye konuştu.“Küresel ısınma artık küresel kaynama kavramına dönüşüyor”Tüm ülkelerin karbon ayak izini 1990’lı yıllarda olduğu seviyeye indirmeye çalıştıkları söyleyen Arş. Gör. Dr. Dağlıoğlu, “O yıllarda karbon ayak izi miktarı 350 ppm (milyonda bir) civarıydı. Şu an ise Aralık 2023’te yapılmış olan en güncel ölçüme göre bu değer 422 ppm’de. Bu değerler hava sıcaklıklarını ve aşırı iklim olaylarını dolayısıyla da biyoçeşitliliği etkilemekte. Tüm canlılar ve ekosistem bir zincirle birbirine bağlı. Bu halkalardan birine zarar gelmesi hepsini yok etmek aslında. Bu yüzden insanların bilinçlenmesi çok önemli. Örneğin bisiklet sürerek bir adım atabilirsiniz. Biz Ege Üniversitesi olarak her sene karbon ayak izi miktarımızı ölçüyoruz. Ancak biz içerisinde sağlık hizmeti sunan bir üniversite olduğumuz için elektrik ve doğalgaz kullanımlarımız buna bağlı olarak da çevreye baskı vermekte. Fakat Ege Üniversitesi olarak Rektörümüz Prof. Dr. Necdet Budak hocamızın önderliğinde yenilenebilir enerji çalışmalarının yapıldığını ve yakın zamanda kampüsümüzde artık daha az karbon ayak izimiz olacağını söyleyebiliriz. Diğer yandan küresel ısınma kavramı artık küresel kaynama kavramına dönüşmeye başladı. Bu nedenle Ege Üniversitesi personeli ve öğrencileri olarak bizlere de görev düşmekte. Örneğin prizde bıraktığımız fişlerde büyük ölçüde enerji çeken bir durum en azından buna dikkat edebiliriz” dedi.Sürdürebilirliği sağlamak için çevre bilincini artırmak gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Gözde Duman Taç ise, “Bireysel olarak nasıl bir bilinçlendirme sağlayabiliriz diye düşünerek öğrencilerimizle birlikte ‘Karbon ayak iziniz kaç numara?’ başlıklı bir sosyal sorumluluk projesi yaptık. Öğrencilerimizle birlikte karbon ayak iziyle ilgili farkındalığı arttırmak amacıyla çeşitli bilgiler içeren afişler hazırlayarak kampüsümüzdeki farklı bölgelere astık. Son zamanlarda yaşadığımız beklenmedik sel baskınları ve aşırı hava olayları, atmosferde bulunan sera gazı artışına bağlı olarak iklim değişikliğinin etkilerinin kutuplardaki buzulların erimesiyle sınırlı kalmadığını, artık ülkemizde de etkilerinin gözle görülür bir gerçek olduğunun bir kanıtıdır. Fosil yakıtların kullanımı küresel sera gazı emisyonlarının en büyük kaynağı olarak bilinmektedir” dedi.
“Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı karbon ayak izini azaltılacaktır”
Yaşadığımız küresel ısınma kavramına iklim değişikliği demenin daha doğru olacağını söyleyen Doç. Dr. Duman, “Bireyleri sürdürülebilir tercihlere yönlendirmek ve çevre koruma farkındalığı yaratmak bizim en çok önem verdiğimiz konu. Örneğin özel araçlara binmek yerine toplu taşıt kullanmakla bireysel karbon ayak izinizi önemli ölçüde azaltabilirsiniz. Aynı şekilde gıda atıkların israfı da karbon ayak izini çoğaltacağı için dikkat edilmesi gereken bir konu. En basit örneği ile evinizde normal ampul yerine enerji tasarruflu ampuller kullanarak bile karbon ayak izinizi azaltmış oluyorsunuz. Elektrikli arabalar, içten yanmalı motorlu araçlara göre yüksek enerji verimliliği ile sebebiyle karbon ayak izini azaltma potansiyeline sahiptir. Ancak, elektrikli araçların çevresel etkisinin tam olarak değerlendirilmesi için, kullanılan elektriğin nasıl üretildiği de önemlidir. Eğer elektrik, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiliyorsa, bu, karbon emisyonlarını önemli ölçüde azaltacaktır. Bu sebeple, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlarla üretilen elektriğin yerine rüzgâr, güneş, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek büyük önem taşımaktadır. Ege Üniversitesi akademisyenleri olarak, bu alandaki çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz ve yenilenebilir enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda önemli çalışmalar sürdürmekteyiz.” dedi.