AB, ABD’ni koronavirüs testi ve karantinadan muaf ülkeler listesinden çıkarmasıyla İtalya, İsveç ve Hollanda Amerika’dan gelenler için yeni seyahat kısıtlamaları getirdi. Aşısız Amerikan vatandaşları için AB’nin getirdiği yaptırımlar bağlayıcı olmadığı için birçok AB ülkesi şimdilik uygulamaya geçmedi. Fransa, Almanya ve İspanya gibi bazı ülkeler kararı görmezden gelerek Amerika’dan gelenlere zorluk çıkartmıyorlar. AB ülkelerindeki bu farklı yaklaşımlar AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarının başını döndürecek kadar karmaşık. Kağıt üstünde 27 üye ülke sanki tek vücut gibi görünse de, her ülkenin kendi epidemiyolojik durumuna ve biraz da gönlüne göre farklı yaptırımlar sergiliyor olması AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarını zor durumda bırakıyor.Belçika’daki nüfusun %83’ü tam aşılıyken, Bulgaristan’da bu oranın %20’lerde olması bu farklı uygulamalara dayanak teşkil ediyor. Alınan tüm önlemlere rağmen hastalığın yayılma hızı ve ölümler genelde azalma trendinde olmasına rağmen halen endişe verici durumda.
AB ülkeleri, ülkelerin sosyoekonomik, politik ve kendilerince menkul değerler nedeniyle AB üyesi olmayan diğer ülke vatandaşlarına farklı yaptırımlar uyguluyorlar. Örneğin Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) kabul ettiği, 2 doz Sinovac firmasının CoronoVac aşısıyla koruma altına alınan bir TC vatandaşına,bu aşının koruyuculuğunun azaldığı 5-6 ay sonrasında 1 hatırlatma dozuyapılmasına rağmen ALMANYA’nın en az 2 doz BioNTech aşısı olması şartını dayatıyor olması bilimsel değildir, insani değildir ve DSÖ kararlarını hiçe saymaktır. AB kararına rağmen ABD vatandaşlarına ziyaret yaptırımı uygulamayan ALMANYA, kendi ülkesinde yaşayanlar için 3. Dozu bile belli koşullarda serbest bırakmışken, bizim insanlarımıza 4. aşıyı dayatması ne kadar insanidir. Bu tamamen ülkelerin hükümetler düzeyinde çözmesi gereken bir sorun ama biz ne yaptık, ne olacak bir aşı daha yapıverelim dedik. Bilim ve immün sistem politikaya uygun çalışan emir kulları değildir. Belediye meclis kararı ile fay hattının yerini değiştirmeye benzer böyle tavizler, risklidir. Hatırlatma dozu (booster) her COVID-19 aşısı için, aşının görevini tamamlayacağı sınırların sonunda gereklidir. Size yapılan uygulamayı aktarıyorum. Şimdi bir tanıdığı geldi. İlk doz BioNTech aşısını nisan ayı gibi oluyor, 25 Mayıs gibi kardeşi ile beraber COVID-19 geçiriyor. 10 gün karantinada kalıyor. 6 Haziran 2021’de, Bornova’da bir devlet hastanesinde 2. Doz BioNTech aşısını oluyor. Arkadaşımın adı bende saklı, kayıtlarda devlette saklı. İlk doz aşının koruyuculuğu %33 civarında kişiler iki doz arasında bu hastalığa yakalanabilir. PCR testi pozitif çıkanları sistem hemen devreye sokularak çok iyi takip ediyor. Ben de 4 Ağustos’ta COVID-19’a yakalandım, PCR pozitif çıktığım an HES koduma hemen işlendi. Oniki ve ondördüncü günlerdeki PCR testlerim NEGATİF çıkana kadar da kırmızı, riskli olarak kaldım. Hastalanmış bir kişiye daha üzerinden 10-12 gün geçmişken hangi bilimsel veriyle aşı yapıldı? Bu tür bir aşılama için hastalığın doğal antikorlarının koruyucu olacağı 3-5 arası bir süre geçmeden bu aşı niye yapıldı çok merak ediyorum. Bu tip uygulamalar için BİLİM KURULU daha Proaktif olmalı. Bu dördüncü doz aşı (BioNTech) konusunu Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü kullanarak, diğer ülkelerle karşılıklı müzakerelerle çözmeliyiz. İş adamları, öğrenciler, akademisyenler sırf gitmeleri gerekli olduğu için 2 doz CoronoVac üzerine 2 doz BioNTech olmak zorunda kalmamalı. Bence ALMANYA’ nın burada yaptığı bir aşı savaşıdır. Kaygılar bence sağlıktan ziyade ekonomiktir. Alman hükümeti ciddi paralar saçtığı Pandemi sürecindeki yaralarını bizlere sardırmaya çalışıyor. Sinovac halen dünyada milyonlarca insanı korumaya devam ediyor. Burada gösterilen zafiyet, Türk sağlık sisteminin aşılar konusundaki doğru tercihine de gölge düşürecektir. Bu tuzağa düşmemeliyiz.
Ülkeler hastalığın yayılımını azaltmak için tedbirler almaya çalışıyor, ama her işin başında insanların buna destek olması lazım. Devlet otoritesinin koyduğu kurallar eziyet etmek ya da insanları mutsuz etmek için gündeme getirilmiyor. Otoriteye baş kaldırır gibi inatla özellikle kapalı alanlarda yoğun, tedbirsiz toplanmalar hastalığın yayılmasına hizmet diyor.
Filistin’de Batı Şeria düğün, taziye çadırları ve diğer her türlü toplantıları yasaklamış olmasına rağmen ciddiye alınmadığı için 5.160.000 kişilik nüfusun 336.000 kişisi enfekte oldu ve 3669 kişisi öldü.
Aşı karşıtlığı özellikle hamilelerde aşılanma yaklaşımı Güney Amerika ve Karayipler’ de çok sayıda hamile kadının ölümüne yol açtığı bildiriliyor. Hamile kadınların COVID-19 aşılarının yaptırmasında hiçbir bilimsel engel söz konusu değildir.
COVID aşılarının dağıtımı organize etmek için kurulmuş COVAX, 2021 için beklediği aşı miktarında %25’e yakın bir düşüş öngörüyor. Dünyada milyarlarca insan daha hiç aşılanmamışken, 4. Doz aşı yapılması hiçbir ülkede söz konusu değilken, hiçbir ülkenin aşı müsrifliği yapması doğru değildir.
Her bir aşının maliyeti dışında, aşıya ulaşamayan bir bireyin canına kasteden bir yaklaşım olduğunu düşünün. Aşı tasarrufu en az gıda, sağlık içme suyu tasarrufu kadar hayatidir. Dünya genelinde, her gün COVID-19 nedeniyle yaklaşık 10.000, su kaynaklı hastalıklardan 9.250, yetersiz beslenmeden 25.000 kişi ölmektedir. Bu rakamları azaltmak, tokların ve zenginlerin görevidir. Aşıya ulaşım insani bir haktır. Lütfen su, gıda ve AŞI israfına ortak olmayın.