TSK’dan emekli edilen 103 amiral bir araya gelerek, hükümete darbe imasında bulunan bir bildiri yayınlamışlar. Tarihi hakikatlere de baktığımızda artık neredeyse gelenek haline gelmiş ihtilal kültürünü kısaca şöyle açıklayabiliriz. Darbeler, askeri gücü elinde bulunduran zevatın, kendilerine tanınan ayrıcalıkların ellerinden gitmesine engel olmak adına hükümetleri zor ve şiddet kullanarak değiştirme girişimidir.
Padişah Genç Osman’ın yeniçeri ocağında yapmak istediği ıslahat ve reformlardan rahatsız olan askerlerin ayaklanarak Padişahı öldürmesiyle sonuçlanan isyan, tarihimizde ki ilk darbe olarak kabul edilebilir. Bu hadiseden sonra, tarihimizde bir çok darbe girişimi olmuş, bunların bir çoğunda da darbeciler istediklerini elde etmişlerdir. Patrona Halil ayaklanması, Kabakçı Mustafa isyanı, 2. Meşrutiyetin ilanı, 31 Mart vakası ve yakın tarihimizde de 1960 ve 1980 ihtilalleri ile 1971 muhtırası ve 28 Şubat 1997 postmodern darbesi, vesayet odaklarının ülkemiz üzerinde oynadıkları Çirkin oyunlardan bazılarıdır. Tabii 15 Temmuz darbe ve işgal girişimini de unutmamak gerekir.
Siyasi hayatımızın yüz karası olan bu olayların zamanı ve usülü değişse de değişmeyen tarafı, hepsinde organize eden, hazırlayıp uygulamaya koyan mercii batılı emperyalist çevrelerdir. Türkiye’mizin güçlenmesine ve bölgesinde hakim kuvvet olmasına tahammül edemeyen küresel aktörler her defasında bizden olduğuna inandığımız hainler marifetiyle ülkemize diz çöktürmek hevesinde olmuşlardır.
103 emekli amiralin hükümete ayar vermek maksadıyla kaleme alıp imzaladıkları muhtıra niteliğinde ki son bildiri de, yukarıda yazdığımız hadiselerin son perdesidir. Kendilerinin görevde olduğu dönemlerde hiçbir askeri başarısı olmayan, sadece maaş alıp, makam arabaları ve Anadolu çocuklarının özel şoförlüğünde orduevleri ve özel eğlence mekanlarında gününü gün etmekten ibaret olan hizmetlerini, emekli olduktan sonra da aynı şekilde devam ettirmek arzusundan başka hiçbir idealleri olmayan bu müptezeller, kendilerinden başka devlete sahip çıkacak kimse olmadığını zannedip, durumdan vazife çıkarma gayretine girmişlerdir.
Ne zaman devletimiz dışarıdan sıkıştırılmakla karşı karşıya kalmışsa içerideki işbirlikçiler hemen devreye girerek onların değirmenine su taşımaya başlarlar. Kriz borazanını öttürenlerin kimler olduğuna dikkat edin. Onlarca yıl yurtdışında devletimizin önlerine serdiği her imkanı kullanıp, büyükelçilik yapan, ama devletimizin selameti için hiçbir şey yapmayan monşerlerin 126 tanesinin bir araya gelerek hükümeti uyarmak adına yayınladıkları bildiri henüz hafızalarımızda tazeliğini korurken, şimdi de 103 emekli amiralin yayınladığı muhtıra niteliğindeki bu bildiri birbirinden bağımsız düşünülebilir mi? Bu bildirinin etkileri kamuoyunda tartışılırken 98 eski CHP’li eski vekilin destek amacıyla bir başka bildiri yayınlaması sizce de konunun tek merkezden yönetildiği anlamına gelmiyor mu?
Ülkemiz aleyhinde bir mesele olduğu zaman, hemen karşımızda saf tutan ekip bellidir. Dışarıda olanları saymıyorum. Onları zaten hepimiz biliyoruz. Bin yıllık kadim düşmanlarımız ortadadır. Ama içeride kaos çıkarma işinin taşeronluğunu yapanlarda tanıdık çevrelerdir. Bir ihanet söz konusu olduğunda başta CHP olmak üzere, bu milletin bütün varlığını sömüren TÜSİAD üyeleri, Tabipler odası ve Mimarlar odası gibi sözde meslek odaları ile, ABD ve Avrupa birliğinin kucağındaki terör örgütleri FETÖ, PKK ve diğerleri aynı ağızla konuşmaya başlıyorlar. Yani kendi menfaatleri ülke menfaatinin önünde olanlar önümüze Atatürk ilkelerini, demokrasi ve insan haklarını koyarak, hiç ilgileri olmadığı halde vatan, millet edebiyatı yapmaya çalışıyorlar.
Yani anlayacağınız Cumhuriyetin elitleri, hayatlarındaki lüks ve ihtişamın Anadolu insanı tarafından paylaşılmasına fırsat vermemek için dışarıdan kendilerine yol gösterenlerin izinde, içerideki hempalarını da yanlarına alıp, çıkan krizden politik ve ekonomik olarak istifade ederler. Burada garip olan, bizden olduğunu bildiğimiz bazı kesimlerinde karşı tarafın sureti haktan görünmesine aldanıp onlara destek vermesidir.
Allah(c.c.) feraset ve basiretimizi artırıp, meseleleri hakikat gözüyle görmeyi, devleti ve milleti her şeyden önemli bilmeyi herkese nasip etsin.
Selam ve dua ile.