COVID-19 aşılarının devreye girmesinden yaklaşık 1 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen, aşı bolluğu olan ülkeler bile aşıya karşı gereken ilgiyi göstermedi. Bunda aşı karşıtlarının ve aşı retçilerinin ciddi etkisi oldu. Sonucunda COVID-19 mortalite (ölüm) ve morbidite (hastalanıp tam iyileşememe) yönünde tabloyu son derece olumsuz etkilediler. Aşılamanın 3500 yıllık tarihine bakıldığında yönetimlerin aşılanma konusundaki baskıları ve halkın buna tepkisi dikkat çekici olmuştur. Önceleri insani bir hareketle aşılara olan güvensizlik nedeniyle benim vücudum, kimse ona zorla bir madde veremez düşüncesi altındaki masum direnç zamanla siyasi ve dini platformlarca terörist fikirlerin gölgesine çekilmiş, yaratılan karanlıkta da en çok zararı yine masum ve konuyla ilgili bilgisi çok sınırlı halk görmüştür. COVID-19 aşılarının da nadir ama ciddi yan etkileri (anaflaksi, tromboz, myokardit gibi) halkın korkusunu tetikleyecek şekilde servis edilince aşılama oranları istenilen düzeye çıkmamıştır. Oluşan yan etkilerin düzenli takip edildiği global güvenilir bir sistemin olmayışı, aşılama sonrası yan etki ile karşılaşan kişilerde sorunu çözecek veya hastaya acil yardım sağlayacak bir dengeleyici sağlık yapısının olmayışı AŞI RETÇİLER için bulunmaz bir kaos yaratma fırsatı veriyor.
Geçmiş yıllarda ilaç firmalarının aşı ve ilaç üretimindeki başarısızlıkları nedeniyle halkın okumuş eğitimli kesiminde de bir güvensizlik mevcut. Güvensizlik sadece ticari firmalarla sınırlı olmayıp, sağlık sisteminde aşıyı talep eden birimlere, aşıları onaylayan devlet kuruluşlarına ve aşı yanlısı medyaya karşı da giderek artan bir trend göstermektedir. Bu güvensizliğin temelinde şeffaf olmayan süreçler, saklanan finansal hırslar, alternatif düşüncelerin baskıyla susturulması, aşılarla ilgili dedikodular veya geçek dışı kara propagandalar yatmaktadır. Aşıların etkinliği için kafa karıştırıcı matematiksel yöntemlerin kullanılması da ayrı bir hata olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşılanmanın arttırılması için uygulanan yöntemler arasında eğitim, bilgilendirme, ikna etme, teşvik etme, baskı uygulama gibi farklı unsurlar devreye sokulmaktadır. Bilgilendirme ve ikna etme konusunda yetersiz kalındığında hükümetler, aşı zorunluluğu, cezalar vermek, uymayanlara yasaklar getirmek gibi zorlayıcı yöntemleri devreye sokarlar. Tabii zorlayıcı tedbirler etki ve tepki doğuran yaklaşımlardır. İlk tepki aşılanmamak olarak ortaya çıkar ve aşılanma oranları düşük kalır. Aşılarla ilgili yalan yanlış bilgiler ortaya çıkarılır, aşılanmışlarla-aşılanmamışlar kutuplaşmaya başlar, aşı hizipleri oluşur (vaccinetribalism). Böyle bir tablo dünya genelinde tüm ülkelerde ortak sorun olarak karşımıza çıkmıştır. Ayrıca devletlerin benim aşım, senin aşını döver mantığının da çöktüğü ortadır. mRNA aşılarının hatırlatma dozu 3 aya indirilmiş, buna rağmen hastalığa yakalananların sayısı beklenenin üstüne çıkmıştır. Dünya Sağlık Örgütü 3 Temmuz 2021 tarihinde pek çok aşıyı kullanılabilir kabul etmesine rağmen, bu otoriteye direnen ülkeler kendi aşıları ile milyarlarca dolar kazanma hayallerini örterek, yan etkileri yüksel aşıları tek alternatifsiz aşı olarak insanlığa dayatmaktadırlar. Sinovac firmasının CoronoVac aşısı ve yerli TURKOVacaşısı yan etkileri az, etkinliği iyi alternatifler. Yurtdışına çıkma mecburiyetiniz yoksa alternatifleri değerlendirmenizde hiçbir sakınca yoktur.
Günümüzde de görüldüğü gibi yukarıdaki tüm uygulamalar devreye sokulmuş olmasına rağmen aşılamada hedeflenen oranlara ulaşılamamaktadır. Artık bu yaklaşımların dışında makul, inanılır, güvenilir yöntemlerle insanlara sadece yalın gerçekleri anlatan yöntemler geliştirilmeli. Aşılama, maske-Mesafe-Hijyen kuralları ile beraber etkin antiviral ilaçların eş zamanlı devreye girmesi kaçınılmaz.
* Kaynak: A review of theuse of persuasion and coerciontoovercome COVID-19 vaccinehesitancyMitchell B. Liester* University of Colorado School of Medicine, PO Box 302, Monument, CO 80132, United States of America