CHP'Lİ SINDIR'DAN ÇARPICI AÇIKLAMA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2021 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda partisi adına konuşan CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, çevre konusunda yatırımları yönlendiren ve deprem riskinin çok yüksek olduğu bir coğrafyada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçesinin Cumhurbaşkanlığı bütçesinden düşük olmasının asla kabul edilemeyeceğini söyledi.
Yayınlanma :
21.11.2020 14:48
Güncelleme :
21.11.2020 14:48


görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda partisi adına konuşan CHP İzmir
Milletvekili Kamil Okyay Sındır, çevre konusunda yatırımları yönlendiren ve
deprem riskinin çok yüksek olduğu bir coğrafyada Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın bütçesinin Cumhurbaşkanlığı bütçesinden düşük olmasının asla
kabul edilemeyeceğini söyledi.
CHP'li Sındır, “İzmir'de 1995 yılında 65
vatandaşımız sele kapılarak yaşamını yitirdiği bir dere havzasında Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı depremzedelere 3-5 bin konut yapmayı planlıyor. Bu tür
havzalarda, sel felaketlerinin olabileceği alanlarda bu konutların yapılmasını
doğru bulmuyorum. Konu hakkında TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun da
açıklaması var” diyerek Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'u
uyardı.“DENETİMLER YETERİNCE YAPILMIYOR”Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ilişkin
Sayıştay raporuna dikkat çekerek sözlerine başlayan Sındır, “Sayıştay
raporlarında 294 milyon 761 bin 949 TL ecrimisil gelirlerinin eksik
muhasebeleştirilmesini görüyoruz. İskan Kanunu kapsamındaki işler için verilen
krediler ile bu krediler karşılığı yapılan tahsilatların muhasebe
kayıtlarındaki takibinin zamanında yapılmadığını görüyoruz. Çevre Kanunu
gereğince yapılan çevre giderlerinin ödenmemesi, çevre idari para cezalarının
yüzde 50'sinin genel bütçeye gelir kaydedilmemesi, çevre gelirlerinin takip ve
tahsili için tahsilat karşılığı öngörülen ödeneğin kullanımı hakkında
yönetmelik kapsamında verilen nakdi yardımların denetiminin yeterince
yapılmaması ÇED uygulamalarındaki sayısız yanlışlar ve bunlar gibi onlarca
eksiklik, usulsüzlük ve yanlışlar Sayıştay raporlarına yansımış durumda”
dedi.“YÜZEY SULARIMIZIN YÜZDE 80'İ KİRLENMİŞ DURUMDA”AKP iktidarı döneminde
getirilen yasal düzenlemelerin çevrenin ve tabiatın korunmasına değil
tahribatına neden olduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Sındır, “Avrupa
Birliği kendisine bir hedef koymuş, ‘Sera gazı emisyonlarında 1990 yılına göre
2020 yılına kadar yüzde 20, 2030 yılına kadar %30, hatta ilave önlemlerle %40,
2050'de de yüzde 80, yüzde 95 civarında azaltıma ulaşmayı hedefliyorum’ diyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin üzerinde durulması gereken en temel
konusu sera gazı emisyonlarıdır. Onlar önlemlerini alıyor peki ya biz. Bizim bu
konuda sürdürülebilir bir yaşam adına çevre stratejimiz nedir? Bakanlığımızın,
ülkemizin bu konudaki strateji belgesi nedir? Ormanlık alanlarımızı orman
tanımından çıkartıp, endüstri bölgelerine, sanayi bölgelerine, konut alanlarına
açılmasına izin veren düzenlemeler getiriyorsunuz. Tarım alanları kirletiliyor,
madencilik faaliyetlerine önü açılarak her imkan sunuluyor. Bugün su
kaynaklarımız, yer altı sularımız, toprağımız, havamız kirlenmiş durumda sayın
bakan. TÜİK istatistikleri bu gerçeği önümüze koyuyor. Yüzey sularımızın yüzde
80'i, yer altı sularımızın büyük kısmı kirlenmiş durumda. Vatandaşlarımızın
yarıya yakını arıtmasız ve sağlıksız suya erişiyor. İçme sularının sadece %59’u
arıtılıyor ve sağlıklı. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları her geçen gün
artıyor. 313 hava kalitesi izleme istasyonundan alınan verilere dayanarak
2014'ten bu yana hava kalitesine dair raporlar incelendiğinde, neredeyse bütün
kentlerimizde hava kalitesinin gittikçe kötüleştiğini görüyoruz. Ülkemizde en
az 75 milyon insan 2019 yılında kirli hava soludu. Birçok kömürlü termik
santrallerin olduğu istasyonlarda PM2,5 ölçümü yapılmıyor. Yine SO2 ölçümü
yapılması gereken istasyonların 26'sında ölçüm alınmamış. Çevreyi korumak
isterken, kirletenler, bu koruma tedbirlerine hep birtakım engel getirir ve bu
önlerindeki engelleri ortadan kaldırmaya kalkar işte siz bu duruma çanak
tutuyorsunuz” dedi.“BİR GENELGE İLE MAHKEME KARARLARINI GEÇERSİZ KILMAYA
ÇALIŞIYORSUNUZ!”ÇED raporlarıyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
karnesini gözler önüne seren Sındır, “Bakanlık ne kadar çevre korumacı bir
anlayış içerisinde diye bir soru sorarak araştırma yaptım. Bakanlığınızın, ÇED
Yönetmeliğinin yayınladığı 1993 yılından 2019 yılına kadar verilen ÇED
kararlarını inceledim. Bu yıllar içesinde ‘5728 ÇED Olumlu kararı alınırken
sadece 54 projeye ÇED Olumsuz raporu verilmiş. Aynı zamanda seçme eleme
keiterlerine tabi projeler hakkında ‘63 bin 112 proje için ÇED gerekli
değildir’ demişsiniz. Sadece ‘1076 için ÇED gereklidir’ demişsiniz. 1993
yılından bugüne kadar ki ÇED karneniz bu Sayın Bakan. Bunun nedeni 2009
yılındaki bir genelgeden kaynaklanıyor. 2009/7 sayılı Genelge halen yürürlükte.
Genelgenin içeriğine dayanarak bir inceleme değerlendirme komisyonuyla
‘olumsuz’ olan raporun arkasından dolanıyorsunuz. ÇED raporu hakkında mahkeme
‘olmaz’ diyor nedenlerini ortaya koyuyor, yürütmeyi durduruyor veya iptal
kararı veriyor, siz mahkeme kararını yok sayarak arkadan dolanıp bu genelgeyle
projeye ÇED olumlu raporunu veriyorsunuz” dedi.“DERE TAŞKIN ALANINDA KONUT
YAPMAYIN!”Türkiye’nin deprem gerçeğine değinen ve imar barışı uygulamasını
eleştiren Sındır, “bir imar barışı getirdiniz, evlere şenlik bir konu. Bugün
depremle, selle ilgili yaşananlara afet demek yanlış, esasen bunlar doğal
olaylardır. Bunları afete dönüştüren insanın kendisidir. Yanlış kararlar,
uygulamalar, yasalar ve yasaların yanlış kullanılması doğa olaylarını afete
dönüştürüyor. İmar barışı da yanlış bir yasadır ve bu doğa olaylarının afete
dönüşmesine neden olan bir konudur. Örneğin, İzmir'de Bayraklı bölgesinde 1975
yılı Yönetmeliğiyle 1998 öncesi yapılmış özellikle ağır hasarlı yapıların
yıkımı söz konusu ama öbür taraftan, siz hiçbir yönetmeliğe göre yapılmamış
binalara yapı kayıt belgesi verdiniz. Bunların da sorumluluğu ‘mülkiyet
sahibine aittir’ dediniz, sorumluluktan devleti azad ettiniz. Şimdi bu yapılar
Türkiye'nin dört bir yanında. Nerede bir deprem olsa yıkılabilecek nitelikte bu
yapılar maalesef sizin çıkardığınız kanunla risk yaşıyor. İzmir depremi bir
doğa olayı ama insanın yarattığı bir sorun olarak, bir afet olarak karşımıza
çıktı. Tabii yerelin imarla ilgili yetkilerini ve mevcut uygulamalarını yok
sayarak yapılaşmaya yönelik bir takım imar kararları alıyorsunuz. Sizin şehir
hastanesinin hemen yakınındaki rezerv alanı olarak tanımladığınız alan aslında
Laka Deresi havzasında. İzmir'de 1995 yılında 65 vatandaşımız sele kapılarak
yaşamını yitirdiği bir dere havzasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
depremzedelere 3-5 bin konut yapmayı planlıyor. Konu hakkında Bu tür
havzalarda, sel felaketlerinin olabileceği alanlarda bu konutların yapılmasını
doğru bulmuyorum. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu’nun da açıklaması var”
dedi.Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçesine dikkat çeken ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı'nda çevre mühendislerinin istihdamının yok denecek kadar
az olduğunu söyleyen Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın bütçesi 3 milyar 378 milyon 164 bin lira. Bu çok şaşırtıcı ve
acı. Çünkü bütün dünyanın üzerinde titrediği çevre konusunda yatırımları
yönlendiren ve deprem riskinin çok yüksek olduğu bir coğrafyada şehircilik
konusunda görev yapan bakanlığın bütçesi tek başına Cumhurbaşkanlığı
bütçesinden az. Tabi, bu da bütçe dengesinde, bütçenin önceliklerinde, bütçe
tercihlerinde ne kadar sorun olduğunu bize bir kez daha gösteriyor. Planlama,
sanayi, enerji, ulaşım, altyapı, kentleşme, turizm gibi birçok konuda ülke
yönetimini, politikalarını, yatırımlarını yönlendiren, yürüten kamu yönetimi
idarelerinde çevre mühendislerinin istihdamı da aynı zamanda yok denecek kadar
az. Bu duruma bir son verin sayın bakan.”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: