İstanbulun fethinin en önemli sembolü olan Ayasofya’nın camii’ ye çevrilmesi kararı, ülkemizin son yıllarda verdiği devlet olma mücadelesinin en önemli argümanlarından biridir. Özellikle ortodoks hristiyanlar tarafından çok ehemmiyet verilen ancak diğer hristiyan mezhepleri tarafından da kudsiyet atfedilen bu tarihi mabedin amacı dışında kullanılması milletimiz için büyük bir hüzün sebebi idi. Tam 86 yıllık bu hüzün nihayet son buldu.
Fatih sultan Mehmet Han’ın kılıç hakkı olarak kabul ettiği ve bizzat parasını ödeyerek kendi vakfiyesi olarak ilan ettiği bu yapı hakkında irade buyurduğu vakfiyeyi kısaca buraya almak istiyorum. Şöyle diyor sultan Fatih.
“İşte bu benim Ayasofya vakfiyemdir. Dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirmeye kalkarsa, bir maddesini tebdil ederse, fasid veya fasık bir teville veya başka bir dalavereyle Ayasofya camiinin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederse, huzurunuzda ifade ediyorum en büyük haramı işlemiş olur. Bu sebeple bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, peygamberin, meleklerin, idarecilerin ve hatta bütün müslümanların laneti ebediyen onun ve onların üzerine olsun.
Sadece bu bedduadan kurtulmak maksadıyla bile Ayasofya’nın yeniden camii olarak ibadete açılması kararı, bu toprakların ekmeğini yiyip nimetlerinden faydalanan herkes tarafından desteklenmelidir. Dışarıdan gelen tepkilere baktığınızda ne kadar isabetli bir karar alındığı çok net görülmektedir. 481 yıl camii olarak hizmet vermiş olan bu müstesna mabed sanki kiliseden camiiye çevrilmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Amerika’dan, Avrupa’dan gelen tepkilerin dozuna ve muhtevasına bakıldığında, özetle kararın yanlış olduğu ve dönülmesi gerektiği vurgusu yapılmaktadır. Halbuki 481 yıl önce bizzat savaşarak elde edilmiş bu mabed 1934 de ki talihsiz kararla müzeye çevrilmiş, şimdi de bu yanlış karardan dönülerek camii olması kararı alınmıştır. 480 yıl önce alınmış bir karara tepki göstermeye o zamanki atalarınız niye tepki göstermediler. Burası artık Konstantiniye değil beyler. Burası bizim Aziz istanbulumuz. Sizin cibilliyetsiz ecdadınızın Endülüs’te yıkıp harap ettiği islam eserlerinin, daha yüz yıl önce bizden kopardığınız Balkanlar’da ki Osmanlı eserlerinin hesabını vermeden Ayasofya hakkında herhangi bir şey söyleme hakkına sahip değilsiniz.
Bizim içimizdeki Ermeni ve Yunan kalıntılarına gelince bilmelisiniz ki bu milletin dini İslam’dır. Bu
Topraklarda varlığınızı sürdürüyor olmanız sadece bizim hoşgörü ve müsamahakâr davranışımız sebebiyledir. Milli birlik ve bekâmızı ilgilendiren her kararda muhalefet eden hainler Ayasofya konusunda da bizi yanıltmamışlardır. Müze olarak kalmasına bile tahammül edemeyen HDP Ayasofya camiinin kilise olması gerektiğini söyleyecek kadar din ve millet düşmanlığı yapma derdindedir.
Buraya kadar söylediklerimizi özetlersek, Ayasofya camii İstanbul’un fethedildiği günden itibaren kılıç hakkı olarak camiiye çevrilmiş, bu milletin dininin unutturulmaya çalışıldığı fetret yillarında müze yapılmış, şimdi de yeniden devlet olma çabamızın bir neticesi olarak camii olarak hizmete devam edecektir. Bu karardan rahatsız olanlar bu milletin kültür kodlarına yabancı olanlardır. Ben müslümanım ve Türküm diyen kimse Ayasofya’nın camii olmasına karşı çıkmaz. Kararda emeği olan herkesi tebrik ediyorum. Amerika ve Avrupa’nın müstemlekesi gibi muamele görmekten bıkmıştık. Ayasofya’nın yeniden camii olarak ibadete açılması İstiklal ve istikbalimizin sembolü olmaya devam edecektir. Selam ve dua ile.