Bugün zamandan bahsetmek istiyorum sizlere. İyisiyle, kötüsüyle hepimizin birer zaman aralığı var. Bu zaman aralığı üçe ayrılıyor fikrimce.
- Anne karnında geçirdiğimiz zaman
- Dünyada geçirdiğimiz zaman
- Öldükten sonra sura üflenecek güne kadar geçen zaman
Hepimiz anne karnında eşit şartlarla dünyaya geliriz. Rahat, konforlu, hiçbir derdimiz tasamız olmadan.
Öldüğümüz zaman ise hepimizin kefeni, tabutu, toprağı aynıdır. Hepimiz yanımıza mal, mülk, eşya, para almadan eşit şartlar altında gömülürüz. Bir tek öbür tarafa götürdüğümüz iyilikler ve kötülükler olur. Bunları da belirleyen zaman kavramıdır. Doğumdan, ölüme kadar geçip giden süreç, önemli olan kısmı asıl burasıdır.
Kötülüklerle başlamayız yola. Bize kötülüğü öğreten ise zamandır. Zaman dendiğinde çok sevdiğim bir yazar arkadaşımın söylediği söz gelir aklıma “Doğduğumuz günden itibaren, öleceğimiz güne kadar bir arayış içerisindeyiz. Bu arayış ise anne karnındaki günlerimize dönebilmek içindir”. Zaman işte böyledir. Geriye dönebilmek için kullanmaya çalışırız. Anne karnındaki o eşitliği ve saflığı isteriz. Yaşlandığımızda anlarız ki o aradığımıza ulaşamamış ve o kadar süreyi boşa akıtmışız.
Zamanla bazı şeyler öğreniriz. İyilik, kötülük ve normalleştirilmişler. İyilik ve kötülük kavramı hepimiz için aynıdır. Yolumuzu asıl şaşırtan normalleştirmedir. Belli bir zaman sonra duyarsızlaştığımız yanlışlar.
Düşünsenize hayata başladığımız günü; beslenme, barınma ve korunma dışında bir dert yoktur. Unutanlara hatırlatalım “her çocuk, rızkıyla gelir dünyaya” inananlar için durum budur.
Aslında olay tam burada başlıyor. Zaman, bu dünyada satın alınamayacak, yerine başka bir şey konamayacak, değiştirilemeyecek bir lütuftur insanoğluna değil mi?
Aynı zamanda her dünya nimeti gibi, büyük bir imtihandır.
Doğduğumuz gün ve öldüğümüz gün yaşadığımız eşitliği, bize verilen zamanda muhafaza edebiliyor muyuz?
Bize verilen her nimette olduğu gibi, zamanın sahibine teslim olabiliyor muyuz?
Zaman bize başı ve sonu belli olan bir hikayede;
Fıtrat üzere verilen yaşamı muhafaza etmeyi mi öğretecek yoksa başka bir yolu varmış gibi insanlıktan uzaklaşmayı mı öğretecek.
İşte mesele bu diye düşünüyorum. Bir yazıyla tamamen anlaşılmasa da üzerine düşünülmesi için bir başlangıç yaptık diyelim.
Hadi Kalın Sağlıcakla…