NATO PA 106. Rose-Roth Semineri’nde Washington Zirvesi Sonrasında NATO'nun Caydırıcılığı ve Savunması: Doğu Kanadının Güçlendirilmesi, Ukrayna'ya Verilecek Destekler, Doğu Komşuları ve Avrupa Güvenliğinin Geleceği, Belarus ve Baltık Denizi Bölgesi ve Otokrasiyle Yüzleşmek: Demokratik Mukavametin Güçlendirilmesi konularını ele alındı.
Gerçekleşen toplantılarda Kasapoğlu, Türkiye’nin demokrasiye bağlılığı başta olmak üzere Türkiye’nin Ukrayna Savaşındaki tutumu, Karadeniz’in Güvenliği ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Avrupa güvenliğinin geleceği ve demokratik mukavemet konularında Türkiye’nin önemine ve gerçekleştirdiği faaliyetlere değindi.Ukrayna'daki savaşın Karadeniz'e yayılmasına engel olmak için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz
Karadeniz’de savaşın engellenmesinde Türkiye’nin izlediği politikaya vurgu yapan Kasapoğlu, “Karadeniz, 1936 Montrö Sözleşmesi ve Türkiye'nin bunu uygulaması ile kurulan hassas denge sayesinde son yüzyılda askeri çatışma ve gerginlik denizi olmamıştır. Sözleşme, Karadeniz güvenliği bağlamında temel bir unsurdur. Türkiye 80 yılı aşkın bir süredir 1936 Montrö Sözleşmesi’ne harfiyen uymaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Karadeniz'de gerilimin yükselmesine engel olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ukrayna'daki savaşın, mümkün olduğunca Karadeniz'e yayılmaması için gayret göstermeye devam edeceğiz. Savaşın artık son bulmasını ve bölgede artık barışın tesis edilmesini arzu ediyoruz. Türkiye'nin bu konudaki kararlı tavrı devam edecektir. Tüm süreçleri bugüne kadar nasıl hassasiyetle yürüttüysek, aynı şekilde sürdüreceğiz” dedi.Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu, demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin bir sembolüdür
Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nun demokrasinin sembolü olduğunu belirten Kasapoğlu, “Çok çeşitli siyasi görüşlere ev sahipliği yapıyor olmak parlamentomuzun bir geleneğidir. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu; demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin de en önemli sembollerindendir. Demokrasimiz, 15 Temmuz 2016’daki menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış müdahalelere maruz kalmış, ancak hepsini milletimizin dik ve sağlam duruşuyla bertaraf ederek daha da güçlenmiş ve bugünlere gelmiştir. Milletimiz; demokrasi, özgürlük ve vatanın bütünlüğü için iradesini her daim ortaya koymuştur ve koymaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, demokrasisini koruma ve yarınlara en güçlü şekilde ulaştırma noktasındaki kararlılığı azalmadan sürmektedir. Türkiye, dünya çapında demokrasiyi güçlendirmek için de çabalarını büyütmeye ve tüm ortaklarıyla işbirliği yapmaya hazırdır” dedi.
Gerçekleşen toplantılarda Kasapoğlu, Türkiye’nin demokrasiye bağlılığı başta olmak üzere Türkiye’nin Ukrayna Savaşındaki tutumu, Karadeniz’in Güvenliği ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Avrupa güvenliğinin geleceği ve demokratik mukavemet konularında Türkiye’nin önemine ve gerçekleştirdiği faaliyetlere değindi.Ukrayna'daki savaşın Karadeniz'e yayılmasına engel olmak için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz
Karadeniz’de savaşın engellenmesinde Türkiye’nin izlediği politikaya vurgu yapan Kasapoğlu, “Karadeniz, 1936 Montrö Sözleşmesi ve Türkiye'nin bunu uygulaması ile kurulan hassas denge sayesinde son yüzyılda askeri çatışma ve gerginlik denizi olmamıştır. Sözleşme, Karadeniz güvenliği bağlamında temel bir unsurdur. Türkiye 80 yılı aşkın bir süredir 1936 Montrö Sözleşmesi’ne harfiyen uymaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı başladığından beri Karadeniz'de gerilimin yükselmesine engel olmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ukrayna'daki savaşın, mümkün olduğunca Karadeniz'e yayılmaması için gayret göstermeye devam edeceğiz. Savaşın artık son bulmasını ve bölgede artık barışın tesis edilmesini arzu ediyoruz. Türkiye'nin bu konudaki kararlı tavrı devam edecektir. Tüm süreçleri bugüne kadar nasıl hassasiyetle yürüttüysek, aynı şekilde sürdüreceğiz” dedi.Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu, demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin bir sembolüdür
Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu’nun demokrasinin sembolü olduğunu belirten Kasapoğlu, “Çok çeşitli siyasi görüşlere ev sahipliği yapıyor olmak parlamentomuzun bir geleneğidir. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu; demokrasimizin gücünün ve mukavemetinin de en önemli sembollerindendir. Demokrasimiz, 15 Temmuz 2016’daki menfur darbe girişimi gibi pek çok iç ve dış müdahalelere maruz kalmış, ancak hepsini milletimizin dik ve sağlam duruşuyla bertaraf ederek daha da güçlenmiş ve bugünlere gelmiştir. Milletimiz; demokrasi, özgürlük ve vatanın bütünlüğü için iradesini her daim ortaya koymuştur ve koymaya devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin, demokrasisini koruma ve yarınlara en güçlü şekilde ulaştırma noktasındaki kararlılığı azalmadan sürmektedir. Türkiye, dünya çapında demokrasiyi güçlendirmek için de çabalarını büyütmeye ve tüm ortaklarıyla işbirliği yapmaya hazırdır” dedi.