Aziz Yıldırım'ın savunması
Usuldeki eksikliklerin giderilmesi için Yargıtay'ın geri gönderdiği 3 Temmuz Ana Davası bugün Çağlayan Adliyesi'nde görülmeye başlandı. Fenerbahçe'nin eski başkanı Aziz Yıldırım, duruşmada savunmasını yaparken çarpıcı ifadeler kullandı.
Yayınlanma :
16.07.2020 12:15
Güncelleme :
16.07.2020 12:15


aldığı karar sonrasında şike yapmakla suçlandığı davada hakkında beraat kararı
verilen Fenerbahçe Kulübü
eski Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 36 sanığın
yargılandığı duruşmanın yeniden görüşülmesine başlandı. Çağlayan'da bulunan
İstanbul Adalet Sarayı'nda görülen davaya Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım
ile eski yöneticiler, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç ve Yönetim Kurulu
Üyeleri katıldı.AZİZ YILDIRIM: BU DAVA ŞİKE DAVASI
DEĞİLDİR. FETÖ'NÜN DEVLETİ ELE GEÇİRME PROJESİNİN VE DÜŞÜNCESİNİN BİR
PARÇASIDIRAziz Yıldırım'ın davada yaptığı savunma şöyle;
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde yaklaşık 50 yıldır yaptığı yuvalanma
neticesinde başta eğitim, emniyet, yargı organları olmak üzere devletin her
kademesine sızan ve nerdeyse dünyanın 160 ülkesinde benzer faaliyetlerde
bulunan FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜNE mensup hainler tarafından 15.07.2016 tarihinde
DEMOKRASİMİZE VE MİLLİ İRADEYE KARŞI GERÇEKLEŞTİRİLEN hain darbe girişiminin 4.
Yıl dönümünü yaşıyoruz. Ülkemizin her yerinde yapılan törenlerle şehitlerimiz
anıldı. Bu vesileyle başta 15 Temmuz olmak üzere ülkemize hizmet ederken şehit
düşen vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, mekanları cennet olmasını,
gazilerimize acil şifalar, ailelerine de sabırlar diliyorum.Bir yandan Sayın Cumhurbaşkanının önderliğinde, Milli Güvenlik
Kurulunda alınan kararlar doğrultusunda güvenlik güçleri, yargı teşkilatı
mensupları başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlar FETÖ/PDY Örgütü ile
mücadele ederken öbür yandan FETÖ/PDY Terör örgütü ile iltisaklı olmaları
nedeniyle emniyet ve yargı teşkilatından ihraç edilen kişilerce hazırlanan
fezlekeler, iddianameler ve usulsüz kararlar yüzünden bir kez daha
huzurunuzdayız. Nerdeyse 10 yılı bulan bu sürecin halen sonuçlandırılmamış
olması vatandaş olarak adil yargılanma hakkımızı ihlal etmektedir. Bu durumu
adalet kavramıyla açıklamak ne yazık ki mümkün değildir.İLK İFADELERİMDE SÖYLEDİĞİM GİBİ BU DAVA SADECE KENDİ BAŞINA
AZİZ YILDIRIM VE FENERBAHÇE DAVASI DEĞİLDİR. BU DAVA ŞİKE DAVASI DEĞİLDİR. FETÖ
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DEVLETİ ELE GEÇİRME PROJESİNİN VE DÜŞÜNCESİNİN BİR PARÇASIDIR.
BU DAVA BÖYLE GÖRÜLMELİDİR.14.02.2012 TARİHİNDE SİLİVRİ'DE DURUŞMA SALONUNDA "NE
ŞİKESİ MEMLEKET ELDEN GİDİYOR" dediğimde ve TEMMUZ 2015 TARİHİNDE
HABERTÜRK TELEVİZYONUNDA "...BU ÖRGÜT 50 BİN KİŞİYLE SİVİL İHTİLAL
YAPACAK..." dediğimde bu gerçeği anlamayanlar oldu. Halen dahi anlamayan
ve anlamamış gözüken hainler var. Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan ve
Cumhurbaşkanlığı resmi internet sitesinde (www.tccb.gov.tr) raporda; 15 Temmuz
Darbe Kalkışmasına giden süreçte, kurulan tuzaklar; kumpas davaları listesi
ilan edilmiştir. Bu listedeki davalar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin RESMÎ
KARAR VE KARARLILIĞINI göstermektedir. Huzurdaki davada bu listede yer alan
davaların bir tanesidir.Yurtlar, dershaneler, okullar üzerinden ülkenin imkanları
olmayan çocukları devşirildi. Bunlarla oluşturulan yeni yapılarla en yetenekli
çocuklara ulaşıldı. Manevi olarak borçlandırılıp şartlandırılan ve
yeteneklerine göre ayrıştırılan bu gençler; Devletin Ordu, Yargı, Emniyet,
Mülkiye ve Maliye kurumlarına hain emellerin icrası için yerleştirildi.Devletin önemli kurumlarına yasal görünümlü hilelerle; GİZLİ,
KOD ADLARI KULLANILARAK HÜCRELER şeklinde yapılandılar.Televizyonlar, gazeteler, sosyal medya destekli kanaat ve
propaganda unsurları güçlendirildi. Üniversitelerin akademik kadroları dahi
kaydırmalarla dolduruldu. Bu kişileri topluma KANAAT ÖNDERLERİ olarak sundular.
Bir kısım yazar ve düşünürü dahi değişik vakıf, dernek ve organizasyonlar
içinde vitrine çıkarttılar. Önce bürokratik ve sivil görünümlü operasyonlar
yapıldı.Bu operasyonlarla toplum ürkütüldü ve korkutuldu. Adli ve
bürokratik imamları vasıtasıyla devletin içinde ihalelerden davalara ve vergi
orunlarından sınavlara kadar her konudan rant ve güç elde ettiler. Bundan
istifade etmek isteyenlerde bunlarla beraber olmuşlardır.Tümamiral Semih Çetin'in öz ifadesiyle;"....Aziz Yıldırım'ın, Fenerbahçe üyelerinin ve Fenerbahçe
camiasının ördüğü sarı lacivert duvar, doludizgin ilerleyen Fethullahçı örgütün
tosladığı ilk duvar olduğunun altını çizmek lazım...." Bu duvardan sonra
da, yenilmez olmadıkları anlaşılmıştır.Bu dava başı dışarıda olan işbirlikçi örgütlere başkaldırıp
direnmenin bedelini ödetme davasıdır. Tamamı hukuk dışı yöntemlerle oluşturulan
bir kurgu üzerine kuruludur.Bu davanın her yönüyle hukuka aykırı olduğu, birden fazla
davanın (Ergenekon davası, FETÖ ÇATI DAVASI) kararı içinde hükme bağlanmıştır.Hukuka aykırı soruşturmalar ve kurgu deliller üzerine tamamı
birbiriyle irtibatlı özel yetkili mahkeme ve yüksek yargı içerisindeki kolları
vasıtasıyla geldiğimiz nokta şu an önünüzde durmaktadır.SAYIN BAŞKAN, DEĞERLİ HEYETİNİZİN ÖNÜNDEKİ BU DAVADA;-Ya Türkiye Cumhuriyetinin dürüst ve yürekli vatandaşları olarak
FETÖ ÖRGÜTÜNE hak ettikleri ağır tokat vurulacak-Veya FETÖ kumpasları sürüncemede bırakılarak canlı tutulacak ve
bu hain örgüte can suyu verilmiş olacaktır.Türk adaletinin vereceği karar buna ilişkin olacaktır.Yukarıdaki açıklamalarım ışığında şunu açıkça ifade etmeliyim
ki, yargılanmamıza dayanak gösterilen iddianame şekli olarak bir hukuk metni
olarak kabul edilse de gerçek anlamda bir hukuk metni olarak kabulü mümkün
değildir. Zira bu metnin hukuki bir metin olabilmesi için öncelikle bir
Cumhuriyet Savcısı tarafından düzenlenmiş olması gerekmektedir. Mahkemenizdeki
2020/21 esas sayılı davanın iddianamesi, HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU GENEL
KURULUNUN, 24.08.2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararı ile ihraç edilen ve halen
firari durumda olan Mehmet Berk isimli kişi tarafından hazırlanmıştır.HSYK; Mehmet Berk (İddianameyi hazırlayan savcı),Mehmet Ekinci,
Hikmet Şen, Bülent Kınay, Ufuk Ermertcan (02.07.2012 tarihinde İlk kararı veren
heyet üyeleri ve duruşma savcısı) Mehmet Vehip Ekinci, Dursun Altınöz, Mesut
Kundakçı (17.01.2014 günü Yargıtay Onama Kararı veren üyeler) hakkında verdiği
ihraç kararında şu tespitlerde bulunmuştur."....örgütün yargı ayağındaki uzantısı tarafından Hüseyin
KURTOĞLU, Askeri Casusluk, Şemdinli, Balyoz, Ergenekon gibi proje soruşturma ve
kovuşturmaların üretildiği,..... özel yetkili mahkemelerin, örgütün elinde tüm
toplumu dizayn edecek bir silaha dönüştüğü .... örgütün, yargıyı her açıdan
etkin bir silah olarak kullandığı, sadece rakiplerini bertaraf etmek için
değil, siyaseti tanzim etmek, siyasi partilerin yönetimlerini değiştirmek,
toplumdaki etkinliğini artırmak, toplumu kontrol etmek, herkesle ilgili bilgi
toplamak, ticari faaliyet alanlarını ve kamu kurumlarını ele geçirmek, HATTA
HÜKÜMETİ YIKMAK VE KENDİ FELSEFESİNE UYGUN BİR SİYASİ YAPI OLUŞTURMAK İÇİN DE
BİR ARAÇ OLARAK KULLANDIĞI, YARGININ, SORUŞTURMA UNSURLARIYLA, ALT YAPISIYLA VE
POLİSLE DESTEKLENDİĞİNDE ÖRGÜTÜN KULLANABİLECEĞİ MUAZZAM BİR SİLAHA DÖNÜŞTÜĞÜ,
YÜKSEK YARGIDAKİ DEĞİŞİMLE ÖRGÜTÜN ELİNDEKİ BU SİLAHIN ETKİ ALANININ ZİRVE
YAPTIĞI, YARGIYI TEKELİNDE VE YEDİNDE TUTAN FETÖ/PDY SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN,
KENDİSİNE ENGEL OLACAĞINI DÜŞÜNDÜĞÜ HÂKİM-SAVCI, ASKER, EMNİYET PERSONELİ,
MÜLKİ AMİRLER VE DİĞER KAMU PERSONELLERİ HAKKINDA UYDURMA TAHKİKATLAR,
TUTUKLAMALAR YAPARAK SAF DIŞI BIRAKTIĞI, BU YOLLA AYNI ZAMANDA DİĞER KİŞİLERE
DE GÖZDAĞI VERDİĞİ, SİLAHLI KUVVETLER MENSUPLARI İLE İLGİLİ UYDURMA
ORUŞTURMALAR, TOPLU TUTUKLAMA VE DAVALARLA TSK'NIN ETKİSİZ HALE GETİRİLDİĞİ,
BÖYLECE KENDİ ÖRGÜT MENSUPLARININ TERFİ ETMESİNİN YOLUNUN AÇILDIĞI, NETİCETEN
ÖRGÜTÜN CEZA VE HUKUK DAVALARINDA EN BÜYÜK BELİRLEYİCİ GÜÇ OLDUĞUNU
GÖSTERDİĞİ,.........Darbe girişimi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından yürütülen soruşturma kapsamında itirafçı yahut gizli tanık olarak
ifadeleri alınan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının beyanlarında belirttikleri
bazı hususlar, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri yurdun her köşesinde insanüstü
bir gayretle, tüm zorluklara göğüs geren onurlu ve sağlam vicdanlı hâkim ve
avcılar sayesinde toplumun yargıya duyduğu güvenin kısa bir süre içerisinde
neden dibe vurduğunu ve örgütün toplumdan gizlediği kirli yüzünü gözler önüne
erecek mahiyettedir.- "İstanbul'a tayinim çıkınca lojman işleri ile ... isimli
İstanbul hâkimi ilgilendi. Kendisi de Gülen Cemaati mensubuydu. Kendisiyle aynı
lojman bloğunda kaldık. İşyerinde de ... çevresindeki Gülen Cemaati mensupları
ile tanışmaya başladık. ... bir süre sonra İstanbul Adliyesinde CMK 250'nci
maddesi kapsamında kalan suçlara bakan özel yetkili mahkemeye atandı. Bir süre
onra da onun tavsiyesi üzerine bende özel yetkili savcı olarak
görevlendirildim. 2011 yılı Haziran ya da Temmuz ayında Beşiktaş Adliyesinde
Özel Yetkili (CMK 250 maddesi) Savcı olarak göreve başladım. 1,5 - 2 ay kadar
burada çalıştım. Hiç iddianame yazmadım. Sadece bir kez bir hafta nöbet tuttum.
ARAMA, EL KOYMA, GÖZALTINA ALMA, TELEFON DİNLEME, TEKNİK ARAÇLARLA İZLEME, VB.
TÜM TALEPLERİ TEM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREVLİLERİ FLASH BELLEKLE HAZIR OLARAK
GETİRİYORDU. BEN DE İMZALIYORDUM. GELEN YAZILARI OKUMAK İSTEDİĞİMDE BİRLİKTE
ÇALIŞTIĞIMIZ CUMHURİYET SAVCISI ... "BAŞSAVCI VEKİLİ... KIZIYOR, ONUN
TALİMATI VAR, OKUMADAN İMZALA GEÇ" DİYE SÖYLÜYORDU. BEN DE TATSIZLIK
ÇIKMASIN DİYE İMZALIYORDUM. KENDİM FİİLEN HİÇ MÜZEKKERE, TALİMAT, KARAR
YAZMADIM. POLİSİN GETİRDİĞİ VE BİZİM İMZALADIĞIMIZ SORUŞTURMA İLE İLGİLİ TALEP,
MÜZEKKERE VE KARARLARIN KİMLER HAKKINDA UYGULANACAĞINI BİLE BİLMİYORDUM. KİMİN
İÇİN İLETİŞİM TESPİTİ KARARI VERDİK, KİM İÇİN ARAMA EL KOYMA, GÖZALTI VB.
KARARLAR VERDİK HİÇ HABERİM YOKTUR....."İfadeleri FETÖ/PDY Terör örgütünün mensuplarını nasıl birer
kurşun askere dönüştürdüğünü ortaya koymaktadır.KURŞUN ASKER HALİNE GETİRİLEN FETÖ/PDY MENSUPLARINCA HAZIRLANAN
METİNLERE DAYANILARAK YARGILANMAMIZ BİLE BAŞLI BAŞINA HUKUKA AYKIRI BİR
DURUMDUR VE BU DOSYADA BERAAT DIŞINDA VERİLECEK HER KARAR FETÖ/PDY TERÖR
ÖRGÜTÜNE CAN SUYU OLACAKTIR. SAYIN MAHKEMENİZ BERAAT DIŞINDA VERECEĞİ HER KARAR
FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜ TARAFINDAN KENDİ MEŞRUİYETİ İÇİN BİR PROPAGANDA FAALİYETİ
OLARAK KAMUOYUNA LANSE EDİLECEKTİR. HUZURDAKİ YARGILAMANIN BU BAKIŞ AÇISIYLA
YAPILMASI GEREKTİĞİNİ HATIRLATMAK İSTERİMHakkımızda yürütülen kumpas sürecini kısaca özetlersek 03.07.2011
günü gözaltına alındıktan sonra 09.12.2011 günü hakkımızda iddianame düzenlendi
ve suç örgütü kurma, yönetme, dolandırıcılık yapma, şike yapma, teşvik primi
verme suçlarından yaklaşık 156 yılla cezalandırılmam talep edildi. Henüz ifade
bile vermemişken hastane raporlarına adresim METRİS Cezaevi olarak yazıldı.
Emniyet Müdürü tarafından 19 maçta şike yapıldığının tespit edildiğine dair
kamuoyuna açıklama yapıldı. Tüm bunların birer örgüt propagandası olduğu, bu
işlemleri yapanların FETÖ/PDY Terör örgütüyle iltisaklı olduğu yargı
kararlarıyla ortaya çıkmıştır.14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı yasa öncesi
şike/teşvik suçu diye bir suç henüz yokken 17.02.2011 tarihinde Şike ve teşvik
uçu işlemek için örgüt kurduğumuz iddia edilerek ben ve arkadaşlarımı
dinlemeye aldılar. Polis ve savcı, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarını dinleyelim
nasılsa bir şey uydururuz anlayışıyla hareket ettiler. Daha soruşturmanın en
başında sonu belli olan bir yargılamanın hedefi haline getirilmiştik.Bunun içinde GİRSESUNSPOR, OLGUN AYDIN VE TFF ESKİ BAŞKANI
MAHMUT ÖZGENER BAHANE EDİLEREK BEN VE ARKADAŞLARIM SORUŞTURMAYA DAHİL EDİLDİ.
Mehmet BERK bu seferde 12.10.2015 günü 360 TV isimli kanalda yayınlanan TELEGOL
programında Serhat Ulueren'e verdiği röportajda ise; "......Özgener ile
ilgili bir şey yoktu, telefon konuşmaları vardı ama bir suç işlememiştir. Doğal
olarak Özgener'in ceza almasını gerektirecek bir şey yoktu....." diyerek
şahsıma ve Fenerbahçe'ye yönelik kumpası itiraf etmiştir. Gerçekten de benim
n. Özgenerle olan konuşmalarımda her hangi bir suç unsuru yoktu. Biz kulübün
resmi internet sitesinde hakemler ve hatalı uygulamaları hakkında açıkladığımız
görüşmeleri telefon görüştük. Futbolda her hafta kulüpler ve idareciler, bu
konuları medya üzerinden konuşmuyor mu? Tabi ki konuşuyorlar. Peki kulüp
idarecisinin bu sebeple telefonu dinlendi? Soruşturmaya dahil edildi? Hiç kimse
dahil edilmedi. Çünkü bu konuşmalar sadece bahane yapıldı. Tıpkı Olgun Aydın'ın
ve "PEKER" isminin bahane edilmesi gibi. Bu dava da Olgun Peker ve
hakkındaki iddialar ne oldu? Olgun Aydın sayın mahkemenizin 09.10.2015 tarih ve
2014/147 esas 2015/212 sayılı kararı ile beraat etti. Bu beraat kararı
kesinleşti. Nitekim bugün kendisi sanık olarak bu salonda bulunmamaktadır.
Çünkü ilk günden beri belirttiğim üzere savcı, bu isimleri bahane olarak
kullandı. Zira hedef ben ve arkadaşlarımdık. Soruşturmanın en başından sonu
belli olan bir yargılama süreci hakkımızda işletildi.Bu süreçlerde yer alan polislerin FETÖ ÖRGÜTÜNÜN ÖZEL İLETİŞİM
AĞI OLAN BYLOCK PROGRAMI KULLANICISI OLDUĞU, FETÖ ADINA HAREKET ETTİKLERİ
TESPİT EDİLDİ VE HALEN FETÖ ÜYESİ OLMALARI NEDENİYLE FARKLI DOSYALARDA
YARGILANMAKTADIRLAR.FETÖ Mensubu olan kişiler, 2011 yılındaki soruşturmada,
arkadaşlarıma "Aziz Yıldırım'ı ver kurtul" dedikleri dava dosyalarına
yansımıştır. Bu durum FETÖ ÖRGÜTÜNÜN özel bir husumet güttüğünü açıkça ortaya
koymaktadır.Bize operasyon yapıldığı ilk andan itibaren süreci dikkatlice
izlediğimizde ve o güne kadar dalgalar şeklinde toplumun aydınlarına, yurtseverlerine,
askerine, üniversite hocalarına, iş adamlarına, siyasetçilerine yapılan
istematik operasyonları (ŞEMDİNLİ, VAN YÜZÜNCI YIL ÜNİVERSİTESİ, BALYOZ,
ERGENEKON, ASKERİ CASUSLUK, ODA TV, MİT TIRLARI, 17-25 ARALIK, CÜBBELİ AHMET
DAVASI vb) birlikte analiz ettiğimizde bu işin rutin bir yargısal faaliyet
olmadığı, bana ve arkadaşlarıma yapılan operasyonun devletimizi, ülkemizi ve
hükümetimizi de içine alan kapsamlı bir planın parçası olduğunu tespit ettim.Nitekim 14.02.2012 tarihinde Silivri Cezaevi yerleşkesi içindeki
mahkemeye çıktığımız ilk gün, durumun vehametini anlatabilmek için NE ŞİKESİ
MEMLEKET ELDEN GİDİYOR tespitimi kamuoyuyla paylaştım.Gerçekten de ben ve arkadaşlarım tutuklandıktan kısa bir süre
onra 07 Şubat 2012 tarihinde esasında Sayın Başbakan'ı hedefleyen operasyonun
fitili ateşlendi ve MİT müsteşarı sayın Hakan Fidan ile çalışma arkadaşları
yine rutin bir yargısal süreç yürütülüyormuş izlenimi yaratılarak hedefe
konuldu. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın durumu fark edip bu operasyonu
püskürtmesi de FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜNÜ durdurmadı.Böyle bir atmosferde adeta bizleri tutukluluk adı altın rehin
alan örgüt mensupları 02.07.2012 tarihinde Suç örgütü kurduğumuz, şike ve
teşvik primi verdiğimiz gerekçesiyle bana ve arkadaşlarıma ceza vererek toplumu
indirmeye ve güç gösterisi yapmaya devam etmiştir. Ancak FETÖ ÖRGÜTÜ
aldırdıkça bizlerin ve bize inanan Fenerbahçelilerin mücadele azmi de bir o
kadar artmaya devam etmiştir. Bu örgüte karşı ilk kitlesel sokak direnişini
Fenerbahçe taraftarları "......Fetullahın P....ri Yıldıramaz
bizleri......" sloganları eşliğinde başlatmıştır. Fenerbahçeli olmayan
ancak yurt sever duruşları nedeniyle mücadelemizde bize destek olan pek çok
insanda yanımızda durarak bize güç vermiştir.Söz konusu örgüt, milli orduyu, üniversiteleri, rektörleri,
öğretim üyelerine yönelik saldırılarından sonra bu seferde 17-25 ARALIK 2013
tarihleri arasında bizzat Bakanlar Kurulunu, aile üyelerini ve iş adamlarını
hedef alan yeni bir operasyona başladı. Bu operasyonla birlikte FETÖ/PDY terör
örgütünün devlet ve millet için ne kadar tehlikeli olabildiğini, bürokrasi
içindeki yapılanmasıyla hükümeti devirecek güce eriştiğini tüm kamuoyuna
göstermiştir.FETÖ'nün doğrudan hükümeti hedef alan bu girişiminden sonra ise
01 OCAK 2014'te Hatay Kırıkhan'da sonra da 19 Ocak 2014'te Adana'da MİT TIRLARI
durdurularak Türkiye Cumhuriyeti Devleti adeta savaş suçu işliyormuş gibi
kamuoyu yönlendirilmeye çalışılmıştır.17 Ocak 2014 tarihinde ise Yargıtay 5. Ceza dairesi, 2013716791
Esas - 2014/516 karar sayılı ilamı ile aleyhimizdeki hükmü onamıştır. Bir kısım
arkadaşlarımız yönünden ise İstanbul 16. Ağır Ceza mahkemesi tarafından verilen
kararı bozmuştur. Görüldüğü üzere FETÖ/PDY Terör örgütü pek çok koldan aynı
anda hareket ederek toplumu yeniden dizayn etmeye ve Türkiye Cumhuriyeti
Devletini ele geçirmek için saldırılarına duraksamadan devam etmiştir. FETÖ/PDY
TERÖR ÖRGÜTÜ SON OLARAK 15 TEMMUZ 2016 DA DEMOKRASİMİZE VE MİLLİ İDAREYE KAST
ETMİŞ, TÜRK MİLLETİNE KURŞUN SIKMIŞ, ÜZERİNE BOMBA YAĞDIRMIŞ, VATAN EVLATLARINI
GÖZLERİNİ KIRPMADAN ÖLDÜRMÜŞ VE YARALAMIŞTIR. MİLLİ İRADENİN ÜSTÜNDE BİR GÜCÜ
VE MİLLİ İRADEYE KAST EDEN BİR GÜCÜ KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Bu davada,
belirtilen bu hususların yok sayılarak bir yargılama yapılması Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin bekası için tarihsel nitelikte bir hata olacaktır.
Mahkemenizde görülmekte olan dava dosyasının FETÖ/PDY tarafından üretilen bir
kumpas olduğu devlet kayıtlarına geçmiştir.T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI TARAFINDAN 2016 YILINDA HAZIRLANAN VE HALEN
CUMHURBAŞKANLIĞI RESMİ İNTERNET ADRESİNDE (www.tccb.gov.tr) YAYINLANAN 10 SORU
DA 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ VE FETULLAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ RAPORUNDA DARBEYE GİDEN
ÜRECİN NASIL BAŞLADIĞI kronolojik olarak izah edilmiştir.Mahkemeniz huzurunda görülen bu dava ise Cumhurbaşkanlığı
raporunun 9. Sayfasında 2010 YILINDA ŞİKE DAVASI BAŞLIĞIYLA "FENERBAHÇE
ÜZERİNDEN FUTBOL SEKTÖRÜNÜ ELE GEÇİRME GİRİŞİMİ" Darbeye giden süreçlerden
biri olarak tespit ve kabul edilmiştir. Raporda darbe giden süreçte
kilometretaşı olan davalar şu şekilde sıralanmıştır.FETÖ/PDY Örgütünün ve bizzat örgüt lideri Fetullah Gülen'in
huzurdaki davaya müdahale ettiği, davayı yönlendirdiği bir kısım itirafçı
beyanlarında da yer almıştır. İtirafçı Dursun Ali Gündoğdu; Bu hususu Yargıtay
16. Ceza Dairesinde 2016/2 esas sayılı dava dosyası kapsamında 10.07.2017 ve
19.03.2018 tarihli ifadesinde açıkça itiraf etmiştir.Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/238 esas 2018/128 sayılı
kararında (FETÖ ÇATI DAVASI); Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe Spor Kulübüne yönelik
olarak 03.07.2011 tarihinde gerçekleştirilen operasyonun FETÖ/PDY terör örgütü
mensuplarınca gerçekleştirilen bir kumpas olduğu gerekçeli kararın 921 ve
devamı sayfalarında da izah edilmiştir.İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/16 esas 2019/293 sayılı
kararında ERGENEKON DAVASI); AZİZ YILDIRIM VE FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜNE YÖNELİK
OLARAK 03.07.2011 TARİHİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN OPERASYONUN FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜ
MENSUPLARINCA GERÇEKLEŞTİRİLEN BİR KUMPAS OLDUĞU GEREKÇELİ KARARIN 438 VE
DEVAMI SAYFALARINDA DETAYLI BİR ŞEKİLDE İZAH EDİLMİŞTİR.Şikayetimiz üzerine başlatılan soruşturma kapsamında düzenlenen
iddianame ile İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 2016/62 esas sayılı
dava dosyasında da, huzurdaki davanın FETÖ/PDY tarafından üretilen bir kumpas
olduğu iddianamede ifade edilmiştir.İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 2014/147 ESAS 2015/212
AYILI KARARI - ÖRGÜT KURMA VE YÖNETME SUÇLAMASINDAN TÜM SANIKLAR BERAAT
ETMİŞTİR. Bu karar kesinleşmiştir. Bu da FETÖ/PDY'nin örgüt kurduğumuza ilişkin
iddiasının gerçeği yansıtmadığını açıkça ortaya koymaktadır.Yukarıda belirttiğim ve 15 Temmuz 2016 tarihli darbe
girişiminden sonra ortaya çıkan gelişmeler, FETÖ/PDY TERÖR ÖRGÜTÜNÜN özelikle
yargı, emniyet, ordu, milli eğitim içinde uzun yıllardır yuvalandığı, bu
kurumları tabiri caizse ele geçirdiği, bu kurumlara yerleştirdiği örgüt
mensupları vasıtasıyla toplumu yeniden dizayn ettiği, kendisine hedef seçtiği
kişileri asılsız ihbar mektupları, e-mailler vs yöntemlerle çeşitli
oruşturmalara dahil ettikleri, pek çok soruşturma ve kovuşturmada ortaya
çıkmıştır.BEN VE BİRLİKTE YARGILANDIĞIM ARKADAŞLARIM HAKKINDA FETÖ/PDY
ÖRGÜTÜ MENSUPLARINCA BAŞLATILAN SORUŞTURMANIN VE KOVUŞTURMANIN HUKUKA AYKIRI
OLDUĞU, KUMPAS NETİCESİNDE OLUŞTURULDUĞU BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKMIŞTIR. NİTEKİM
ORUŞTURMAYI BAŞLATAN ÖRGÜT MENSUBU SAVCILAR FİRAR ETMİŞ, MESLEKTEN İHRAÇ
EDİLMİŞTİR. MAHKUMİYET KARARI VEREN KAPATILAN İSTANBUL 16. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
BAŞKAN VE ÜYELERİ DE MESLEKTEN İHRAÇ EDİLMİŞTİR. HEYETİN TÜM ÜYELERİ UZUNCA BİR
ÜRE FİRARİ KALDIKTAN SONRA EMNİYET GÜÇLERİ TARAFINDAN SAKLANDIKLARI EVLERDE,
BİR KISMI DA YURT DIŞINA KAÇMAK ÜZEREYKEN YAKALANMIŞ VE YARGI MERCİLERİNCE
TUTUKLANMIŞLARDIR.Huzurdaki davanın soruşturma ve kovuşturma aşamalarıyla Yargıtay
ONAMA sürecinde (2014 tarihli onama kararı) görev alan kişilerin tamamına
yakını FETÖ İLE İLTİSAKLI OLDUĞU GEREKÇESİYLE İHRAÇ EDİLMİŞ, ONAMA KARARINDA
İMZASI OLAN ÜÇ YARGITAY ÜYESİ TUTUKLANMIŞ, BİR KISMI HALEN FİRARİ OLDUĞU İÇİN
EMNİYET GÜÇLERİ TARAFINDAN ARANMAKTADIR.BİZİM KAÇACAĞIMIZI, BU NEDENLE TUTUKLANMAMIZ GEREKTİĞİNE KARAR
VEREN BU KİŞİLERİN KENDİLERİ ÜLKEDEN KAÇTILAR, BİR KISMI İSE KAÇMAK ÜZEREYKEN
INIR İLLERİNDE YAKALANDILAR. BUNLAR FETÖCÜ OLDUĞU İÇİN KAÇTI. FETÖCÜ
DEĞİLLERSE BUGÜN BU ÜLKEYE GELECEKLER VE ADALETE HESAP VERECEKLER. OYSA BEN
FETÖ ÖRGÜTÜ YARGI TEŞKİLATINI TÜMÜYLE ELE GEÇİRMİŞ OLMASINA VE YARGITAY
HAKKIMDAKİ CEZAYI ONAYLAMIŞ OLMASINA RAĞMEN TUTUKLANMAK ÜZERE ÖZEL UÇAK TUTARAK
TÜRKİYE'YE DÖNDÜM. HAKKIMDAKİ HÜKÜM KESİNLEŞMİŞ OLSA DA SUÇSUZ OLDUĞUMA
İNANIYORDUM. BU YÜZDEN YARGITAY ONAMA KARARINDAN SADECE 3 GÜN SONRA TÜRKİYE'YE
DÖNDÜM. ONLAR İSE SUÇLU OLDUKLARINI BİLDİKLERİ İÇİN ADALETE GÜVENMEDİLER VE
KAÇTILAR. ÇÜNKÜ SUÇLU OLDUKLARINI BİLİYORDULAR.Önceki duruşmalarda belirttiğim gibi bu dava, hukuka aykırı
delillere dayanılarak, olmayan sözde suç iddia edilerek açılmıştır. Bu örgüt
milli ordumuza, vatanseverlere olduğu gibi bana ve arkadaşlarıma da özel bir
husumet beslemiş ve kumpas kurmuştur. 15 Temmuz darbesinden sonra ISPARTA
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI tarafından yapılan bir soruşturma kapsamında ele
geçirilen el yazılı notta yer alan"......AZİZ YILDIRIM TABİİ Kİ EHLİ
İMANIN OLDUĞU YERDE HEP DÜŞMANLIK YAPTI...."İfadelerinden FETÖ/PDY Terör örgütünün şahsımı, EHLİ İMANA
KARŞIYMIŞ GİBİ LANSE ETTİĞİ, DİN DÜŞMANI GİBİ GÖSTERDİĞİ ve özel bir husumet
beslediği açıkça görülmektedir. Oysa aynı FETÖ ÖRGÜTÜ MENSUPLARI 2008 yılında
beni İBDA-C üyesi olmak suçlamasıyla aylarca istihbari olarak dinlemişlerdir.
Bu olay nedeniyle Ankara 4. Ağır ceza mahkemesinin 2015/208 esas sayılı kamu
davası açılmıştır. Sorumlular hakkında şikayetçi olarak davaya müdahil oldum.Bir yanda şahsımı din düşmanı gibi gösterip diğer yandan dini
referanslarla hareket eden İBDA-C örgütüne mensupmuşum gibi hakkımda dinleme
yapılmış olması FETÖ/PDY Terör örgütünün ne kadar tehlikeli bir yapı olduğunu,
herkese her türlü iftirayı atabileceğini ortaya koymaktadır. Nitekim 15 Temmuz
günü yapılan saldırılar da bu örgütün ne kadar acımasız olduğunu tüm dünya
görmüştür. Dolayısıyla fotoğraf bu kadar açık ve net olarak görülüyorken firari
ve ihraç olmuş savcıların hazırladığı iddianamelere halen hukuki bir değer
atfedilerek bizim sanık olarak yargılanmamız adalet duygusunu rencide ettiği
kanaatindeyim. Bu davanın sürdürülmesi ve beraat dışından bir karar verilmesi
adece ve sadece FETÖ/PDY örgütünün işine yarar, onlara moral ve argüman verir.Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı raporunda, pek çok önemli davanın
gerekçeli kararında yer verildiği üzere huzurdaki dava, HAKKIMIZDA OLUŞTURULMUŞ
BİR KUMPASTIR VE NİHAİ HEDEFİ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ ELE GEÇİRMEK İSTEYEN BİR
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN, ÖRGÜTSEL FAALİYETİ NETİCESİNDE AÇILMIŞ DAVADIR.6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Yasa
çıktıktan sonra bu suçlara ilişkin olarak açılan ve açılacak davaların hangi
mahkemeler tarafından bakılacağı 6222 sayılı Kanunun 23. Maddesi gereğince; o
zamanki HSYK tarafından ilan edilmiştir. Buna göre İstanbul'da 3. Asliye Ceza
mahkemesi, 6222 sayılı yasadan dolayı açılan davalara bakması gerekmekteydi.
Hatta soruşturmayı yürüten savcıların hukuk ve kural tanımaz tavrını görünce
2011 yılında Cumhurbaşkanı olan Sn Abdullah GÜL'e mektup yazarak, meclisin
çıkardığı kanuna savcıların uymadığını, HSYK tarafından belirlenen mahkemelerde
yargılanmadığımızı, özel yetkili savcılığın veya mahkemenin bizi
yargılamayacağını ifade ettim. Hatta Mehmet Berk'in ifade esnasında benden daha
ünlü birini alacağını, ifade ettiğini yazdım. Ancak o zaman ki Cumhurbaşkanı Sn
Abdullah Gül, kendi onayladığı kanunun göz göre ihlal edilmesine ses
çıkarmamıştır. Nitekim bu sürecin sonunda aynı örgüt tarafından tüm Türkiye'nin
gözü önünde 17-25 Aralık darbesi gerçekleştirilmiştir.BANA YÖNELTİLEN SUÇLARI İŞLEMEDİM. BU GERÇEK MAHKEMENİZCE DE
TESPİT EDİLMİŞTİR VE BERAATİME KARAR VERİLMİŞTİR2011 yılında SAVCILIKTA İFADE VERDİĞİM DE, DARAĞACINDA OLSAM
BİLE SON SÖZÜM FENERBAHÇE OLACAKTIR, DEDİM. FENERBAHÇE SEVDAM CEHENNEM DONANA
KADAR SÜRECEKTİR. BEN HALEN AYNI NOKTADAYIM. AMA SUÇLAMADA BULUNAN KİŞİLER
KAÇMAKTA VE İNLERİNDE SAKLANMAKTA, SAKLANDIKLARI İNLERİNDE KAFALARINI DIŞARI
ÇIKARAMAMAKTADIRLAR.ÖNEMLE TEKRAR İFADE EDERİM Kİ; BU DAVANIN AMACI, TOPLUMSAL KAOS
YARATMAK, FUTBOL CAMİASINDA ETKİN OLMAK, BÜYÜK VE YÜKSEK, ASİL FENERBAHÇE'Yİ
YIPRATMAKTIR. ANCAK TÜRK TOPLUMU VAR OLDUKÇA FENERBAHÇE HEP VAR OLACAK, ŞEREFLİ
MAZİSİ İLE YAŞAMAYA DEVAM EDECEKTİR.Tüm bu değerlendirmeler ve gelişmeler dikkate alınarak FETÖ
KUMPASI SONUCU AÇILAN HUZURDAKİ DAVA DOSYASINDAN BENİM VE ARKADAŞLARIMIN
YENİDEN BERAATİNE KARAR VERİLMESİNİ arz ve talep ederim.Saygılarımla AZİZ YILDIRIM."
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: