2013 yılı Haziran ayında Taksim gezi parkında bulunan ağaçların kesilmesini bahane ederek başlatılan ve kısa zamanda tüm Türkiye’yi saran protestolar neticesinde ülkemiz çok büyük bir maliyet bilançosu ile karşı karşıya kaldı. 12 kişinin hayatını kaybettiği, 4 binin üzerinde yaralının olduğu olaylarda, 58 kamu binası, 337 işyeri, 14 parti binasının tahrip edildiği, 90 belediye otobüsü, 237 özel araç, 240 polis aracı, 45 ambulansın devrilip yakılarak hurdaya çevrildiği, 20 gün boyunca esnafın işyerlerini açamadığı, sonuç itibariyle ekonomimizin 200 milyar dolar civarında zarara uğradığı büyük bir kaos yaşandı.
Kıvırmaya, eğip bükmeye ihtiyaç duymadan bir şeyi net ortaya koyalım. Gezi olayları uluorta bir darbe girişimiydi. Emperyalist batı, kendisine bağımlı olmaktan kurtulmaya başlayan Türkiye Cumhuriyeti devletini yeniden kendir çizgisine getirmek istiyordu. Bunu sağlamak için de elinde bulunan materyalleri kullandı Bunlar en başta yıllar boyu besledikleri PKK, DHKP/C ve FETÖ terör örgütleriydi.
Olaylarda öne çıkanlar eski tüfek solculardı. Yani Türkiye de milli ve muhafazakar bir iktidara tahammülü olmayan simalardı. Olayların eylem boyutunda PKK ve DHKP/C olsa da düşünce boyutunda dahili anlamda FETÖ, uluslararası boyutta da, George SOROS adında ki yahudi vardı. Küresel sermayenin dizayn etmeye çalıştığı yeni dünya düzeninde, gelişmekte olan ülkelerde ki bütün darbe girişimlerinde başrol oynayan bu adam gezi olaylarının da en önemli sponsoru idi. 2001 yılında Türkiye’de ilk temsilciliğini açan AÇIK TOPLUM ENSTİTÜSÜ’nün kurucusu olan SOROS’un Türkiye ayaklarından biri Osman KAVALA idi. Açık Toplum Enstitüsünün yönetim kurulunda bulunan KAVALA, darbelerin sponsoru olan SOROS ile ilişkisini hiç kesmedi.
Gelin şimdi gezi olaylarını birlikte okuyalım.
Türkiye muhalefetinin hangi çizgide olduğu ortadadır. Yüzde 1 bile oyu olmayan konu mankeni partileri saymazsak CHP ve başındaki zat, topyekün PKK ve DHKP/C ile FETÖ terör örgütlerinin kontrolüne girmiştir. Kemal KILIÇDAROĞLU, gezi kalkışmasından önce 2014 yılında 46 kişinin ölümüne yol açan 6-7 Ekim olaylarında halkı sokağa davet eden Terörist Selahattin DEMİRTAŞ ve gezi olaylarının sponsoru Osman KAVALA’nın ismini Meclis kürsüsünde birlikte zikrederek tarafını açıkça ortaya koymuştur.
İP genel başkanı Meral Akşener de gezi olaylarını 1908 de ABDÜLHAMİD HAN’ın tahttan indirilmesine sebep olan Jöntürk denilen batı beslemelerinin darbe girişimiyle aynı kefeye koyarak durduğu yeri açıkça belirtmiştir. Batı devletlerinin büyükelçilerinin Avrupa’ya kaçırarak yetiştirdikleri JÖNTÜRK’lerin daha sonra Selanik ve Manastır ayaklanmaları neticesinde İttihat ve terakki partisi ortaya çıkmış ve onların marifeti sayesinde imparatorluk paramparça edilmiştir.
Yani Avrupa ve Amerika’nın hedefi hep aynı olduğu gibi, taktiksel anlamda da aynı bütünlük devam etmektedir. İçimizden buldukları hainler vasıtasıyla, vatan, millet ve bağımsızlık hassasiyeti olan devlet adamlarını ekarte ederek, kendi sistemlerine uyan karakterleri iktidara getirmek ve bu sayede istediklerini elde etmektir.
Robert kolej mezunu, milyarder bir işadamının komünist ideolojinin destekçisi olmasını anlamak ne kadar zor ise, milliyetçi-muhafazakar insanlarımızın ve hatta vatanını seven solcuların da, Türkiye’deki muhalefete destek vermelerini anlamak o kadar zordur. Meselenin ağaç olmadığını siz hala anlamadınız mı diyen hainlerden olan Mehmet Ali ALABORA, meseleyi çok güzel özetlemiştir. Evet gezi olaylarında ki asıl maksat ağaç değil, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini batı destekli bir darbe ile düşürmek ve Avrupalı efendilerine hizmet edecek sistemi devam ettirmektir.
Yoksa siz hala bu ülkenin bağımsız olmasını Avrupalı dostlarımızın sindirememesini anlamadınız mı?
Selam ve dua ile.