Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır" dedi.
Yayınlanma :
01.12.2020 13:42
Güncelleme :
01.12.2020 13:42


olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında
dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme,
özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara,
yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4'üncüsü düzenlenen TRT World Forum'a
video konferans yöntemiyle canlı bağlandı. Bu yılki forumun 'Salgın Sonrası
Dünya’da Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler' temasıyla düzenlendiğini
hatırlatan Erdoğan, iki gün boyunca çevrimiçi olarak yapılacak oturumlarda
dijitalleşmeden teknolojiye, ticaretten Suriye, Yemen ve Karabağ'daki
çatışmalara kadar her biri diğerinden önemli konuların ele alınacağını ifade
etti. Koronavirüs salgınının hayatın her alanında derin izler bıraktığını
belirten Erdoğan, salgınla beraber ikili ilişkilerde, ekonomide, alışveriş
yöntemlerinde ve daha birçok alanda köklü değişiklikler yapmak zorunda
kalındığını, medya, siyaset ve uluslararası ilişkilerin de bu değişim
dalgasından etkilendiğini dile getirdi.'DENETİMİN OLMADIĞI DİJİTALLEŞMENİN BİZİ GÖTÜRECEĞİ YER
FAŞİZMDİR'Bir süredir yükselmekte olan yeni medya araçlarının,
algının ortaya çıkardığı tabloda daha da yaygınlık kazandığını kaydeden
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticaretin yanı sıra basında da dijitalleşmenin öne
çıkmaya başladığını söyledi. Geleneksel medyanın etkisini tamamen
yitirmediğine; ancak yeni bir gerçeklikle karşı karşıya gelindiğine işaret eden
Erdoğan, "Hayattaki her şey gibi teknoloji de insan hayatını
kolaylaştırmak için vardır. İnsanı maddi ve manevi varlığıyla bir bütün olarak
gören dijitalleşme, hepimiz için hayırlı neticeleri beraberinde getirecektir.
Ancak hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan
olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun
için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni
haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır. Son yıllarda sosyal
medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla, maalesef bu konuda çok
ciddi sorunlar yaşanıyor. 'Sınırsız özgürlük' başlığı altında tamamen
denetimsiz bir alan oluşturularak, yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet
veriliyor. Kimi zaman mevcut hukuk düzeninin bile yetersiz kaldığı bu durum,
‘siber zorbalık’ başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı
aralıyor. Mağdurlar, çoğu kez şikâyetlerini ulaştırabilecekleri ne bir muhatap,
ne de haklarını arayabilecekleri hukuki bir mecra bulabiliyor. Kötülük yapanın,
uç işleyenin yanına kâr kaldığı bir düzenin adı özgürlük olamaz" dedi. 'ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİNİ GÖZETTİK'Meselenin bir başka boyutunun ise, sosyal medya
platformlarının, artan mağduriyetleri önleyecek bir çabanın içine dahi
girmemesi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Devletlerin
vatandaşlarını koruma gayesiyle attığı iyi niyetli adımlar ise hemen
‘özgürlüklere müdahale’ parantezine alınarak, akim bırakılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye olarak bir süredir bu konuda yaşanan haksızlıkları dile getiriyor,
kimsenin, hiçbir şirketin hukukun üstünde olmadığını vurguluyoruz. Geçen
aylarda yürürlüğe giren kanuni bir düzenlemeyle sosyal medya şirketlerine
ülkemizde temsilci bulundurma zorunluluğu getirdik. Bunu yaparken de
uluslararası hukukun bize tanıdığı yetki çerçevesinde, özgürlük-güvenlik
dengesini gözeterek hareket ettik. Vatandaşlarımızı, bilhassa da yetişkinlere
nazaran daha hassas durumda olan çocuklarımızı korumayı amaçlıyoruz.
Temennimiz, kendilerini hukukun dışında gören bu kurumların, ülkemizin iyi
niyetli çabalarına gönüllü bir şekilde destek vermesidir. Aksi takdirde
Türkiye, her şart altında vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecektir"
diye konuştu.Erdoğan, günümüz dünyasında yapılan çalışmaların uluslararası
kamuoyuna ulaştırılmasının öneminin giderek arttığını, Türkiye’nin bu konuda
maalesef uzun yıllardır çok sıkıntı çektiğini bildirdi.'FRANSA’DA ORANTISIZ MÜDAHALELERDEN BAHSETMEDİLER’Türkiye’nin uluslararası alandaki başarılarının ve ülke
içinde yaşadığı büyük değişimin, dış dünyada hakkaniyetli bir şekilde yer
almadığını vurgulayan Erdoğan, "Hatta çoğu durumda başarılarımız yok
ayılarak ya da çarpıtılarak, olduğundan farklı bir şekilde aktarılıyor.
Gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerdeki oryantalist kalıplara uygun cevaplar
bulmak için Türkiye’ye bakılıyor. Özellikle 2013 senesinden itibaren Gezi
Olaylarıyla başlayan süreçte, ülkemiz çok ciddi haksızlıklara, çifte
tandartlara maruz kalmıştır. Sokakları yakıp yıkanlar, 24 saat canlı yayın yapan
uluslararası medya kuruluşları tarafından, barışçıl göstericiler olarak lanse
edilmiştir. Suriye’de yüzbinlerce sivilin kanını döken bölücü terör örgütü
mensupları, batılı sözde prestijli dergilerin kapağını süslemiştir. Ama aynı
olaylar daha sonra Avrupa’nın farklı ülkelerinde yaşanınca, bize basın
özgürlüğü dersi verenler, üç maymunu oynadılar. Paris’in göbeğinde haftalarca
üren sarı yeleklileri görmezden geldiler. Fransız polisinin göstericileri kör
eden orantısız müdahalelerinden hiç bahsetmediler. Fransız devlet organlarının
medyaya yönelik ablukası karşısında eleştirel tek cümle kurmadılar"
değerlendirmesinde bulundu.'İNSANLARIN BİR ARADA YAŞAMA İRADESİNİ ZEHİRLİYOR’Benzer bir çifte standardın İsrail güvenlik güçlerinin
Filistinlilere yönelik devlet terörünü andıran uygulamalarında da tekerrür
ettiğini söyleyen Erdoğan, "Sokak ortasında elleri havada katledilen
Filistinli çocuklar, sözüm ona bu bağımsız medya organlarında haber değeri dahi
taşımıyor. Daha birkaç gün önce Filistinli bir yaralıyı taşıyan ambulansın
durdurularak, yaralının apar-topar gözaltına alınmaya çalışılması, uluslararası
basında hiçbir tepkiye neden olmadı. Hemen her gün şahsımı hedef alan iğrenç
manşetleri ise burada söyleme gereği dahi duymuyorum" dedi. Bu
tarafgirliğe artık aşinalık kazanmış birisi olarak kendisini asıl üzen ve
rencide edenin kutsallara yönelik saldırılar olduğunu belirten Erdoğan,
"Medya organlarının İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına bayraktarlık
yapması, gerçekten utanç vericidir. Basın özgürlüğü kılıfı altında sergilenen
çirkeflikler, farklı din ve kültüre mensup insanların bir arada yaşama
iradesini zehirlemektedir. Şayet bu nobran tavra bir ‘dur’ denilmezse, bunun
acısını Avrupa’yla beraber tüm insanlık çekecektir" mesajını verdi.'ADALETİN SESİ OLUYOR'
Bu konuda ‘özü sözü insan’ felsefesiyle Türkiye’nin dünyaya
açılan kapısı olan TRT’ye, özellikle de TRT World’e önemli sorumluluklar
düştüğünü kaydeden Erdoğan, "TRT World’ün, yeni bir dil ile hikâyeyi
yeniden anlatmak, mikrofonu konuşturulmayanlara uzatmak, kamerayı
görülmeyenlere çevirmek hedefini, son derece kıymetli buluyorum. Uluslararası
medyanın tekdüzeleştiği günümüzde, TRT World haksızlıklara karşı haklının,
zalimlere karşı mazlumun, adaletsizliklere karşı adaletin sesi oluyor"
ifadelerini kullandı.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: